Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Alerji Uzmanı Dr. Ebru Arık Yılmaz, Türkiye'de en sık süt, yumurta, fındık, fıstık, kuruyemiş, mercimek, buğday ve et tüketimine bağlı alerjilerin görüldüğünü söyledi. Besin alerjisinin son zamanlarda sıklığı giderek artan önemli bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden Yılmaz, daha önceden sorunsuz tüketilen besinlere karşı da sonradan alerji ortaya çıkabileceğini ifade etti.
Yılmaz, konuya ilişkin yaptığı açıklamada "Besinlerle ilgili her türlü olumsuz olayı alerji olarak tanımlamak doğru değildir. Besin zehirlenmeleri veya besini sindirememe durumları farklıdır. Besin alerjisi, normalde tepki verilmeyen besinlere karşı bağışıklık sisteminin verdiği aşırı tepkidir. Belirtiler sıklıkla dakikalar, saatler içerisinde ortaya çıkarken nadiren daha geç olabilir. Besin alerjisi sıklıkla çocukluk çağında ortaya çıksa da yenidoğan döneminden itibaren hemen her yaşta görülebilir. Daha önceden sorunsuz tüketilen besinlere karşı sonradan alerji ortaya çıkabilir." dedi.
Hemen her besin alerjiye neden olabilse de bazı besinlere karşı alerji bazı toplumlarda daha sık görülebildiğini belirten Yılmaz, şu bilgileri verdi: "Bu çeşitlilik toplumun beslenme alışkanlıklarına ve kültürel özelliklerine göre değişebilir. Örneğin ülkemizde en sık süt, yumurta, fındık, fıstık, kuruyemiş, mercimek, buğday ve et alerjisi görülmektedir. Bu besinlerin bazen çok az miktarda alınmaları hatta pişirme sırasında buharının solunması bile alerjik belirtilerin ortaya çıkması için yeterli olabilir. Bazen de küçük bebeklerde erken dönemde ortaya çıkan, tekrarlayıcı özellikte alerjik egzamalarda besin alerjisi eşlik edebilir. Besinin alımından sonra bilinenin aksine sadece ciltte değil diğer organ ve sistemlerle ilgili de belirtiler ortaya çıkabilir. Örneğin inek sütüne alerjisi olan bir çocukta inek sütü alımını takiben ciltte kızarık ve kabarıklıkların yanında hapşırık, nefes darlığı, öksürük, ses kısıklığı olabilir, kusabilir hatta bayılabilir. Bu şekilde ani olarak birden fazla sistemi etkileyen bir tepki verildiğinde bu durum 'alerjik şok' olarak adlandırılır ki bu durum maalesef ölümcül olabilir."
TEDAVİNİN İLK ŞARTI ALERJİYE NEDEN OLAN BESİNİN KESİNLİKLE TÜKETİLMEMESİDİR
Tedavide ilk yapılması gerekenin alerjiye neden olan besinin beslenmeden tamamen çıkarılması olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: "Besin alerjisinde özellikle bebeklerde görülen ve çok daha nadir farklı bir şeklinde de besin alımını takiben birkaç saat içerisinde herhangi bir cilt bulgusu olmadan kusma, ishal, kanlı dışkılama gibi sadece mide-barsak sistemi ile ilgili belirti ve bulgular olabilir. Bu tip alerjilerde besin alerjisi için kullanılan tanısal testler çoğunlukla sonuç vermez. Ayrıca bu belirtilerin olduğu bir bebekte aynı belirtilere yol açabilen ve daha sık görülen diğer mide-barsak hastalıklarının ayırıcı tanısı öncelikli olarak yapılmalıdır. Genel olarak besin alerjisi zamanla kısmen veya tamamen düzelebilir. Tedavide ilk yapılması gereken alerjiye neden olan besinin beslenmeden tamamen mutlak suretle çıkarılmasıdır. Vücudu zamanla alerjik besine duyarsızlaştırmayı amaçlayan bazı tedavi yöntemleri henüz araştırma aşamasında olup hastaların bu tedaviler için uygun olup olmadıkları belirlenmeli ve mutlaka bir alerji uzmanı kontrolünde uygulanmalıdır."
YANLIŞ BİLGİLERLE ÇOCUKLAR TEMEL BESİNLERDEN MAHRUM BIRAKILIYOR
Yılmaz, besin alerjisi olan bireylerin ve ebeveynlerinin, alerji ile ilgili tehlikeleri, kazara maruz kalımlarda neler yapmaları gerektiğini ve günlük hayatlarında alerji ile nasıl baş edebileceklerini bilmelerinin önemli olduğunu anlattı. Anne babalara bazı uyarılarda bulunan Yılmaz, şunları kaydetti: "Son zamanlarda en sık yapılan yanlışlardan biri de anne ve babaların, doğru olmayan kaynaklardan edinilen bilgileri uygulayarak, çocuklarını gereksiz yere bazı temel besinlerden mahrum etmeleridir. Bu da maalesef çocuklarda bazı besinsel eksikliklere, kilo almada azalmaya yol açmaktadır. Bu nedenle besin alerjisinden şüphe durumunda mutlaka alerji uzmanına başvurulmalıdır." CİHAN