Toplumun her an, ‘bir şey mi olacak?’ endişesi yaşadığını ifade eden Kaya, şöyle konuştu: “İnsanlarda belirsizlik kaygısı hâkim. ‘Kendimizi tehlike altında hissediyoruz’ diyorlar. Küçücük bir olayı bile gerçekmiş gibi algılama eğilimleri var. Çünkü ‘Olmaz öyle bir şey’ diyecek bir noktada değiliz. İnsanlar çok tedirgin. Toplu yerde bulunmaktan kaçınıyor, çevrelerindeki insanlardan kuşku duymaya varan tedirginlikler yaşıyorlar. Herkes birbirinden kuşku duymaya başladı. Güvensiz ve kuşkucu bir dünyaya doğru gidiyoruz.”

Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumun toplumda kronikleşen ruhsal sorunlara yol açacağını dile getiren Doç. Dr. Kaya, yaşanan travmanın belirtilerinin şöyle sıraladı: “İstek dışı algılama, kâbus şeklinde olay yeniden oluyormuş duygusuna kapılma, depresyona benzer içe kapanma, ilgi istek azalması, öfke patlamaları ve tedirginlik… Bütün bunlar, bu yaşananların sonucu olarak ortaya çıkıyor ve kronikleşiyor. Üstelik sadece patlamada kurtulan ya da tanıdığı olan insanlarda değil, televizyondan gören ya da yakınlarının bu tür olaylar yaşadığına tanık olan insanlarda da kronikleşen ruhsal bozukluğun oluşması çok yüksek.”

Yıllardır travma mağdurlarına yardım etmeye çalıştığını aktaran Kaya, hastalarına artık ‘sorunlarla rahatlıkla başa çıkabilirsiniz’ diyemediğini ifade etti. Özellikle son bir hafta içinde gelen hastalarının ‘Ne olacak bu halimiz?’ türü endişeler içinde olduğunu dile getirerek, bunun yol açtığı sorunlara vurgu yaptı: “Bu tür olaylar gerçekleştiğinde kaygı, korku, endişe, depresyon yaygınlığı artıyor. Bizlere başka bir konuyla başvursalar dahi bunların tetiklenmesinde son günlerde yaşanan olayların etkisi var. Hastalarım, ‘Televizyonu açıyorum haberleri dinliyorum çok bunalıyorum’, ‘kötü bir şey olacak hissi taşıyorum’, ‘Eşim telefona çıkmayınca niye açmadı diye endişe duymaya başlıyorum’ gibi sorunlarla geliyor. Bunlar doğrudan ya da dolaylı olarak yaşanan olaylarla bağlantılı sorunlar.”

KAYNAK: YARINABAKIŞ