Bu durum, yıllardır beklenen yatırımları perdelerken kredi derecelendirme kuruluşları da peş peşe darbe indirmeye devam ediyor.
Moody’s, Türkiye’nin kredi notu görünümünü negatife alırken, notu da “çöpün dibi” olarak nitelenen Ba3’ten B1’e düşürdü.
Yılda 10-12 milyar dolar civarında gelen yabancı yatırımın büyük çoğunluğunu da satılan Türk şirketleri oluşturuyor.
Son 15 yılda gelen 200 milyar dolarlık yabancı yatırımın büyük çoğunluğunu satışlar, özelleştirmeler ve ortaklıklar oluşturdu.
Dünya yazarı Kerim Ülker, “Ama nedense ‘Greenfield’ olarak adlandırılan, istihdama ve üretime yönelik sıfırdan yeni yatırım, Türkiye’ye pek uğramıyor” diyor ve ekliyor:
“2015’te 15 milyar dolara yükselen dış yatırım son üç senede 5 milyar dolarlık bir düşüş yaşadı.”
“Peki, bu sorun neden çözülemiyor?” sorusunu yönelten yazar, Türkiye’nin, Honda gibi var olan yatırımları kaybederken, imzaladığı anlaşmalarda da ikna sürecini başarıyla bitiremediğine dikkat çekiyor.
Buna göre, Türkiye küresel ve bölgesel krizlerin yanı sıra ikili ilişkilerin de etkisiyle son 13 yılda 45 milyar dolardan fazla yatırımı kaybetmiş.
Ülker, bu durumu açıklarken, “Daha doğrusu söz verip gelmeyen, iptal eden, durduran yatırımlar için Türkiye, vaat mezarlığı haline geldi. Bir çoğu imzalandı. Ancak üretim bir türlü olmadı” ifadesini kullanıyor.
Kerim Ülker, söz verilen ancak adım atılmayan yatırımları şöyle listeliyor:
"2012’de dönemin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, enerji firması ABD’li ICA şirketi yöneticileriyle medya karşısına çıktı. Kilis’te kurulacak olan 7 milyar dolarlık güneş enerjisi panel fabrikası ve güneş tarlası yatırımını açıkladı. Aradan 7 yıl geçti. Kilis’in güneşi de duruyor, arsası da. Ancak nedense 7 milyar dolarlık bu devasa yatırım unutulup gitti.
2016’da bu kez sahneye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci çıktı. Yeni teşvik sistemi henüz yasalaşmadan, konu hakkında görüştükleri bir teknoloji devinin 2 ülkede yapmayı planladığı yatırımları durdurduğunu belirtmiş, “Türkiye’ye getirmek için konuştuğumuz yatırımların toplam rakamı da 8 milyar dolar civarı. Enerji ve sağlık sektöründe teknolojiler üreten bir kuruluştan bahsediyoruz” demişti. Adı açıklanmayan iki devin ismi de yatırımları da sır olarak kaldı. 8 milyar dolarlık yatırım, aradan geçen 3 yıla rağmen hayata geçmedi.
Abu Dhabi Investment House, Gulf Finance House ve Ithmaar Bank ‘Vision3’ adlı girişim şirketi ile Türkiye arasında yatırım anlaşması 2008’de imzalandı. İmza töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren “Yeni dönemde, Türkiye sadece bir finansal liman değil, reel üretim için de tercih edilebilirliği her zaman yüksek bir ülke olacak” diye konuştu. İlk planda GAP Bölgesi’nde tarım ve hayvancılığa 3 milyar dolar kaynak aktarması hedeflendi. Körfez Bölgesi’nde Türkiye algısında değişim başladı, yatırımlar rafa kalktı. 11 yıl geçmesine rağmen 3 milyar dolarlık proje hayata geçmedi.
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 2012’de ABD’li Energy Allied firmasının Türkiye’de bir yatırım yapmayı planladığını belirterek, “2 milyar dolar civarında olacaktır” dedi. Energy Allied Başkanı olan ve kendisini Osmanlı torunu diye tanıtan Mike Nassar başta olmak üzere şirketin yöneticilerini yanına aldı. Açıklamalar yapıldı. Çağlayan, “Sakın geç kalma erken gel’ dedi. 2 yıl sonra Çağlayan ve Osmanlı torunu Nassar tekrar medyanın karşısına geçti. 2 milyar doları 3 milyar dolara çıkardıklarını açıkladılar. Ancak bırakın ilk plandaki 2 milyar doları, 1 milyar dolarlık jestte gelmedi.
Çin denilince akla Ukrayna’ya ait uçak gemisi Varyag’ın Boğaz’dan geçişi geliyor. 2000’li yılların başlarında “Boğaz’dan geçişimize izin verin, 1 milyon Çinli” gönderelim sözü Pekin’den verildi. Ancak gelen turist sayısı 1 milyon turistin yüzde 30’lar civarında. Yani 300 bin. Bir de buna Çin’den gelmeyen yatırımları eklemeli. Şehir şehir dolaşarak kuracakları otobüs tesisi için arazi arayan Çinliler, en fazla yatırımı ise enerjiye yapacaklardı. Yumurtalık’ta obüs fabrikası gibi tesisleri es geçerek, 2016’da hükümet nezdinde Çin’e yapılan çıkarmada rüzgara 2, güneşe 10, termik santrale de 3 milyar dolarlık yatırım teklifinde bulunulduğu açıklandı. Çin’den gelecek toplam yatırım 15 milyar dolardı. Ancak nedendir bilinmez projeler hayata geçmedi.
2006’da; yani bundan tam 13 yıl önce Çalık Holding ve Hintli IOC Adana’da petro kimya tesisi kurmak istediği açıkladı. Yıllık 15 milyon ton kapasiteli 5-7 milyar dolarlık 20 bin kişilik entegre rafineri ve petrokimya kompleksi Adana’da kurulacaktı. 14 milyar TL’yi aşan teşvik verildi. Ancak olmadı. Hintli şirket yatırımlarını kriz nedeniyle durdurma kararı aldı. Neredeyse davul- zurnayla açıklanan bu yatırım sözü, sessiz sedasız unutuldu.
2012’de yine Adana’da yüzde 70’i Suudi Advanced Petrochemical’a ait bir rafineri yapılacaktı. 1 milyar dolarlık yatırımla Adana’da polipropilen fabrikası kurulacaktı. Tesis 2015’te hayata geçecekti. Proje bin 500 kişiye istihdam sağlayacaktı. Ancak ortaklık bozuldu, proje iptal edildi."