Türkiye'nin ‘değerli yalnızlığı'nın bedelini ödeyeceğimiz bir kavşağa daha geldik. Amerikan Merkez Bankası FED, 10 yıldır sıfıra yakın tuttuğu faizleri kuvvetle muhtemel 17 Eylül'de artıracak. Perşembe günü açıklanacak karar ve toplantı zabıtlarındaki ifadeler dünya çapında ciddi değişimlere sebebiyet verecek kadar kritik.
Türkiye gibi senede 45-50 milyar dolar cari açık veren bir ekonominin tek gündemi 17 Eylül olmalıydı. Zira 2005'ten beri ucuz ve bol dolar mevsiminin keyfini sürüyor ve cari açığı ödünç paralarla finanse ediyoruz. Lale devri bitti. Artık o paralar gelmeyecek. “FED faiz artırmaz.” diyerek kapıya dayanan zorlukları ortadan kaldıramayız.
FED, Mayıs 2013'ten itibaren evvela aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımını kademeli olarak bitirdi. Akabinde faizi artıracağını tevile ihtiyaç bırakmayacak berrak ifadelerle haber verdi. Türkiye'deki eyyamcılar hariç “Oranları değiştirmez, artışı 2016'ya bırakır.” temennisine bel bağlayan yok.
Amerika'nın verdiği mesajları iyi okuyanlar, “faiz artacak mı?” suâlini cevapladı. Onlar “Hangi oranda artacak?” bahsine geçti. Zira işsizliğin 2008 krizinde tırmandığı yüzde 10'dan yüzde 5,1'e gerilemesi ve neredeyse Türkiye'nin yarısı kadar (yüzde 3,7 / 405 milyar dolar) milli gelir artışı ABD'de ilk faiz artırımının vaktinin geldiğini, hatta geçtiğini haber veriyor.
Piyasadaki beklentinin aksine FED'in faizi 0,25 puan değil de 0,50 puan artırması tam bir felaket olur. İlk faiz artırımını daha fazla tehir etmesi için sebep yok. Çin'deki mali kriz ve yavaş büyüme, Amerika'nın çok fazla umurunda değil. Faiz artırılsa bile toplantı zabıtlarında piyasayı teskin edici ifadelere yer verilecektir. Mesela 0,25 veya 0,50 puanlık artışı piyasa sindirene dek yeni artış yapılmayacağı belirtilebilir.
Esasında bizim gibi gelişmekte olan ekonomiler açısından faiz artırımının zamanlaması hali hazırdaki iktisadi buhranın tuzu biberi olacak. Çin'deki malî kriz, Brezilya'yı yatırım yapılabilir ülke olmaktan çıkaran gelişmeler ve Türkiye'de TL'nin dolara karşı son bir yılda yüzde 50 erimesi gibi gelişmeler FED adım atmadan yaşandığına göre faizlerin artması halinde olabilecekleri varın siz düşünün. Zayıf ihtimal de olsa FED faiz artırımını tehir etse dahi gelişmekte olan ülkeler için belirsizlik ortamı bitmeyecek. Dünya daha mutedil ve mütevazı büyüme dönemine giriyor. Tedavüldeki paranın üçte ikisine sahip Amerika, “Artık ucuz ve bol para yok.” diyor. Petrol ve pek çok emtia fiyatlarındaki gerileme para musluğunun kısılması ile izah ediliyor. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) ekonomiyi hareketlendirmek için bankalara yeniden 1,4 trilyon Euro vereceğini açıklaması bile bu hakikati değiştirmez. Ana dinamik Amerika ve okyanus ötesinde ahval ve şerait hiç olmadığı kadar iyi.