(...)
Şunu demek istiyor mahkeme: “Türkiye gibi yüzde 40'ı kayıt dışılığın olduğu bir ekonomide sen nasıl bu kadar mükemmel muhasebe kaydı tutarsın? Usulsüzlüğe rastlamadık. Para transferleri, faturalar her şey kanuni çerçevede. Bu kadar fazla ‘mükemmellik' suç işlemiş olabileceğinize dair bizde şüphe uyandırdı!” Böyle bir gerekçe ile milyar dolarlık cirosu olan, 3 şirketi halka açık işlem gören, vergi rekortmeni bir holdinge kayyum atanabiliyorsa ekonominin vay haline. Muhasebeciler, mali müşavirler dikkat etsin de çok muntazam kayıt tutmasın! Sonra bir savcı, bir de proje hâkim çıkar ve şirketlere CMK 133'ten çok rahat kayyum atayabilir.
Adalet ne günlere ve kimlerin eline kaldı! Biri Habil ve Kabil'den başlar Yüzüklerin Efendisi Frodo'ya uzanan çizgide Google iddianamesi hazırlar. 1453 sayfaya tamamlamak için de internette yalan yanlış ne varsa kopyalayıp ilkokul 3 seviyesinde bozuk imla ile kaleme alır. Bu savcıyı aratmadı kayyum talep eden savcı. Altın madenciliğini, yurtdışına fon transferinin A, B, C'sini bilen birine sorsaydı Şirinler Köyü hezeyanına ‘bingo' sevinci ile sarılmazdı. Beyne'l-milel (milletlerarası) denetim ve akreditasyonlara tabi altın sektöründe faaliyet gösteren Koza İpek grubunun hesaplarında müşahhas suç delili bulamayınca rivayete dayalı yoruma gidilmesi esas maksadın medya grubunu susturmak olduğunu ele veriyor.
Hazır Şirinler'den bahis açılmışken savcı beye teessüf ediyorum. Zira; Gargamel'i unutmuş. Çocukluğumun üzerinden hayli sene geçti. Hafızam beni yanıltmıyorsa Şirin Baba ve Şirinler'e kurduğu tuzaklara eninde sonunda kendisi yakalanan Gargamel şöyle diyordu: “Şirinlerden nefret ediyorum. Sizi yakalayacağım. Yıllarca uğraşmam icap etse bile sizi ele geçireceğim.”
Tabii bunlar çizgi film replikleri. Gülüp geçelim. Gargamel'in en son maceralarını Şirinler Köyü'ne adım attığına göre en iyi savcı bey biliyor olmalı.