Değerlendirmeyi TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Pandemi Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Esin Şenol, Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eş başkanı Kubilay Yalçınkaya ile Alp Müezzinoğlu kamuoyu ile paylaştı.
18. Ay değerlendirmesi ana başlıklarıyla şöyle:
“DEVLET AŞILAMA İÇİN KURALLARI NET KOYMUYOR”
“Ekim ayı itibari ile yetişkinlerin sadece yüzde 74'ü, tüm nüfusun ise yüzde 54'ünün çift doz aşısı tamamlandı. Bu verilerle dahi geçtiğimiz dört ayda aşılama kapasitesinin dörtte üçü kullanılmamıştır. Devlet aşı kararsızlığını gidermek için şeffaf veriye ve bilgiye dayalı etkili bir iletişim kampanyası düzenlememiş hatta aşı karşıtı propagandalara izin vermiştir.
Sokağa çıkma yasağı gibi temel hak ve özgürlüklerini aşırı sınırlayan, toplumun sağlık ve esenliğine zarar vermiş yöntemleri uygulamaktan çekinmemiş olan devletin konu aşılamaya geldiğinde kuralları net bir şekilde koymuyor oluşu ancak popülizm ile açıklanabilir. Sağlık Bakanı artık tüm sorumluluğu yurttaşa yıktığı suçlama eğiliminden vazgeçip yükümlülüklerini yerine getirmelidir.”
“KAPANMA AÇILMALARIN BİLİMSEL ALTYAPISI YOK”
“Yaşamın her alanında maruz kaldığımız riskli ortamları ortadan kaldırmak iktidarın sorumluluğudur. İktidar işçi, işsiz, emekli, yoksul, esnaf için hiçbir sosyal-ekonomik çalışma ve hazırlık yapmadan, tedbirler almadan bilimsel altyapısı olmayan kapanma ve açılma süreçlerine girmiş topluma daha da fazla zarar vermiştir.
Aynı iktidar 1,5 yıl yüz yüze yapılmayan eğitim ile bir neslin eğitim hakkını elinden almış bunun getirdiği sosyal, kültürel, psikolojik ve gelişimsel sorunlarla toplumu baş başa bırakmıştır. Okulları hiçbir bilimsel hazırlık gerekliliği yerine getirmeden kapatanlar şimdi de okulların açılmasında hiçbir tedbiri almamaktadır.”
“POZİTİFLİLERE ETKİSİZ İLAÇ VERİLİYOR”
“Pandeminin erken döneminde, o günün kısıtlı bilgileri ışığında, ilaç tedarik edilmiş ve uygulamaya geçirilmiş olması anlaşılabilir. Ama kullanılmakta olan ilacın uluslararası literatürde etkisiz olduğu, kullanılmaması gerektiği belirgin hale geldikten sonra uzunca bir süre dağıtımının sürdürülmesi; herhangi bir açıklama olmaksızın da bir gün bir kararla nihayet tedavi şemasından çıkarılmış olması sürecin en çarpıcı yaklaşımlarından biridir.
Halihazırda, hemen her test pozitif hastaya dağıtılan diğer bir ilacın gerek ülkemizdeki gerekse uluslararası literatürdeki çalışma sonuçlarıyla etkisizliği gösterilmiş olmasına rağmen halen dağıtılması ve kullanımının sürdürülmesi aynı ölçüde açıklamaya muhtaçtır. Belirtilen ilaçların bu denli yaygın kullanıldığı bir ülke bulabilmek zordur.”
“SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİM AZALDI”
“Özel sağlık kurumlarına başvuru sayısında kısmi bir azalma, kamu Hastaneleri ve üniversite hastanelerine başvuru sayılarında ise ciddi bir düşüş meydana gelmiştir. Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2020 Haber Bültenine göre de 2020 yılında hekime müracaatın yüzde 42,2'si birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlara yapılırken, yüzde 57,8'i ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına yapılmıştır.
Kişi başı hekime müracaat sayısı 2019 yılında 9,8 iken yüzde 26,5 azalarak 7,2 olmuş, özel merkezlere olan başvuru sayısı 6 milyon azalırken (yüzde 7,5) devlet ve üniversitelere başvuru 163 milyon (yüzde 37,6) azalmıştır. Ertelenmiş sağlık hizmetleri fazladan ölümlere, geciken tanılara, komplike hale gelen hastalıklara yol açmıştır.”
“NÜFUSUN EN AZ YÜZDE 85'İNİN AŞILANMASI GEREKİYOR”
“Sağlık Bakanlığı verilerine göre uygulanan toplam aşı miktarı 110 milyon dozu aşmıştır. Gerek ilk doz gerekse ikinci doz ve tanımlanmış gruplarda takviye doz için günlük aşılanma oranlarındaki azalma kaygı vericidir. Aşılanma oranlarının bakanlığın tablolarda sunduğu gibi 18 yaş üzerini değil tüm nüfusu dikkate alır oranlarla sunulması gerçekçi değerlendirme için şarttır.
Dolaşımda egemen varyant olarak bildiğimiz Delta varyantı koşullarında aşı takvimini tamamlamış nüfus oranının en az yüzde 85 olması gerektiği öngörülmektedir. Kayıt dışı göçmenlerin de aşılamada yok sayıldığı ortadadır. Hem ülke içinde hem de uluslararası alanda hepimizin korunmadığı koşullarda hiçbirimiz güvende olamayız.”
“FİLYASYON TAMAMEN UNUTULDU”
“Bakanlığın bilimsel gerekliliklere uygun yapmadığı filyasyon artık tamamen unutulmuş durumdadır. Etkin olmayan salgın kontrolü nedeniyle önlenmeyen ölümler daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi yaşam hakkı ihlalidir, sosyal cinayettir. Şehir hastanelerine yönelim temini adına kapatılmış olan şehir içinde erişilebilir hastanelerin yokluğunu da pandeminin gerektirdiği çeşitli sağlık hizmetlerinin aksaması ile yaşadık.”
“İKTİDARA YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ HATIRLATMALI”
“Bu salgında sınıfsal niteliği de gözeten bütüncül bir bakışı iktidarların kendilerine gündem edinmeyeceğini görmek gerekir. Bu bütüncül bakışı birlikte talep etmek, iktidarlara yükümlülüklerini hatırlatarak bu salgının sömürüyü derinleştiren ve yeni salgınları körükleyen varlığına dur demek hepimizin sorumluluğudur.”