Özgür Düşünce Gazetesi'nin haberine göre, Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, “Siyaseten birileri bir şeyler söylüyor, arkasından yargı harekete geçiyor” dedi. Yapılanın zulüm olduğunu vurgulayan MHP'li Kadir Koçdemir, muktedirlerde utanma ve merhamet kalmadığını söyledi.
BASIN HÜRRİYETİ EN DİPTE
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker: Zaman Gazetesi'ne kayyım süreci herhangi bir demokratik memlekette basın özgürlüğüyle bağdaşmaz. Demokratik ülkelerde muhalefetin varlığı şart olduğuna göre basının susturulması muhalif seslere yönelik açık darbedir. Demokratik bir ülkede özgür basın şarttır. Zaman'a kayyım atanarak el konulmadan önce Türkiye basını özgür olmayan ülkeler derecesine düşürülmüştü. Şimdi onun da dibine düşüyoruz.
BİR GÜNDE YAYINI DEĞİŞTİRDİLER
Başka suçların soruşturulmasının gerekli olduğu yönünde meşrulaştırmalar olsa bile kayyım atanmasından hemen sonra gazetenin yayın politikası, çalışanları akşamdan sabaha değişir mi? Bir gün önce iktidarı eleştiren bir gazete bir gün sonra bunun tam tersi yayın yapar mı? Zaman Gazetesi'ne kayyım atandıktan sonra genel yayın yönetmeni ve çalışanları polis zoruyla çıkarılır, ertesi gün iktidar propagandası metnine dönüşürse, kayyım atamasının dışında başka şeyler var demektir. Muhalif sesin kısılması sonucu çıkar. En geniş şekliyle şiddet çağrısı ve ırkçılık yapmayan basın organlarının serbest olması esastır. Bizim Anayasamızda kabul edilen de budur. Anayasa ve yasalara aykırı uygulamalar yaygınlaşıyor. Bu tam bir keyfilik. Maalesef herkes de bunu kanıksadı.
TÜRKİYE BÜYÜK CEZALAR ÖDER
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Anayasa'ya göre kendi hukukumuz açısından bağlayıcı. Türk Ceza Kanunu gibidir. Anayasa gibidir. AİHM'nin verdiği bir karar Türkiye'de yeniden yargılama sebebidir. ‘AİHM kararına uymam sadece tazminat öderim' diyemezsiniz. O karara uymak zorundasınız. Nasıl ki Ergenekon ve Balyoz davalarında AYM hak ihlali kararı verdi ve mahkeme yeniden yargılama yaptı. Bugün de Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki kararına uymak mecburiyeti vardır. Tazminat ödemekle hak ihlalinden kurtulmuyorsunuz. Zaman gibi medya kuruluşlarına ve şirketlere mülkiyet hakkını ihlal eden şekilde el konulmasıyla ilgili hak ihlali tespit edilmesi durumunda Türkiye büyük tazminatlar ve cezalar ödeyebilir.
SİYASİ KONUŞMALARIN ARDINDAN OPERASYON
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran: Ne yazık ki birtakım siyasi konuşmaların akabinde hukuksal operasyonlar yapıldığını görüyoruz. Siyaseten birileri bir şeyler söylüyor arkasından yargı harekete geçiyor. Siyasal iktidarın yargıya yol göstermek yerine kenara çekilip yargıya karışmaması gerekir. Hukuka uygun olmayan hiçbir davranışın yanında olmayız.
ZAMAN'A KAYYIM YASAYA UYGUN DEĞİL
Anayasaya ve Basın Kanunu'na aykırı şekilde yapılan her türlü işleme karşıyız. Esasen Zaman Gazetesi'ne yönelik soruşturma ve suçun kovuşturma şekli yasaya uygun görünmüyor. Siz esasta bir suç işlendiğini düşünüyorsanız usulü de buna uygun yapmalısınız. Basını töhmet altında bırakacaksanız o zaman Anayasa ve Basın Kanunu'na aykırı davranıyorsunuz demektir. Şekli olarak usul işlemi olarak yanlış olduğunu düşünüyoruz. Esasına ise yargı aşamasında karar verilecektir. Basının başına geldiği zaman ortaya dökülen birşey. Türkiye'de düşünce özgürlüğüne karşı hareketler uzun yıllardır var. 13 yıl önce başlayan süreç günden güne yükselmiştir.
BU BİR GÜÇ GÖSTERİSİDİR
HESA Başkanı Prof.Dr. İbrahim Cerrah: Zaman Gazetesine yapılan operasyon siyasi bir operasyondur. Polis, Zaman gazetesine kayyım atanmasını protesto hakkını kullanan insanlara bir saldırıya karşı onların güvenliğini sağlamak için orada olur. Şiddet kullanmasına rağmen kendisine şiddet kullanmayan bir cisim dahi atmayan bir kalabalığa şiddet hukuka aykırıdır. Bu bir güç gösterisidir. Siyasi iktidar polis gücünü kullanarak bir gazeteye el koydu. Buna sahip çıkan okurlarına da şiddet uygulayarak dağıttı. Kamu vicdanı ve uluslararası camiada siyasi iktidar kaybetti.
UTANMA VE MERHAMET YOK
MHP Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir: Yapılan çok ciddi bir zulümdür. Adaletsizliği, hukuksuzluğu devam ettirmek için sürekli adaletsizlik ve zulüm yapmaları gerekiyor. AKP'nin yaptığı da o. Tek tutarlılıkları güce, iktidara sarılıp yollarına devam etmek. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. İki şey kaybolmadığı zaman insandan umut kesilmemeli. Birisi utanma, ikincisi de merhamet. Ama şu anda muktedirlerde maalesef bu iki duygu da kalmamıştır.
ŞİDDETİ KINIYORUZ
CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık: Hangi medya kuruluşu olursa olsun kayyım atanması basın özgürlüğüne bir darbedir. Halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanıyor. Ayrıca gazete okuru kadınlara yönelik şiddeti de kınıyoruz. Türbanlı olup olmamasının bir önemi yok. Bütün kadınlara yapılan şiddet kabul edilemez. Daha önce Gezi olaylarında başörtülü bacımıza şunlar yapıldı demişlerdi bir şey çıkmadı.
YÜREKLERİ YARALADI
MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak: AKP'nin yıllarca başörtülüler üzerinden propaganda yürütüp bugün geldiği nokta ibret verici. Zaman gazetesi önünde başörtülü birine yapılanlar herkesin yüreğini yaraladı. Bundan rahatsız olmamak için şucu bucu olmak gerekmiyor.
ZULÜMDE EŞİTLİK GETİRDİLER
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: Diyarbakır Sur'da başörtülü bir kadın yaka paça götürülüyor. İstanbul'da Zaman gazetesinin önü, başörtülülere polis şiddeti uygulanıyor. AKP başörtülü kadınlar için, ‘Hükûmetimiz döneminde eşitlik getirdik' dedi. Ama zulümde ve baskıda eşitlik oldu. Görmedikleri zulmü şimdi görüyorlar Türkiye'nin her yerinde.
AKP HESAP VERMEKTEN KAÇIYOR
MHP Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya: AKP dün beraber iş yaptığı yapıya terör örgütü muamelesi yapabiliyor. Türkiye her geçen gün demokrasiden, insan haklarından, hukuktan uzaklaşmakta. Otoriter bir yönetime kaymakta. AKP o kadar günaha, bataklığa batmış durumda ki her yönüyle yolsuzluklar, rüşvet batağına saplanmış ki bunun hesabını vermekten kaçmak için yapamayacağı şey yok.
MUHALİF SESE TAHAMMÜL YOK
CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın: AKP, basın özgürlüğünü ortadan kaldırıyor. Hiçbir muhalif sese tahammülü olmayan iktidar, hukuku hiçe sayarak gazetelere el koyuyor, el koyduğu gazeteleri havuz medyasına çeviriyor. Bu haksız, hukuksuz sürece itiraz eden, demokratik haklarını kullanarak gazete önünde protesto eylemi yapan okurları da orantısız güç kullanarak; basınçlı su, biber gazı ve copla dağıtmaya çalışıyor.
HABER HAKKINA SALDIRI
El konulan Zaman Gazetesi'nin önünde özellikle kadınlara uygulanan şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin simgesi olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde haber alma haklarını ve dolayısıyla basın özgürlüğünü savunan, hiçbir şiddete başvurmadan protesto haklarını kullanan kadınlara karşı uygulanan bu şiddet ülkemize yakışmamıştır.
ÖZGÜR DÜŞÜNCE