UNESCO'nun 10 kriterinden 9'unu yerine getiren Hasankeyf, sular altında kalacak. Dicle Nehri üzerinde inşa edilen Ilısu Barajı ve HES Projesi göl alanında kalacak olan Batman ili Hasankeyf ilçesinin sakinleri yeni şehirde ne yapacaklarını düşünmeye başladı. Sular altında kalması kesinleşen 10 bin yıllık tarihi Hasankeyf ilçesinin sakinleri, kendi tarihlerinin yok edilmeye çalışıldığını dile getirdi.
Hasankeyf, Mezopotamya'da insanlığın yerleşik hayata geçtiğinin en belirgin yeri olarak nitelendiriliyor. Tarihi ilçede binlerce mağaranın yanı sıra binlerce yıllık tarihi yapılar yer alıyor. Devlet Su İşleri, evlerin boşaltılması yazısı gönderilmesine rağmen bazı vatandaşlar hala evlerinin etrafında yıkılan duvarları örmeye devam ediyor.
İlçenin sular altında kalma söylemleri gençlerin Batı illerine göç etmesine de neden oluyor. İlçe sakinleri kendi topraklarında mülteci gibi yaşadıklarını belirterek, tarihlerinin yok edilmesi durumunda kendilerinin yok olacaklarını dile getirdi.
"ATALARIMIZ BABALARIMIZ YÜZYILLARCA BURADA YAŞAMIŞ"
Evinin etrafında yıkılan duvarı yeniden örmeye çalışan Ahmet Dilan, çaresiz olduklarını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı: "Atalarımız, babalarımız yüzyıllarca burada yaşamış. Biz razı değiliz buranın sular altında kalmasına. Bir insanın kültürü yok olunca kendisi de yok oluyor. İstimlak konusunda devlet bizi çok mağdur etti. Bize danışmadan yer tespitinde bulundular. Bizim evlere 110 bin istimlak bedeli veriyorlar. Yeni yerdeki evlere 120 bin lira fiyat biçiyorlar. O parayı ödeyecek durumda değiliz. Bize 20 gün öce bir yazı gönderdiler. Parasını alanlar 15 gün içerisinde evleri boşaltsınlar diye. Bizim yapacak bir şeyimiz yok. Yıkılan evlerimizi onarmaya çalışıyoruz. Çünkü ekmeğimizi buradan kazanıyoruz. Yeni Hasankeyf'te ne yapacağımızı bilmiyoruz."
"BURADA ŞEYHLER VE ALİM İNSANLARIN MEZARLARI VAR"
Hüsna Öztürk (78) ise Türkçe bilmediğini belirterek, Kürtçe konuştu: "Biz Allaha emanetiz. Allah nasıl isterse öyle olur. 30 yıldır burada yaşıyorum. Buralar sular altında kalacak. Burada şeyhler çok fazla. Alim insanların mezarları var. Bunlar sular altında kalacak. Sular altında kalmaması daha iyi olur. Biz daha gidecek yer bulamadık. Bekliyoruz bakalım ne olacak."
"BU BARAJ MESELESİ İNSANLARI GERİYE GÖTÜRDÜ"
Hediyelik eşya satan İrfan Barangöz ise ilçede 5 yıldır esnaflık yaptığını belirterek, zor durumda olduklarını kaydetti.1952 yılında insanların kaleden indirilip şehir merkezine getirildiğini dile getiren Barangöz, şunları kaydetti: "O insanlar çeşitli işlerle uğraşıp geçimlerini sağlamaya çalıştılar. Ama bu baraj meselesi insanları geriye götürdü. İnsanların ticaretle uğraşmasını engellemiştir. Sit alanı ilan edildiği için hiçbir çalışma yapılmıyor. Burada 5 bine yakın insan yaşıyor. Bu baraj insanları olumsuz etkiliyor. Bu insanlar ne yapacaklarını bilmiyor. Devlet tarafından yaptırılan TOKİ daireleri 180-200 bin liraya satılıyor. Halk bunu ödeyemiyor. Ama bizim kendi evlerimizi 30-40 bin liraya satın alıyor. Dükkanlarımızı 10 bin liraya alıyor ama karşı tarafta yapılan daireleri bize 200 bin liraya satıyorlar."
"DEVLET BİZİ KENDİNE BORÇLU EDİYOR"
Yeni yerleşim yerinde dairelerin yüksek fiyata satıldığını beliren Barangöz, "Devlet bizi kendine borçlu ediyor. Benim evi düşük fiyata alıyor ama karşıdaki evi yüksek fiyata satıyor. Halk ödeyemez. İş yok güç yok. Gel de bunu bankalara öde. Bu sadece Hasankeyflilerin tarihi değil. Bütün herkesin tarihi. Türkiye bu tarihi yok etmekle karanlık bir sayfaya imza atıyor." şeklinde konuştu.
Arif Duman isimli esnaf ise şöyle konuştu: "Hasankeyf sular altında kalınca buralarda durmam. Yeni şehri de görmek isterim. İş potansiyeli ne olur. Görmek lazım. Ama şu an düşündüğüm tek şey buradan ayrılmak. Turizm potansiyeli olan yere yerleşmek isterim. Yeni şehir anlatıldığı gibi güzellikte olursa kalırız. Olmazsa turizmin yoğun olduğu bir yere giderim."
Mehmet Çığci (87) da Kürtçe konuşarak, şunları söyledi: "Biz kendi topraklarımızda mülteci olduk. Tapumuz yok, istimlak bedeli alamıyoruz. Bu toprakları atalarımız işletmiş şimdi de biz işletiyoruz. Ama şu an buradan çıkmamızı istiyorlar. Allah sonumuzu hayretsin."
CİHAN