Ardından sözü Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerine getiren Ayhan Tekineş, şunları söyledi:
“Türkiye’deki şartlara baktığımız zaman İslamcı olduğunu iddia eden bir iktidarın yönetimi altındaki insanların ne can güvenliği kalmış, ne malları ne akılları korunuyor. İçki yasağını geçtik; insanlar devlet eliyle esrar kaçakçılığı yaptığını görüyoruz. İnsan onuru diyoruz; daha yargılanmamış insanlar çıplak aramaya maruz bırakılıyor. Bu insanlar yaptıklarının yanlış olduğunu bilmiyor mu? Tabi ki biliyor. Neden ses çıkarmıyorlar?
1979 İran devriminden sonra Türkiye’deki din adamları, ilahiyatçılar, siyaset yoluyla itibar elde etmek arzusuna kapıldılar. Siyasetçiler de aynı şeyin farkında. Ellerindeki malzemenin (din adamlarının, ilahiyatçıların) ne olduğunu biliyorlar. Bugün geldiğimiz noktada din adamları bir takım makamlara kavuştular. Oğulları, damatları rektör oldu, müdür oldu. Yakınları iş sahibi oldu ama dinin itibarı yerle bir oldu. Dinin itibarının en kötü dönemde olduğu günleri yaşıyoruz. Dini, bir takım menfaatleri için heba ettiler. Hırsızlığa, yolsuzluğa göz yumdular. İnsanların haklarının, hukuklarının çiğnenmesine göz yumdular.”