Tr724 Yazarlarından Gazeteci Adem Yavuz Arslan'ın analizi şöyle;
ABD başkenti kelimenin tam anlamıyla toz duman oldu.
Televizyon ekranlarından ‘son dakika’ haberleri eksik olmuyor. Başkan Trump’ın azil tartışmalarıyla birlikte manşetlerden düşmeyen diğer konu ise Türkiye ve ‘Barış Pınarı Operasyonu.’ Öyle ki her yeni dakika başka bir son dakika gelişmesi oluyor.
Dolayısıyla ne oluyor, yaşananlar ne anlama geliyor kafalar karışık.
Bir önceki yazımda (Trump’ın tehdidi, Erdoğan’ın planı) temel hatlarıyla Erdoğan ve Trump’ın ajandasını özetlemiştim. Her şey beklendiği gibi gelişti ve Erdoğan Suriye operasyonu için düğmeye bastı. Türk savaş uçakları sınırın Suriye tarafından 30 km kadar içeri girip önceden belirlenen hedefleri vurdu, sınırdan topçu atışları yapıldı.
NATO’nun en büyük ikinci askeri gücünün karşısında bir varlık göstermesi beklenmeyen PYD’nin ise güneye çekildiği yönünde haberler var.
TRUMP NEDEN YEŞİL IŞIK YAKTI?
Haber tüm dünyada olduğu gibi ABD’de de büyük yankı uyandırdı. Öyle ki günlerdir manşetlerden düşmeyen Trump’ın azil tartışmaları bile ikinci planda kaldı. Siyaset dünyası operasyon haberiyle ayağa kalktı.
Her kafadan bir ses çıktı, tepkiler, kınama mesajları ve çağrılar ardı ardına geldi. Çarşamba günü itibariyle en dikkat çeken hamle ise yakın zamana kadar Erdoğan’ın sıklıkla görüştüğü, beraber konser izlediği (aynı zamanda Trump’ın çok yakını ve destekçisi) senatör Lindsey Graham’dan geldi.
Graham, Demokrat Senatör Chris Van Hollen ile Türkiye’ye yönelik ağır yaptırımlar içeren bir yasa teklifi hazırladı. Yasa teklifinin detaylarına ve kabul edilmesi halinde neler olabileceğine dair detaylara geleceğim.
Ancak bu aşamada bir not düşmek lazım; Erdoğan’ın Suriye hamlesi Amerika’yı birleştirdi. Öyle ki hiç bir konuda anlaşamayan Demokratlar ve Cumhuriyetçiler Türkiye karşıtlığında buluştu. Medya tek ses halinde ve sıkı Trump destekçisi olan FOX Tv bile Trump’ın kararını eleştirdi.
Herkes Trump’ın Suriye’den çekilme ve Türkiye’nin operasyonuna yeşil ışık anlamına gelebilecek ifadeleri neden kullandığını anlamaya çalışıyor.
Başkan Trump’ın kendisine itiraz edebilen tüm danışmanları ve bakanları kovduğu herkesin malumu. Son olarak Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’u kovmuştu. Bugün ise tüm kritik kararları tek başına aldığını söylemek mümkün.
Sızan bilgilere göre Trump geçtiğimiz Pazar Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrası basın açıklamasını bizzat yazdırdı. Erdoğan ile konuşan Trump, ani bir kararla bölgedeki askerleri çekeceğini açıkladı. Bu karar üst düzey bürokrasi arasında şok etkisi yaptı. Nitekim Reuters’e konuşan bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi başkanın kararının ciddi kafa karışıklığına yol açtığını anlattı.
Her ne kadar başkan Trump Suriye’den çekilme kararına gerekçe olarak ‘seçim vaadlerini’ gösterse de ABD kamuoyu başkan Trump’ın iç politikaya oynayarak önümüzdeki yıl yapılacak seçimler öncesi elini güçlendirme amacında olduğuna inanıyor.
Trump’ın ‘IŞİD’i yenmiş ve ABD askerlerini sağ salim evine döndürmüş başkan’ olarak seçime gitme hesabı var.
Ancak Kürtlerin İŞİD ile olan mücadeledeki katkıları ve ABD kamuoyundaki büyük sempatisi nedeniyle Trump keskin bir u- dönüşü yapmak zorunda kaldı. Aldığı kararla kendi partisinden isimlerin bile tepkisini çeken Trump üst üste attığı tweet mesajları ile ‘Türklerin sınırı aşması halinde ekonomilerini mahvedeceği’ tehdidini yaptı. Ancak Trump’ın bu mesajları da tepkiyi dindiremedi. Öyle ki başkan Trump ilerleyen saatlerde yeni açıklamalar, yeni uyarılar yaptı. Beyaz Saray’da düzenlenen bir törende konuşan Trump bir gazetecinin “Erdoğan’ın Kürtleri yok etmesinden endişeli misiniz ?” sorusuna “Eğer bunu yaparsa ekonomisini yok ederim. Eminim ve umarım mantıklı davranır” diye yanıt verdi.
Bu arada başkan Trump şaşkınlık yaratan “Kürtler bize İkinci Dünya Savaşı’nda yardım etmedi” açıklamasını da yaptı.
Trump “Kürtler toprakları için savaşıyorlar. Bugün yazılan çok çok etkileyici bir makalede değinildiği gibi bize İkinci Dünya Savaşı’nda yardım etmediler. Biz Kürtlere mühimmat, silah ve ödeme anlamında büyük miktarlarda para harcadık. Bununla birlikte Kürtleri seviyoruz. Burada farklı gruplar var. PKK var, bizimle çalıştılar. Sert bir grup ama bizimle çalıştılar. Biz büyük para harcadık, onlar toprakları için savaşıyorlar. Yani “Bizimle birlikte savaştılar” diyorsunuz. Evet. Toprak için savaşıyorlar” ifadelerini kullandı. Trump’ın Kürtler ve ikinci dünya savaşına dair açıklamaları sosyal medyada mizah konusu yapıldı.
TÜRKİYE’YE AĞIR YAPTIRIM PAKETİ
Öte yandan Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu ABD Kongresi’ni de ayağa kaldırdı. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler Başkan Trump’ı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı adeta topa tuttular. En ilginç ve sert tepki ise yakın zamana kadar Erdoğan ile birlikte Ankara’da konser izleyen Senatör Lindsey Graham’dan geldi. Yaklaşık 10 gün önce Erdoğan ile Trump adına görüşen ve Türkiye’nin F-35 programına tekrar alınması için lobi yapan Senatör Graham bu kez Erdoğan’a ateş püskürdü. Öyle ki Graham twitter mesajında “Erdoğan ve insaniyet aynı cümleye ait değil, daha kötüsü henüz gelmedi” diye yazdı.
Lindsey Graham, Demokrat Senatör Chris Van Hollen ile ortak bir yaptırım paketi de hazırladı. Paket S-400 nedeniyle Türkiye’ye uygulanması düşünülen CAATSA yaptırımlarından bile sert. Öyle ki başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere üst düzey hükümet yetkililerine kapsamlı yaptırımlar getiriyor. Yasayı hazırlayan isimlerden Van Hollen yaptığı açıklamada “Senatör Lindsey Graham’le birlikte, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda devam ettirdiği askeri operasyonuna yanıt olarak Türkiye’ye karşı yaptırımlar içeren bir taslağı açıklıyoruz. Bu yaptırımların, Erdoğan ve ordusu üzerinde anında ve kapsamlı yansımaları olacak” dedi.
Peki Senatör Graham’ın “her iki partiden güçlü bir destekle geçmesini bekliyorum” dediği tasarı da neler var? Tasarının ilk bölümünde Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkan Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Ticaret Bakanı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının mal varlıklarına yaptırım konulması var. İkinci bölümde ise Türkiye ile askeri işlemlere konacak kapsamlı yaptırımlara yer veriliyor. Mesela Türk Ordusuyla işlem yapan ya da mali, materyal ya da teknoloji desteği saylayan yabancı kişilere yaptırım uygulanacak. TSK’nın alacağı her türlü askeri techizata yasak getiriliyor. Öyle ki bu yasağın kapsamı hava kuvvetlerinden deniz kuvvetlerine kadar yayılıyor. Tasarının üçüncü bölümünde ise enerji sektörüne yönelik yaptırımlar var. Bu başlıkta yer alan yaptırımlar da çok kapsamlı. Dördüncü bölümde ABD’nin askeri yardım yapması da yasaklanıyor. Beşinci bölüm ise Başkan Trump tarafından engellenen CAATSA yaptırımlarını kapsıyor. Yeni yasaya göre CAATSA yaptırımları 180 gün içerisinde devreye sokulacak ve muafiyet ya da erteleme düzenlemesi geçersiz olacak. Buradaki hedef başkan Trump’ın Türkiye’ye karşı uygulanacak CAATSA yaptırımlarını zamana yaymasını engellemek.
ERDOĞAN’IN MAL VARLIĞI DA LİSTEYE GİRDİ
Yaptırım paketinin en ilginç bölümü ise Erdoğan’ın şahsi mal varlığına dair bölüm… 7.kısımda yer alan maddeye göre Tayyip Erdoğan’ın net geliri ve mal varlığının araştırılarak hakkında rapor hazırlanması talep ediliyor. Bu maddenin yasa tasarısının içine girmesi Washington’daki uzmanlar tarafından ‘manidar’ olarak değerlendirilirken ABD tarafının ilk kez ve doğrudan Erdoğan’ın mal varlığını konu etmesi dikkatlerden kaçmadı. Tasarıda ayrıca Türk hükümeti mensuplarına vize kısıtlaması da getiriliyor.
Yasa taslağının önümüzdeki hafta Kongre gündemine gelmesi bekleniyor. Graham ve Van Hollen’e göre tasarı her iki partiden de Başkan Trump’ın veto edemeyeceği kadar büyük bir destekle geçecek. ABD sistemine göre yasanın hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nden geçmesi gerekiyor. Komite ve Senato/Meclis aşamasından sonra Beyaz Saray aşaması geliyor. Bu aşamada Trump’ın veto etme ya da onaylamak gibi iki seçeneği var. Veto ederse tasarı Kongre’ye geri dönecek. Ancak Kongre başkanının da vetoyu veto etme yetkisi var ve yeniden yapılan oylamada üçte iki çoğunluk sağlanırsa tasarı yasalaşıyor.
Yasa Beyaz Saray’a gitmeden önce hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratların büyük oranda desteğini alırsa Trump’ın veto etmesi beklenmiyor. Bu aşamada Trump açısından en kritik gelişme Senato Çoğunluk Lideri Senatör Mitch McConell’in Türkiye’ye açıktan muhalefet etmesi oldu. McConell sıkı Trump destekçisi olması ile biliniyordu. Ayrıca Trump’ın azli tartışması Senato’ya gelirse senato başkanı olarak oturumları yönetecek. Böyle kritik bir ismin Trump’ın karşısında olması Trump’ı düşündürüyor.
YİNE YENİDEN ZARRAB
Amerika başkan Trump’ın azli ve Türkiye’nin Suriye’ye yönelik operasyonunu tartışırken çok kritik bir haber daha gündeme bomba gibi düştü. Bloomberg’in özel haberine göre Başkan Trump, Reza Zarrab’ın serbest bırakılması ve davanın düşürülmesi için dönemin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a baskı yapmış.
Hatırlanacağı gibi İran’a yönelik ambargonun delinmesi suçlamasıyla tutuklanan ve daha sonra itirafçı olan Zarrab mahkeme safahatında Erdoğan ve ailesine dair çarpıcı detaylar paylaşmıştı. Erdoğan ise Zarrab’ın Miami’de tutuklandığı 2016 yılından bu yana bütün mesaisini Zarrab’I kurtarmaya harcıyor. Bu kapsamda hem kendisi hem de Emine Erdoğan ABD yönetiminden defalarca ricacı oldu. Araya Trump üzerinde etkisi olabilecek kişiler kondu. Hatta Zarrab’ın avukatı Rudy Giuliani Türkiye’ye gidip Erdoğan ile özel bir görüşme yapmıştı.
Bloomberg’in haberine göre Beyaz Saray’da yapılan toplantıda Başkan Trump Tillerson’dan söz konusu davanın düşürülmesi ve Zarrab’ın serbest bırakılmasını ayarlamasını istedi. Tillerson ise “bunun soruşturmaya müdahale olacağı” belirterek teklifi geri çevirdi. Bloomberg’e göre Trump’ın teklifi Oval Ofis’te bulunan herkesi şoke etti. Tillerson ise toplantıdan hemen sonra dönemin Beyaz Saray özel kalem müdürü John Kelly’e konuyu aktararak ‘bu yasa dışı’ dedi.
TRUMP’A BİR DARBE DAHA
Bu skandalın ortaya çıkması Trump için işleri daha da zora soktu. Çünkü Ukrayna skandalı nedeniyle zor günler geçiren ve azledilmesi gündemde olan başkan Trump sürmekte olan bir davaya müdahil oldu. Bu durum yani adalete engel ya da müdahil olma ABD anayasına göre başkanın azline neden olabiliyor.
Ukrayna skandalı nedeniyle zaten zorda olan Trump’ın süren bir başka davaya müdahil olduğunun ortaya çıkması, meclis gündeminde olan azil tartışmalarını körükleyecek. Üstelik sıkı Trump destekçilerinin bile günlerdir sorguladığı ‘Erdoğan-Trump ilişkisi’ daha da tartışmalı hale gelecek. Öyle ki Cumhuriyetçiler bile Trump ile Erdoğan arasında yapılan görüşmelerin kaydının açıklanması gerektiğini söylüyorlar.
Bir başka ifadeyle; Trump’ın Erdoğan ile görüşmeleri ve bunun sonunda Kürtleri yüzüstü bırakarak Türkiye’nin operasyonuna yeşil ışık yakması ile Zarrab davasına doğrudan müdahale edip davayı düşürmeye çalışması Cumhuriyetçilerin bile tepkisini çekti.
Normal şartlarda Demokratların azil sürecine destek vermeyecek Cumhuriyetçiler şimdi ‘Trump çizgiyi çok aştı’ demeye başladı. Yani Erdoğan’la olan ilişkisi Trump’ın başını yakacak gibi. Olayın bir de şu boyutu var; Ukrayna skandalı için birden fazla ihbarcının çıkması, 2017 de yaşanan Zarrab olayının 2 yıl sonra ortaya dökülmesi ‘devletin bir kesiminin’ de Trump’a karşı birleştiğini gösteriyor.
Görünen o ki ABD başkentindeki kavga daha çok su götürecek ve Erdoğan ile olan ilişkisi Trump’ın başını daha çok ağrıtacak.
Bu yazı TR724'ten alınmıştır