Tepebağ kazısıyla Adana'nın tarih ve arkeolojisi yeniden şekillenecek

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Aralık 14 2015
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Adana Halk Kültürevi'nde gerçekleştirilen konferanslar dizisinin bu haftaki konuğu Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Fatma Şahin oldu. Dr. Şahin 'Adana Tepebağ Höyük Kazısı' konulu sunum yaptı.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Adana Halk Kültürevi'nde gerçekleştirilen konferanslar dizisinin bu haftaki konuğu Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Fatma Şahin oldu. Dr. Şahin 'Adana Tepebağ Höyük Kazısı' konulu sunum yaptı.

Son yıllarda kimliklerini kanıtlama çabası içine girmiş bazı Avrupa kentlerinde kentsel arkeoloji çalışmalarının hız kazandığını belirterek sunumuna başlayan Dr. Şahin, 'Urban Archaeology' olarak adlandırılan bu kavramın, bir kentin kökeni ve daha eski dönemlerini aydınlatmasına yönelik bilimsel bir çalışma olduğunu söyledi. Dr. Şahin, bunun da 'kentin arkeolojisi' olarak yorumlandığını bildirdi. Adana'nın tarih ve arkeolojisini ortaya koymanın bu anlamda büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Şahin, "Adana kent merkezinde yer alan Tepebağ Höyüğü bu tür araştırmalar için ideal bir başlangıçtır. Doğudan Seyhan Nehri ile sınırlı olan höyük 360x620 metre ölçülerinde olup, aşağı şehir ile birlikte 20 hektarlık bir alana yayılmıştır. Yaklaşık 15 metrelik yükseltiye sahip olan Tepebağ, bölgedeki en büyük höyüklerden biridir." dedi.

Çok büyük zorluklar aşıldıktan sonra, Tepebağ Höyük'teki ilk kazılara kendisinin bilimsel danışmanlığında 2013 yılında başlanabildiğini belirten Dr. Fatma Şahin, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izni ile başlatılan kazıların, Adana Arkeoloji Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Adana Büyükşehir Belediyesi'nin maddi katkıları ile sürdürüldüğünü söyledi. Tepebağ'da ilk olarak, höyüğün en üst tepe kısmında kamulaştırma çalışmaları yapılarak burada yer alan niteliksiz yapıların kaldırıldığını hatırlatan Dr. Şahin, kazı yapabilecek boş alanın oluşturulmasından sonra bu alanda, höyük üzerinde yer alan ve çoğunluğu 18. yüzyıla ait olan tarihi yapıların koruma altına alındığını kaydetti.

Dr. Şahin açıklamasına şöyle devam etti: "Höyükte şimdiye kadar yapılan çalışmalarda yüzeyden yaklaşık 5 metre derinliğe kadar inilm

Bu haberler de ilginizi çekebilir