Raportör Luca Perilli
Türkiye'de uzun zamandır adalete erişimle ilgili derin bir sorun var. Az önce Nevruz'dan bahsedildi, Ben bir rapor yazmak için Dİyarbakır'a gitmiştim. gördüğüm manzara şu şekildeydi: Şehrin her yanı zırhlı araçlarla çevrelenmiş, sokaklar militarize edilmiş, gergin bir ortam vardı.
Türkiye 1999'da AB için aday ülke olmuştu 2005'te pek çok fasıl açılmıştı ama 2013'te yaşanan iki olay sebebi ile Türkiye'nin adalet ve demokrasi yolculuğunda derin bir yara aldı. Bu olaylardan ilki Gezi Parkı olaylarıydı, barışçıl olarak başlayan gösteriler sırasında ülke genelinde 2,5 milyon kişi bu gösterilere katıldı ama bu ağır bir polis şiddetyi ile bastırıldı. İkinci önemli olay ise 17 Aralık 2013'te yaşandı, hükümet büyük bir yolsuzluk operasyonu ile karşı karşıya kalındı, Hükümet bu yolsuzluk operasyonunu adli sistemi yıkarak bastırdı.
Erdoğan Rejimi bu iki kırılma olayından sonra hakim ve savcılar üzerinde ağır bir baskı oluşturdu. Bu baskı atmosferi 15 Temmuz 2016 ile zirve yapmış ve hakim ve savcılar bağımsız kararlar alamaz duruma getirilmişlerdir.
Temmuz 2016'dan sonra Türkiyede yargı bağımsızlığı tamamen çökmüştür.
Doğal görevleri 'Hükümetin de yolsuzluklarını soruşmak' olan savcılar AKP hükümeti tarafından hedefe kondu, Erdoğan rejiminin yolsuzluklarını araitıran ne kadar savcı yarsa görev yerleri değiştirildi, yerlerine yeni savcılar atandı ve yolsuzluk dosyalarını kapattırdı.
16 temmuz 2016'da 2145 hakim ve savcı görevden alındı. Bir anda isim isim saymaya kalkın 2000 kişinin ismini sayamazsınız ama darbe girişiminden bir gün sonra isimleri daha önceden belirlendiği belli olan 2145 hakim ve savcı görevden alındı ve pek çoğu tutuklandı.
HSYK değişikliğini manüpüle eden Erdoğan Rejimi yargıyı tamamen kontrolü altına aldı. HSYK'da yargıçların 6 üyesi Başkan tarafından geri kalanı da TBMM tarafından seçiliyor. Yani mevkidaşları tarafından seçilen bir iye kalmadı.
Türkiye'de şu anda 4.560 hakim ve savcı görevden atıldı, kısa bir üsre sonra da 10,692 yeni hakim ve savcı atandı, bu kadar kısa bir sürede bu kadar hakim ve savcının nasıl eğitilip bu göreve liyakatlı hale getirilmiş olabileceğini taktirlerinize sunuyorum.
Bu yeni savcı ve hakimler Erdoğan Rejiminin hukukun bağımsızlığına vurduğu büyük bir darbedir.
ANAYASA MAHKEMESİ
15 Temmuz 2016'dan sonra çok saıda üyesi hakkında tutuklama kararı çıkarıtlmış ve yeniden dizayn edilmiş bir Anayasa Mahkemnesi sizce bağımsız ve adil kararlar vermesi beklenebilecek bir yargı mercii midir? bunu sizin hukuk anlayışınıza bıtakıyorum.
Türk yargı sistemi maalesef, kişiyi değil devleti korumak için dizayn edilmiştir, bunu yıllardır Kürtler hakkındaki yargılama dosyalarına bakarak söyleyebiliriz.
YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLDİR
Türkiye'de hakim ve savcı adayları siyasi bir organ olan Adalet bakanlığı tarafından çeşiliyor ve Erdoğan Rejiminin direkt kontrolündeki 'Adalet Akademisi'nde eğitiliyorlar. Bakın 10 bin yeni hakim ve savcı alındığından bahsettik, bunların yeterince eğitilip eğitilmedikleri bir yana 'Eğitim alıp almadıkları' bile sorgulanmalıdır.
-*-*-*-*-*-*-*
Kemal Kurkut'un ağabeyi Ercan Kurkut:
Kardeşimin ölümünü 'Canlı bomba öldürüldü' şeklinde duyuran valilik suçu gizlemek için tüm delilleri yok etmiş.
Bu olayın gizli kalması için tüm medya mensuplarının görüntülerini ve fotoğraflarına el koymuş. Gazeteci Abdurrahman Gök, olaydan uzun bir süre sonra bu fotoğrafı paylaştı. Bu fotoğrafa rağmen kardeşimin katilleri serbest bırakıldı. Bu fotoğrafı 3 yaşında bir çocuğa gösterseniz katilin kim olduğunu söyler.
Kardeşimi vuran polis, delil yetersizliğinden beraat etti.
Şu anda bu olay sebebi ile yargılanan tek kişi Gazeteci Abdurrahman Gök.
soru - Dr. Johann van der Westhuizen: Mahkemenin gerekçeli kararında beraatin açıklaması var mı?
Cevap: Bizim elimizdeki kararda sadece delil yetersizliğinden beraat etti deniliyor.
Soru - Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni: Kararı üst mahkemeye taşıdınız mı?
Cevap: Üst mahkemeye tabii ki taşıdık. Dava su anda Yargıtayda. Ama bizim direncimizi kıran şey, mahkemelerin sorumsuz tutumları. Bölgede yaşanan cinayetler sadece benim kardeşimn değil. Geçtiğimiz günlerde Miraç adında bir çocuk, polis panzeri altında ezilerek öldürüldü. Polisler cezasız kalacaklarından o kadar eminler ki, sorumsuzca insan öldürüyorlar. Kardeşimin ölümü ile mahklemeye sunulan videolardan birinde, iki polisin kendi arasında 'onu öldürmesine gerek yoktu' dedikleri net olarak duyuluyor.
Soru - Angelita Baeyens: Bir gazeteciden bahsettiniz o ne ile suçlanıyor?
Cevap: Gazeteci Abdurrahman Gök'ün evine bir kaç kez baskın yapıldı. Dokümanlarına el kondu. Şu anki durumu nedir tam bilmiyorum.
Soru - Dr. John Pace: Nevruz olayları Diyarbakır'da hep gergin mi geçer?
Cevap: Nevruz, Kürtlerin coşkulu bir bayramıdır. Ama Türkiye'de Her Nevruz, Devlet baskısı yüzünden her zaman gergin geçer
BARBAROS ŞANSAL YAŞADIKLARINI ANLATIYOR
Gezi Parkı olayları sırasında iş yerimi basan polisler İstanbul'da bir taş ocağına götürülerek 'sorgulandım'. Reami makamlar tarafından bu sorgulamanın hiç olmadığı iddia edildi, kendi girişimlerimle bu ev baskınının olduğunu ve illegal bir şekilde sorgulandığımı ispat ettim.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Kuzey Kıbrıs'tan zorla uçağa bindirilerek Türkiye'ye getirildim. Atatürk Havalimanı'na indiğimizde iki aşamalı lince maruz bırakıldım. (salonda linç videosunu izletti)
Erdoğan rejiminin yanındaysanız ve Erdoğan'ı övüyorsanız Saray sofralarında yer alırsınız, Erdoğan'ı eleştirirseniz hayat hakkınız elinizden alınıverir.
Ben kelimelerle oynamayı seven tweetler attım. Bu Erdoğan Rejimi tarafından düşmanca karşılandı ve hakkımda karalama kampanyaları yapıldı. Türkiye'deki malımı mülkümü satıp Kuzey Kıbrıs'a taşınmak zorunda kaldım.
-*-*-*-*-*-
Öğleden sonra oturumunda Tülay Açıkkollu, canlı yayında eşinin nasıl işkence ile öldürüldüğünü anlattı.
Gökhan Açıkkollu'nu işkence altında öldüren polislerin cezasız kaldıkları için başka insanlara işkence yapmaya devam ettiler.
Gökhan Açıkkollu'nu işkence altında öldüren polislerin cezasız kaldıkları için başka insanlara işkence yapmaya devam ettiler.
Bugün (22 Eylül 2021 Çarşamba) öğleden sonra oturumunda Diyarbakır'da polis kurşunuyla ölen Kemal Kurkut'un ağabeyi Ercan Kurkut ve modacı Barbaros Şansal tanık kürsüsüne gelecek. Son olaraksa raportör Luca Perilli tarafından “Türkiye'de Yargı Bağımsızlığı ve Adalete Erişim” raporunun sunumu gerçekleşecek.
24 Eylül 2021 Cuma günü saat 15’e kadar duruşma devam edecek ve Cuma günü mahkeme heyeti saat 17.00’de kararını açıklayacak.
Hakimler ve Özgeçmişleri
Turkey Tribunal'e katılan ve bunun karşılığında herhangi bir ücret talep etmeyerek gönüllü olarak yargılamaları gerçekleştiren hakimlerin özgeçmişleri ve Hukuk kariyerleri ise şöyle:
Başkan Prof. Em. Dr. Françoise Barones Tulkens:
1976-98: Université de Louvain la Neuve’de profesör
1998-2012: Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi?nde yargıç ve daha sonra başkan yardımcısı
2012-2016: BM Kosova İnsan Hakları Danışma Paneli Üyesi
2013-2018: AB Temel Haklar Ajansı Bilim Kurulu Üyesi
2016-2017: “Monsanto Tribunal Mahkemesi » başkanı
Dr. Johann van der Westhuizen
1976-1998: Pretoria Üniversitesi’nde İnsan Hakları Merkezi profesörü ve kurucu direktörü
1999-2004: Güney Afrika Yüksek Mahkemesi Transvaal Şubesinde Yargıç
2004-2016: Güney Afrika Anayasa Mahkemesi eski Hakimi
Angelita Baeyens
Halihazırda Robert F. Kennedy İnsan Hakları Uluslararası Savunuculuk ve Dava Takibi Başkan Yardımcısı
2012’den beri Georgetown Üniversitesi Hukuk Merkezi’nde Yardımcı Hukuk Profesörü
2012-2014: BM Siyasi İşler Bakanlığı Siyasi İşler Sorumlusu
2006-2012: Inter-American İnsan Hakları Komisyonu’nda hukuk görevlisi
Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni
Halen Avrupa Konseyi İdare Mahkemesi Başkan Yardımcısı
1965: Cenevre’deki Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nde Doktora
2011: Zürih Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi
1974-1980: Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Profesör
1990-2006: Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu)
2007-2011: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi (Strazburg)
Halen Strazburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde Doçent
2008-2019: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi
2006-2008: Venedik Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu Üyesi
Sabikan, Arnavutluk Sulh Hakimi Yüksek Okulu ve Tiran Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde (Arnavutluk) insan hakları, AB hukuku ve uluslararası kamu hukuku dersleri verdi.
Dr. John Pace
Uluslararası arabuluculuk ve uluslararası anlaşma prosedürleri ile ilgilenen uluslararası insan hakları hukuku uzmanı
2000-2002: New South Wales Üniversitesi Avustralya İnsan Hakları Merkezi Direktörü, şu anda Diplomasi Eğitim Programı Direktörü
2004-2006: BM Irak Yardım Misyonu İnsan Hakları Ofisi Şefi
1978-1991 ve 1993-1994: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri
1978-1988 Çeşitli ülkelerdeki soruşturma görevlerini içeren Özel Prosedürler Başkanı