İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav ekonomik krizin kronik bir hal aldığına işaret ederek, dış politikadaki tıkanmanın riskleri daha da artırdığını söyledi.
Boratav, "Amerika ile ilgili S-400’ler ve F-35’ler etrafında odaklanan politik problemle ilgili bir çözüm ufukta görünmüyor. Ekonominin dış sorunları gündeme ister istemez bir IMF türü kredi anlaşması var mı, yok mu? sorusunu getirecek. Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir tavır alacağını bilemiyoruz." dedi.
"İSTANBUL SEÇİMİNİN GEÇİCİ RAHATLIĞINI HİSSEDİYORUZ"
Boratav, yenilenen İstanbul seçiminin ardından ekonomideki gelişmeleri Cumhuriyet’e şöyle değerlendirdi:
İstanbul seçiminin muhalefet lehine sonuçlanması ve hükümetin bu sonucu kabul eder görüntüsü, iç siyaset açısından gerilimleri biraz hafifletti. Bunun geçici rahatlığını hissediyoruz. Fakat ekonominin dış kırılganlıkları henüz çözülmedi.
Hükümet dövizin iç finansal sisteme yansımalarını henüz çözemedi. Bankalarla döviz borçlusu şirketler arasındaki borç yapılandırma sürecinin özellikle iki sektörde, enerji ve inşaat sektörlerinde yoğunlaştığını, Hazine ve Maliye Bakanı nisan ayında açıklamıştı.
Burada dış borç yükümlülüğü altına giren ama kazançları, Türkiye’deki gelirleri TL üzerinden olan çok sayıda şirket var. Bunların dolara endekslenmiş gelirleri bile Hazine’ye yüktür, bunlar da problemdir.
DIŞ FİNANSMAN TIKANMA NOKTASINDA
Hükümetin seçim şokundan sonra ne tür bir yapı değişikliğine gideceği, yani Cumhurbaşkanı’nın kendi kabinesinde ekonomi sorumluluğunu hangi yönde, kime aktaracağı belli değil. Şu anda hükümet dış finansman sorunlarıyla ilgili tıkanma noktasında.
AMERİKA İLE S-400 GERİLİMİ ARTABİLİR
Amerika ile ilgili Rus hava savunma sistemi S-400’ler ve F-35’ler etrafında odaklanan politik problemle ilgili bir çözüm ufukta görünmüyor. Ekonominin dış sorunları gündeme ister istemez bir Uluslararası Para Fonu (IMF) türü kredi anlaşması var mı, yok mu? sorusunu getirecek.
Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir tavır alacağını bilemiyoruz. Bu seçim öncesinde her iki konuda, “Türkiye IMF’ye gitmeyecek. S-400’ler meselesi bizim açımızdan bitmiştir.” demişti. İkinciyi sürdürürse gerilim büyük ihtimalle daha fazla artacak.
"IMF PROGRAMI ÇÖZÜM DEĞİL"
Uzun yıllar uluslarası finans sermayesine, yani Türkiye’ye giren kısa vadeli spekülatif ve dış borçlanmayı artıran açık sermaye hareketleri politikasına angaje olmuş bir hükümet, normal olarak bu angajmanını sürdürmek istiyorsa IMF’ye yönelmelidir.
Yönelmesi beklenir, fakat Türkiye ile eşzamanlı olarak IMF’ye gitmiş olan Arjantin’in ekonomik durumu şu anda Türkiye’den daha kötüdür.
Yani Türkiye şu anda IMF programı uygulamıyor. Ne kadar küçüldüğünü biliyoruz. Son 6 ayda yüzde 2,8 civarında, 2019’un ilk üç ayında da yüzde 2,6 civarında küçüldü. Arjantin’in küçülme temposu bizden daha kötü. Yani IMF programının benimsenmesi gerilimi hafifletir, ama çözüm değildir.
"KISA DÖNEMDE FERAHLIK GETİRMEZ"
IMF’ye gitmek de Türkiye’nin bunalımını bir süre için daha da derinleştirecektir. Arjantin’in IMF programı altında ekonomisi ilk 3 ayda yüzde 5,8 küçülmüştür. Türkiye’nin 2,6 küçülmüştür. Bizimkilerin başarılı olduğunu göstermez, krizin Türkiye’de de süregeldiğini gösterir.
Fakat IMF’nin kısa dönemde bir ferahlık getirmesi de gündemde değil, bunu da vurgulamak zorundayım.