Oturumda ifadeleri dinlenen eski Adalet Bakanlığı yetkilileri, Trump’ın seçimde usulsüzlük iddialarını sürdürmek amacıyla bakanlığın en üst düzey yetkilisini neredeyse her gün aradığını söyledi.
Trump döneminde Adalet Bakanlığı’nda görevli olan üç yetkili oturumda verdikleri ifadede, usulsüzlük iddialarının bir temeli olmadığı belirtilmesine rağmen Trump’ın bunda ısrarlı olduğunu söyledi.
Oturumda ifadesi dinlenen eski adalet bakanlığı yetkilisi Richard Donoghue, “İddialarını tek tek inceledim ama hayır, doğru değildi” dedi.
“Trump hemen hemen her gün arıyordu”
Bugünkü oturumda ifade veren bir başka tanık da Trump yönetiminin son günlerinde Adalet Bakanı vekili olan Jeffrey Rosen’dı.
Rosen, Trump’ın, göreve geldiği Aralık ayı sonundan itibaren kendisini ya her gün aradığını ya da görüştüğünü ve bu görüşmelerin ortak noktasının Trump’ın Adalet Bakanlığı’nın seçimde usulsüzlük iddialarını soruşturmak adına yaptıklarından duyduğu memnuniyetsizlik olduğunu kaydetti.
Rosen yazılı ifadesinde de, “Bazıları eski başkana ve kamuoyuna seçimin çalındığını iddia etti. Bu görüş o gün de yanlıştı, bugün de yanlış. Umarım bugün burada oluşumuz bu gerçeğin altının çizilmesine yardımcı olur” dedi.
Trump: “Seçimde usulsüzlük olduğunu söyle gerisini bana bırak”
Oturumda ifade veren eski Adalet Bakanlığı yetkilisi Richard Donoghue kendilerine baskı uygulayan Trump’a direndiklerini ve bakanlık yetkililerine baskı olması halinde seri istifaların olacağı konusunda uyarıda bulunduğunu belirtti.
Donoghue, “24 saat içinde yüzlerce kişinin Adalet Bakanlığı’ndan istifa ettiği bir durumla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu kim için iyi olur? Bakanlık için iyi olur mu? Ülke için iyi olur mu? Sizin için iyi olur mu? Olmaz” dediğini aktardı.
Donoghue’un aldığı ve geçtiğimiz yıl Kongre üyelerinin kamuoyuyla paylaştığı notlara göre bir telefon görüşmesinde, Trump’ın dönemin Adalet Bakan Vekili Rosen’a, “Sadece seçimde usulsüzlük olduğunu söyle ve gerisini bana ve Cumhuriyetçi Kongre üyelerine bırak” dediği belirtiliyor.
“Anayasal krizi tetiklerdi”
Bugünkü oturumda eski Adalet Bakanlığı yetkilisi Jeffrey Clark’ın kaleme aldığı ve bakanlığın bazı eyaletlerde seçim sonuçlarına ilişkin endişelerinin olduğunu iddia eden bir mektup gösterildi.
Oysa dönemin Adalet Bakanı William Barr seçim sonucunu değiştirebilecek boyutta bir usulsüzlük olduğuna ilişkin ellerinde bir delil olmadığını söylemiş ve bakanlık da seçimde usulsüzlük olduğuna ilişkin ellerinde bir bulgu olmadığını açıklamıştı.
Oturumda ifade veren Richard Donoghue, söz konusu mektubu doğru anlayıp anlamadığından emin olmak için iki kez okuduğunu belirterek, “Bakanlığın bu şekilde kendisini siyasi sürece dahil etmesinin ülke üzerinde çok ciddi etkileri olurdu ve muhtemelen anayasal bir krizi tetiklerdi” dedi.
Eski Adalet Bakanlığı yetkilisinin evinde arama
Bugünkü oturumda da adı gündeme gelen Jeffrey Clark’ın Virginia’daki evinin dün federal yetkililer tarafından arandığı belirtiliyor.
Kongre’deki oturum başlamadan bir saat önce ABD basınında yer alan haberlere göre arama 2020 başkanlık seçimi sonuçlarını değiştirme çabalarıyla bağlantılı.
Eski Adalet Bakanlığı yetkilisinin evinde arama yapıldığını bir çalışanı da doğruladı. Çalışan, FBI görevlilerinin sabah erken saatlerinde Clark’ı pijamalı bir şekilde Virginia’daki evinden alarak elektronik cihazlarına el koyduğunu söyledi.
Eski Başkan Donald Trump’ın dönemin Adalet Bakanı vekili Jeffrey Rosen’ı görevden alarak yerine Jeffrey Clark’ı getirmeyi planladığı belirtilmişti.
"Trump birçok kişiyi seçimlerin sonucunu geçersiz saydırabileceğine ikna etti"
Komisyon oturumu sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhuriyetçi üye Adam Kinzinger, Donald Trump'ın seçim sonuçlarını değiştirebileceği yönünde çok sayıda kişiyi ikna ettiğini söyledi ve eğilinmesi gereken asıl sorunun da bu olduğuna dikkati çekti. Komisyonun iki Cumhuriyetçi üyesinden biri olan Kinzinger'a, 6 Ocak baskınında payı bulunması durumunda partili üyelerine nasıl bir yaptırım uygulanabileceği soruldu. Soruya doğrudan yanıt vermeyen Kinzinger, çözümün 'seçmene dönmek' olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: "Demokrasiyi ayakta tutan tek şey, kullandığınız oyların – kazansanız da kaybetseniz de – sayılacağına inanmaktan geçer. Eski Başkan (Trump) ülkenin önemli bir bölümünü ‘oylarının sayılmadığı’ yönünde ikna etti. Bundan dolayı da şiddet olaylarına tanık olduk. Trump ayrıca önemli sayıda kişiyi, Adalet Bakanlığı da dahil, bir seçimin sonuçlarını geçersiz saydırmanın yolları olduğuna ikna etti. Bu (tavır) bu ülkenin geleceği açısından tehlikeli. Demokrat ve Cumhuriyetçi üyelerden oluşan komisyonumuz demokrasiyi korumak için birlikte çalışabilir."