Semih Ardıç / Tr724
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye ekonomisi lira bazında yüzde 7,4 büyüdü. Türkiye’den ve 2017 senesinden bahsediyoruz.
İşsizlik, enflasyon ve dış borç rekor kırarken TÜİK böyle bir büyümeye inanmamızı istiyor, adeta zekamızla alay ediyor.
Gelin görün ki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) bu kadar arttığına iktidarın kendisi bile inanmamış olacak ki fener alayı vb. kutlamalara teşebbüs etmedi.
BÜYÜMENİN ÇARŞIDA PAZARDA KARŞILIĞI YOK
Çin’i bile geride bırakmış(!) bir ekonomi için hayli mütevazı sayılabilecek bir tavırla geçiştirildi 2017 büyüme rakamları.
Mevzuyu yakından takip edenler gayet iyi biliyor. 2017 GSYH artışının çarşıda pazarda, vatandaşın cebinde bir karşılığı yok maalesef. Vatandaşın sabit gelirleri enflasyon ve kur artışı yüzünden mum gibi eriyor.
Ekonomi kötüye gittikçe kâğıt-kaleme sarılan ve sanki hükûmeti rahatlatmak gibi bir vazifesi varmışçasına kendisini yiyip bitiren TÜİK’in sihirli lambasından çıkardığı dumandan başka bir karşılığı yok bu büyümenin.
FORMÜL DEĞİŞİKLİKLERİNİ UNUTMADIK
TÜİK evvela 2009 senesinde millî gelir formül değiştirildi. O sayede fert başına gelir bir gecede 1.750 dolar arttı ve 7 bin doları geçti.
Aynı el 2016 senesinin Kasım ayında yine gece yarısı formülü değiştirdi. Böylece 10 bin dolar eşiği de aşılmış oldu.
Ne kadar hile yapılırsa yapılsın dolar esasında bir mukayese yapıldığında görülecektir ki Türkiye’de millî gelir artmıyor, azalıyor.
2013’TE MİLLÎ GELİR: 951 MİLYAR DOLAR
2017’DE MİLLÎ GELİR: 851 MİLYAR DOLAR
TÜİK’in o değiştirdiği formüle rağmen 2016’da 862 milyar 744 milyon dolar olan GSYH ‘yüzde 7,4 büyüdük’ denilen 2017 senesinde 851 milyar 43 milyon dolara geriledi.
Fert başına gelir de 10 bin 883 dolar seviyesinden 10 bin 597 dolara indi.
Büyüyen bir ekonomide böyle bir tablo olur mu?
Son 4 senedir benzer temayül dikkatten kaçmıyor. 2013 senesinde 951 milyar dolar millî gelire mukabil 2017 sonu itibarıyla 851 milyar dolara demir atıldı. 5 senede 100 milyar dolar azalmış GSYH.
Fert başına gelir 5 sene evvel 12 bin 480 dolar idi.
DÖVİZ BORCU KATLANDI
Son 5 senede millî gelir dolar nevinden 100 milyar dolar gerilerken borçlar cenahında tam aksi bir tablo ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin dış borcu aynı dönemde 61 milyar dolar artarak 453,2 milyar dolara çıktı.
Gelir azaldığı halde borç artıyor. Sadece bu iki veri bile TÜİK’in mızrağı çuvala sığdıramadığını haykırıyor. Büyümeyi yabancı kaynaklarla finanse ettiysek dolar nevinden gelir niye artmadı?
Elden aldığımız döviz borcunu inşaat, gayrimenkul, ithal araba ve akıllı telefon gibi tüketim kanallarına aktarmışız.
Hasılı gezip tozmuş, yiyip içmişiz. Üretmeden tüketme hastalığı kronik hal almış.
Borç yiğidin kamçısıdır’ diyerek har vurup harman savurmuşuz.
Borç alınan 10 milyarlarca dolar döviz kalıcı, isabetli ve nitelikli yatırıma dönüşseydi ekonomide çarpan tesiri uyandıracaktı.
İŞSİZLİK AZALMADI, ARTTI
Alınan borcu ödemek için yeni borca ihtiyaç duyulmayacaktı. İşsizlik azalacaktı. Faizler düşecekti.
Borçluluk azaldığı için fertlerin ve şirketlerin tasarruf kabiliyeti artacaktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 55’lere kadar gerilemeyecekti.
Yüzde 8’e yakın büyüyen bir ekonomide enflasyon yüzde 11-13 bandında olmaz, olamaz. İşsiz sayısı bir senede 200 bine yakın artmaz.
Madem büyüme var işsizlik azalır. Hakiki manada büyüme olsaydı işsizlik yüzde 8’e kadar düşmeliydi. En son veriye göre işsizlik yüzde 10.9.
Hazine’nin faize ödediği para artmaz, azalırdı. Tıpkı 2003-2008 seneleri arasında faiz için bütçe tahsisatı mütemadiyen geriye giderdi.
TÜRKİYE BÜYÜYORSA YABANCI YATIRIMCI NİYE GELMİYOR?
Türkiye değil yüzde 7, yüzde 3-4 büyüse yatırım için köşe bucak yer arayan dünya devleri koşa koşa gelirdi. 2017’de yüzde 40’a yakın azaldı doğrudan yabancı yatırım tutarı.
Hakiki büyüme olsaydı Total’dan OMV’ye onlarca yabancı Türkiye’yi terk etmezdi.
Cari açığın yüzde 80’ini sırtlayan sıcak para şimdilik geliyor, zira yüksek faiz, yüksek kur tepelerinde hoplaya zıplaya paradan para kazanmak fırsatı sunuyor Türkiye.
Borsa rekor kırsa da hükûmet büyümede ezber bozduğunu iddia etse de Hazine’nin ve şirketlerin hali ortada.
Nisan, mayıs ve haziran aylarında Hazine 24 milyar TL borç bulacak.
BORÇLANARAK BÜYÜMEK MARİFET DEĞİL
Borçlanarak, tüketerek büyümek marifet değil. Böyle bir büyüme Türkiye’yi döviz şoklarına karşı çelimsiz hale getirirken sanayinin rekabet kabiliyetini zayıflatıyor.
İktidarın o çok bel bağladığı Borsa bile inanmadı büyüme rakamlarına. Ötesine ne hacet!
453 milyar dolar borcu bir günlüğüne manşetlerde hava atmanın Türkiye’nin istikbaline ne kadar zarar verdiğini görmek istemeyenler ödemeyecek.
Herkes ayağını yorganına göre uzatsın.
Nitekim fakirleştiren büyüme karın doyurmuyor.