[Turkey Tribunal] Medyayı susturma planı, 15 temmuz'dan önce yapılmış

Eski AİHM yargıçlarının da yer aldığı 6 hakimden oluşan mahkeme heyeti, Türkiye'deki işkence suçlularını ve bunları koruyan siyasiler başta olmak üzere sorumlu kişileri Türkiye Tribünali'nde yani Halk Mahkemesi'nde gıyabi ve sembolik olarak yargılıyor. İkinci günün ikinci oturumunda Erdoğan Rejimi'nin basın özgürlüğüne vurduğu darbeler anlatılacak. Katılımcılar Meltem Oktay, Cevheri Güven ve adı açıklanmayan bir 'gazeteci'.

SHABER3.COM


Samanyolu Haber - İkinci gün ikinci oturumu, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkan Yardımcısı Philippe Leruth'un, rapor sunumu ile başladı. Rapor sunumundan satır başları.

- Öncelikle belirtmek isterim ki bu raporu tamamen tarafsız bi,r bakış açısı ile yazdım. Türkiye düşmanı değilim, aksine TÜrkiye'yenin çok önemli bir ilke olduğuna inanıyorum. Pek çok sayıda hayran olduğum Türk gazeteci dostum olduğunu da belirtmek isterim.

- Türkiye'de Basın üzerindeki baskıların tarihi çok eskilere uzanıyor ancak özeelikle Recep Tayyip Erdoğan'ın başa geçmesinden bu yana bu baskılar sistematik olarak artış göstermektedir. Özellikle 15 Temmuz 2016'dan sonra bu daha da ağırlaşmıştır.

- Leruth, Avrupa'nın basın özgürlüğü stanrtlarının nasıl oluştuğunu somut dava ve olayları sıraladı.

- 2000'den bu yana AİHM'de Türkiye ile ilgili 164 davaya muhatap oldu. Türkişye 154'ünde mahkum oldu. Türkiye AİHS'nin İnsan hakları maddesini ihlal etmekten 40 kez mahkum oldu.

- AİHM, Hrant Dink'in can güvenliğini koruyamadığı için mahkum etmiştir.

- Leruth, 15 Temmuz'dan sonra artan Basın özgürlüğü ihlallerini sıraladı.

- RTÜK 19 Temmuz 2016'da olağanüstyü bir toplantı düzenleyerek GÜlen hareketine ait 24 medya kuruluşunun yayın lisansları iptal edilerek kapatılmıştır. Yüzbinlerce kişi bu yayın organlarını takip ettikleri için soruiturmaya maruz bıraklıdılar.

- Farklı kriterler baz alındığı için rakamlar değişkenlik göstermekle beraber Türkiye'de 154 gazeteci cezaevinde bulunmaktadır.

- OHAL KHK'larından etkilenen medya kuruluşlar sadece Gülen hareketi ile sınırlı değildir. Evrensel ve Cumhuriyet baskınları, eleştirel bütün kesimlere karşı topyekün bir baskıdan söz edilebilir.

- Türkiye, 'Dünya çapındaki en büyük gazeteci hapishanesi' durumundadır.

- Türkiye, eleştirel gazeteciliği 'terör' suçuyla ilişkilendirmeyi bırakmalıdır

- Erdoğan Rejiminin medya üzerindeki baskıları Türk gazetecilerin yanı sıra uluslararası medya kuruluşu çalışanlarını da mağdur etmiştir. 2016'dan bu yana onlarca yabancı gazeteci Türkiye'den sınırdışı edilmiştir.

- Türkiye 2019'da bir dizi yargı sistemi reformu gerçekleştireceği vaadi ile uluslararası baskıyı azaltmaya çalışmıştır ama en önemli talepler gözardı eilmiştir.

- RTÜK'ün, normal görsel ve yazılı medya üzerindeki konrtol ve baskısını online yayıncıları da kapsayacak şekilde genişletildi. Muğlak ifadeler ve lisans için 'MİT soruşturması' gibi maddeler getirilmiştir.

- Türkiye, Basın ve ifade özgürlüğünün yeterince güvenve alındığı bir ülke olmadığı sonucuna varılabilir. Türkiye işleyen bir demokrasini,n standartlarına uygun hareket etmemektedir. Basın özgürlüğü olmaksızın Demokrasinin sağlıklı işlediğinden bahsedilemez.

- Tükiye'de, medyaya karşı yürütülen baskının 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ile başlamadığını görmekteyiz. Çok sayıda gazeteci ve medya kuruşuşunun hedef alınmasındaki zamanlamaya baktığımızda başarısız darbe girişiminin sadece bir kaç gün sonrasında olmasına bakıldığında, bu yayın kuruşuşları ve gazetecilerin başarısız darbe girişiminden çok daha önce hülümetin listesinde olduğunu ve başarısız darbe girişimi, bu listelerin uygulamaya konması için bir fırsat olarak kullanıldığını ortaya koymuştur.

- Rapor'da, basın özgürlüğünün Türk hükümeti tarafndan ihlal edildiğini görmekteyiz. Bu ihlalin boyutlarının darbe girişimi ile bağlantılı veya terörle mücadele olarak kabul edilemez. Asıl amaç Türkiye'deki tüm eleştirel medya organlarını susturmaktadır. Pek öok soruşturmanın sonuçsuz kalması da bunu doğrlulamaktadır.

Soru (Angelita Baeyens): Gazetecilere karşı ne denli şiddet uygulandığını tespit edebildiniz mi?

Cevap: Darbe girişiminden bu yana kötüleşen bir durum söz konusu, Halkın gazetecilerle bir alıp veremediği yok, Gazetilerin uğradığı baskı tamamen siyasi irade kaynaklı.


Soru (Angelita Baeyens):Türkiye'deki otosansür ne durumda?

Cevap: Bir meslekdaşınız yazdığı yazıdan veya haberden sonra siz de benzer bir konuda yazı yazmak istediğinizde çok cesur olmanız gerekiyor. Bu davalar kapatılmıyor da demoklesin kılıcı gibi gazetecinin başında sallanıyor ve özgür habercilik yapması engelleniyor.

Soru (Dr. Johann van der Westhuizen): Devlet başkanına hakaret soruşturması kapsamında 12300 dava açılmış bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap: Devlet başkanı, dava açabilir ama bu çok ağır suçlamalarda kullanılması gereken, örneğin iftira gibi durumlarda kullanılabilir ama Türkiye'de Cumhurbaşkanına hakaret soruşturmaları çok yaygın kullanılan bir cezalandırma aracı olarak kullanılıyor. Mesala demokratik bir ülkede devlet başkanının ekonomik konularda çok aptalca davrandığını veya çirkin olduğunu söyleyebilirsiniz ama bunu Türkiye'de yapamazsınız.






Hakimler ve Özgeçmişleri

Turkey Tribunal'e katılan ve bunun karşılığında herhangi bir ücret talep etmeyerek gönüllü olarak yargılamaları gerçekleştiren hakimlerin özgeçmişleri ve Hukuk kariyerleri ise şöyle:

Başkan Prof. Em. Dr. Françoise Barones Tulkens: 
1976-98: Université de Louvain la Neuve’de profesör
1998-2012: Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi?nde yargıç ve daha sonra başkan yardımcısı
2012-2016: BM Kosova İnsan Hakları Danışma Paneli Üyesi
2013-2018: AB Temel Haklar Ajansı Bilim Kurulu Üyesi
2016-2017: “Monsanto Tribunal Mahkemesi » başkanı

Dr. Johann van der Westhuizen
1976-1998: Pretoria Üniversitesi’nde İnsan Hakları Merkezi profesörü ve kurucu direktörü
1999-2004: Güney Afrika Yüksek Mahkemesi Transvaal Şubesinde Yargıç
2004-2016: Güney Afrika Anayasa Mahkemesi eski Hakimi

Angelita Baeyens
Halihazırda Robert F. Kennedy İnsan Hakları Uluslararası Savunuculuk ve Dava Takibi Başkan Yardımcısı
2012’den beri Georgetown Üniversitesi Hukuk Merkezi’nde Yardımcı Hukuk Profesörü
2012-2014: BM Siyasi İşler Bakanlığı Siyasi İşler Sorumlusu
2006-2012: Inter-American İnsan Hakları Komisyonu’nda hukuk görevlisi

Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni 
Halen Avrupa Konseyi İdare Mahkemesi Başkan Yardımcısı
1965: Cenevre’deki Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nde Doktora
2011: Zürih Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi
1974-1980: Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Profesör
1990-2006: Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu)
2007-2011: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi (Strazburg)
Prof. Dr. Ledi Bianku 
Halen Strazburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde Doçent
2008-2019: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi
2006-2008: Venedik Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu Üyesi
Sabikan, Arnavutluk Sulh Hakimi Yüksek Okulu ve Tiran Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde (Arnavutluk) insan hakları, AB hukuku ve uluslararası kamu hukuku dersleri verdi.

Dr. John Pace 
Uluslararası arabuluculuk ve uluslararası anlaşma prosedürleri ile ilgilenen uluslararası insan hakları hukuku uzmanı
2000-2002: New South Wales Üniversitesi Avustralya İnsan Hakları Merkezi Direktörü, şu anda Diplomasi Eğitim Programı Direktörü
2004-2006: BM Irak Yardım Misyonu İnsan Hakları Ofisi Şefi
1978-1991 ve 1993-1994: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri
1978-1988 Çeşitli ülkelerdeki soruşturma görevlerini içeren Özel Prosedürler Başkanı
<< Önceki Haber [Turkey Tribunal] Medyayı susturma planı, 15 temmuz'dan... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER