Kadir Gürcan | samanyoluhaber.com
Trump'a medyun iki kişi!
Trump halinden ne kadar memnun bilemiyoruz. Vucut dili, özel ilgi isteyen ekme-saçlarına endeksli olduğu için her zamanki önceliği saçlarının bozulmaması. Jest ve mimiklerine fazla mana yüklemeye gerek de yok zaten. Konuşmaya başlayınca, bütün dünyayı karınları ağrıyacak kadar kendine güldürmeyi başarıyor.
Koronavirus sebebiyle, devlet başkanlarının uluslararası ziyaretleri durduruldu. Aksi halde Başkan Trump, Avrupa'da katıldığı toplantılarda ve yurtdışı gezilerinde mevkidaşlarını kendine güldürerek, Amerikan halkının utandırmaktan çekinmeyen ilk ABD Başkanı olmayı başardı. Gazetecinin “Trump'ı yakışıklı buluyormusunuz?” sorusuna, ciddiyeti ile bilinen Alman Başbakan Merkel alaylı bir tebessüm ile cevap vermiş. O tebessüm edince, basın mensupları toplantı salonunu kahkahaya boğmuşlar. Soru soran gazeteci de dahil hemen herkes Merkel'in Trump hakkındaki “idiot” yaklaşımını biliyor. Dünyanın en ciddi ve güçlü kadınlarından biri olan Merkel'in, dört yıldır Trump'a katlanmak için neler çektiğini kendisine sormak lazım. Zaten o tebessüm de bunu ifade ediyordu.
Trump'ın bir başka karakter özelliği de, gülemiyor olması. Denklanşöre yansıyan görüntülerde zoraki tebessümünün haricinde, esprilere gülememesi, ciddiyet ve espriyi anlayacak, birbirinden ayıracak ve anında tepki verecek zihni bir becerisi olmadığı yorumlarına sebep oluyor. Bir defasında, Apple'in tepe ismi Tim Cook'e, “Tim Apple” diye hitap edince, salon, hem bu gaf'a hem de Başkan'ın işi toparlamadaki telaşına gülmekten kırılmıştı. Tim Cook daha sonra, sosyal medya hesabındaki ismini “Tim Apple” şeklinde değiştirerek esprinin ömrüne ömür kattı.
Maryanne Trump Barry(1), bölge savcılığı gibi prestijli bir görevden emekli olmuş, Trump ailesi üyelerinden. Trump'ın kız kardeşi. Bir kaç ay önce Başkan Trump'ın yeğenlerinden birinin piyasaya çıkan ve ailenin iç işleyişini gün yüzüne çıkaran kitabı hala gündemden düşmedi. Yeğen Trump yetmezmiş gibi şimdi kız kardeş Mary de, “Donald yalancıdır. Hiç kitap okumaz. Hatta, SAT'e (Üniversiteye giriş imtihanı!) kendi yerine arkadaşını sokmuştu!” diyerek, aile içi gerçekleri dile getirmiş. Bu cümleler de zeki yeğenlerden biri tarafından kaydedilmişti. Durumun inkar edilecek tarafı yok. Geçtiğimiz hafta itibariyle ölü sayısının 180 bine ulaştığı Amerika'da, salgının varlığını inkar eden Başkan Trump, bunu da inkar eder, şüphesiz. Beyaz Saray'a yakın medya, “Aman canım! Kardeşler arasında bu tür şeyler her zaman olur!” deyip, Başkan adına işe vaziyet ettiler etmesine de, bu açıklama Başkan Trump'ın eğitim-öğretim ile alakalı şaibeli geçmişini izah etmeye yetmiyor.
Üniversite bitirmek bir ayrıcalık. Orta ve Lise gibi zorunlu değil. Bu yüzden, üniversiteye bir şekilde yeterliliğini ispat edenlerin gitmesi çok tabii. İş ve mesleğinde başarılı olan bir çok insan için, maişeti temin etmek ve sosyal hiyerarşide bir üst basamağa sıçramak için üniversiteye ihtiyaç yok. Bütün problem, bu eğitim ve diplomanın zorunlu olduğu işlere giren kalifiyesiz insanların günün birinde böylesine basit bir evraka ihtiyaçlarının olacağını hesap edememiş olmaları. Gerçi Trump'ın bir diploması var ama, kız kardeşinin üniversiteye giriş imtihanı ile alakalı basına yansıyan açıklamaları, problemin çok daha derin olduğunu gösteriyor.
2016'da başkanlık yarışı için paçaları sıvayan Donald Trump'ın mezun olduğu üniversiteye okul notlarını gizli tutmaları konusunda ciddi baskı yaptığı konuşulmuştu. Başkan olduktan sonra da bu baskıyı yenilemiş olmalı. Kız kardeş Mary'nin yeni ifşaatından sonra bir hukuk profesörü, Trump'ın üniversite kayıtlarının deşifre edilmesi için mahkemeye müracaat etti, iyi mi?
Zengin ve meşhur zümrenin hayatları pek gizli kalmıyor. Öyle de olsa insanların özel hayatları, ticari faaliyetleri, insani ilişkileri ve aile içi sırları kendilerini ilgilendirir. Ta ki, mesele ülke gündemini belirleyen bir skandala dönüşene kadar durumu çok kimse fark etmez ya haberleştirmeye değer bulmaz. Gerçekten Trump, New York'lu milyarder ve gayr-ı menkul zengini olarak kalsaydı, bir çoğumuz Donald Trump'ın ismini hiç duymadan dünyadan geçip gidecektik. Maalesef bu gönül huzurundan mahrum kaldık.
Başkan Trump'ın sosyal medyada iki satırlık mesaj yazarken yaptığı cümle ve kelime hataları twitter'in CEO'sunu bile usandırdı. Başkan olmadan önce yazdığı kitaplardan bazıları New York Best Seller listesine girmiş. Ne var ki, kitaplarının tamamının “Gölge Yazarlar” a ait olduğu düşünülüyor. Nasıl olmasın? Kız kardeşi'nin şahitliği ile okuma özürlü olduğu tespit edilen Başkan Trump'ın kitap yazabileceğine kim inanır ki?
Bir başkan hakkında olabilecek en istenmez karakter özelliklerine rağmen Trump'ın, Beyaz Saray gibi dünyanın en havalı koltuğuna seçilmeyi başarması, demokrasinin gözden kaçan bir arızası olarak değerlendiriliyor. Demek ki, Başkan Trump'ın bu haline razı olan insan sayısı azımsanmayacak boyutlarda.
Ama iki insan var ki, Başkan Trump'ın bu hali onların kendilerini tezkiye etmesi için önemli bir teselli kaynağı. Trump, “Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece beni dinler! Bu yüzden herkes bana onunla sen konuş diyor!” ifadelerini gizleme ihtiyacı duymuyor. Hatırlanacağı üzere, Saray'a yazdığı bir mektupta “Budala olma!” diyerek Sayın Cumhurbaşkanı'na seslenmişti. Başkan Trump'ın diploma ve üniversite meselesi gündeme düşünce, diploma krizini bir türlü atlatamayan Saray'ın, Trump'a duyduğu ruh ikizi yakınlığı fazla bulunmamalı. Biden'a harlayan Saray çevresi, okul kaçkını Trump ile, diplomasız bir Cumhurbaşkanı arasındaki düşük kalibreli gönül ilişkisinden dolayı ne kadar sevinse azdır.
Başkan Trump'ın mevcut haline sevinen diğer bir kişi de bir önceki Cumhuriyetçi Başkan, Oğul Bush. ABD tarihinin en kötü başkanı unvanına sahip olan Oğul Bush, Trump'tan sonra rahat bir nefes aldı. Şimdi, Oğul Bush'a “Niye böyle neşelisin?” diye soranlara, Eski ABD Başkanı “Neden olacak, Trump ayaklarımı gıdıklıyor!” diyerek cevap veresiymiş!
Oğul Bush, Amerika'nın meşhur üniversitesi Yale mezunu ama, bizim Saray ile ikisini bir araya getirseniz, bir Merkel etmezler!