Video: Arşiv
Dershanelerin kapatılmasından sonra eğitim sisteminde yaşanan aksaklıklar, tutulmayan sözler krizi daha da derinleştirdi. Özel okul sayısı 4 bin 500'den 9 bin 500'e çıktı. Tek sınav vaat edildi fakat sınav sayısı 12'ye çıktı.
Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bir önceki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'yı eleştirerek, “Nabi Bey'in merkezi sınavların kaldırılacağını ilan edeceği basın toplantısından, sonradan adı TEOG olarak konacak olan nur topu gibi bir bebeğimiz oldu. Sınavların kaldırılacağı vaadinden yılda 12 sınav çıkmıştı” ifadelerini kullandı.
NE ÖĞRENCİ NE VELİ MEMNUN
Dershanelerin kapanmasıyla birlikte okullarda iki yöntem uygulanmaya başlandı. Okullarda öğrencileri desteklemeyi amaçlayan kurslar açıldı. Bu kursların bir kısmında üniversite ya da TEOG'a yönelik eğitim verilmeye çalışıldı.
Dershane ihtiyacı karşılanmadı
Bir diğer ek ders ve etüt uygulamasında ise okuldaki ders eksiklikleri giderilmek istendi. Fakat kurslar bir türlü istenen seviyeye çıkamadı. Yeterli materyal olmayışı, üniversiteye hazırlık için devlet okullarındaki öğretmenlerin donanım yetersizliği gibi sorunlar nedeniyle devlet dershaneciliği çöktü. Dershane ihtiyacı bir türlü karşılanamadı.
Ne öğretmen ne öğrenci ne de veli bu sistemden memnun kaldı. Ek derslerle ilgili verilen ek ücretleri öğretmenler yetersiz buldu. Öğrenciler de sınava hazırlık için okulda ders aldığı öğretmeni seçmek istemedi.
EĞİTİMDE 76 ÜLKEDE 41. SIRADAYIZ
Türkiye'de kötü giden eğitim sistemi uluslararası raporlarda da yer aldı. 2015'te Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) yaptığı en kapsamlı küresel eğitim araştırmasında Türkiye 76 ülke arasında ancak 41. sırada yer alabildi. Matematik ve fen bilimleri sınav sonuçları temel alınarak hazırlanan listede Türkiye Yunanistan ve İsrail'in gerisinde kaldı.
ÖĞRENCİLER İÇİN KAYIP BİR YIL OLDU
Aktif Eğitim Sen Genel Başkanı Osman Bahçe: Sorunların bedelini bu sorunların oluşmasında hiçbir kusuru olmayan öğrenciler ve veliler ödüyor. Özellikle üniversite sınavlarına hazırlanan gençler için bu yıl kayıp yıl oldu. Okullarda verilen eğitim yeterli görüldüğü için dershaneleri kapatan MEB, hafta sonu kursları adı altında kendisi dershanecilik yapmaya kalktı. Tüm öğretmenleri rahatsız eden ücret politikası, görev almak istemeyen öğretmenler, kurs görevlerini sopa gibi kullanan bazı yöneticiler ve öğrencilerin ihtiyacının karşılamaktan uzak olduğu için boşa geçen zamanla dolu bir yıl çıktı karşımıza. Öğrencilerde tedirginlik ve özgüven eksikliği, velilerde evlatlarının durumu kaynaklı endişeler oluştu. MEB'in kötü yönetilmesi nedeniyle vatandaşın ödediği, bedellerden sadece biri.
Beden eğitimi· için 3 ay sonrasına gün
Eğitim İş İstanbul 1 Nolu Şube Sekreteri Maksut Balmuk 13 yıllık AKP iktidarında 5 bakan değiştiğini ve hep gelenin gideni arattığını söyledi. Eğitimciler olarak kimsenin mutlu olmadığını belirten Balmuk, eğitimde çöküş ile karşı karşıya kalındığına dikkat çekti.
TEOG'DA SORULARI KOLAYLAŞTIRDILAR
Eğitim sisteminin özelleştirme politikalarıyla içinin boşaltıldığını söyleyen Balmuk şu çarpıcı örneği verdi: “Özel okullara teşvik etmek adına hem müfredatsal hem kadro olarak devlet okullarının içi boşaltıldı. Vatandaş özel okula muhtaç duruma düştü. Dershaneden dönüşen okullara, apartman binalarına kurulan okullara okul demek mümkün değil. Öyle okullarımız var ki çocuğa beden eğitimi dersi için bir spor salonunu kiralamış, 3 ay sonrasına iki saatliğine gün veriyor. Komik bir tablo ile karşı karşıyayız.”
Dershaneleri kapatmanın iyi bir şey olduğunu gösterebilmek adına özel kurumlara büyük teşvikler yaptığını ifade eden Balmuk şöyle devam etti:
“Velilerin de öğrencilerin de kafası çok karışık. Aileler geleceğini görmüyor. Kimi etüt merkezi adlı kurumlara ya da özel öğretim kurumlarına gönderiyor, kimi de evlerden özel dersler aldırıyor. Devlet okullarında şu kadar öğrenciye kurs verdik lafları tamamen hikaye. Üniversiteyi veya TEOG'u kazanmak adına bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Dershanelerin kapatılmasından sonraki süreçte ilk dönem sınavlarında soruları basit sordular ki başarı artsın diye. Ama daha sonra görüldü ki yine ‘matematikten çaktık' diye haberler çıkmaya başladı. Başarıyı ne ile ölçtüğünüz önemli.”
32 BİN ÖĞRENCİNİN PUANI HESAPLANAMADI
Dershanelerin kapatılmasıyla Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin sıfır çekmesini engellemek için soruları kolaylaştırdı. İlk zamanlarda bu taktik kullanılmaya devam etti ama ilerleyen sınavlarda başarı tablosu yine dibe çakıldı. Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) sonuçlarında 2 milyon 117 bin 77 kişinin girdiği sınava sıfır çekenlerin yanı sıra baraja takılanlar da damga vurdu. 32 bin 983 kişinin puanı hesaplanmadı. 618 bin 337 adaysa 180 puan barajını bulamadıkları için LYS'ye girme hakkını kaybetti. 237 bin 262 aday YGS'nin 150 puan barajının dahi altında kaldı.
ÖZEL OKUL SAYISI 9 BİN 500'E ÇIKTI
Okullarda giderilmeye çalışılan dershane açığı özel okul sayısını arttırdı. Eğitim Sen 2015-2016 eğitim yılı raporunda çarpıcı rakamlar ve sonuçlar yer aldı. Raporun bir bölümünde özel okullarla ilgili şu bilgiler yer aldı: Türkiye'de 2015-2016 eğitim öğretim yılı itibariyle toplam 9 bin 581 özel öğretim kurumu (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) bulunmaktadır. 4+4+4 öncesinde Türkiye'deki özel okulların 4 bin 664 adet resmi okullara oranı yüzde 10'dur. Eğitimde 4+4+4 dayatması ile belirgin artış gösteren özel okulların resmi okullara oranının 2015-2016 eğitim öğretim yılı itibariyle yüzde 18,5 gibi yüksek bir seviyeye çıkmış olması, MEB'in devlet okullarını kendi kaderine terk ederken, özel okulları kamu kaynakları ile desteklemesinin en somut sonucudur.
OKULLARDA İŞ BİLEN İDARECİ KALMADI
YARD. Doç. Dr. Hanefi Bostan, okullardaki kötü yönetim nedeniyle sorunların bitmediğini kaydetti.
Görevini hakkıyla hakkıyla yapabilecek yöneticilerin kalmadığından şikayet eden Bostan, "Bunu hükümet ve bakanlık görmüyor ve görmek istemiyor. Çünkü onların derdi eğitim değil tamamen Milli Eğitim'i abluka altına almak ve eğitimcileri kendi istedikleri şekilde yönlendirmek. Bu da büyük bir huzursuzluğa ve kırılmaya neden oldu.
Eğitim sistemi kısır bir döngüye sıkışmış durumda. Okullar kendi kaderine terk edildi. Doğru düzgün idareci yok. Her şey karman çorman olmuş, disiplin yok, düzen yok. Öğretmenlerin problemleriyle sıkıntılarıyla ilgilenen yok. ‘Eğer benim gibi düşünüyorsan rahatsın ama benim gibi düşünmüyorsan düşmansın mantığı' hakim. Maalesef bu ortamda ne öğretmen ne öğrenci ne de çocuklarını okullara emanet eden aileler memnun” şeklinde konuştu.
Parası olmayan veliler çaresiz
Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, eğitimin büyük bir çöküşün içerisinde olduğuna dikkat çekti. Okullarda doğru dürüst eğitim yapılmadığını aktaran Bostan, öğretmenlerin abluka altına alındığını ve yoğun bir baskı ve sindirmeye maruz bırakıldığını vurguladı. Bostan şöyle devam etti: “Despotik bir yapılanmanın olduğu yerde eğitimden bahsetmek mümkün değil. Liselerde öğrenciler özel liselere yönlendirilerek günü kurtarmaya çalışılıyor. Çünkü bu özel liselerde devamsızlık sorunu söz konusu değil. Öğrencilere bütün derslerden yüksek puan verip sınavlara hazırlıyorlar. Yaptıkları tek şey bu. Parayı veren düdüğü çalışıyor. Parası olmayan veli ise çaresiz durumda. Adeta öğrencilerin sırtından para kazanıyorlar.”
Müdürlere sınırsız yetki geliyor
Okullarla ilgili çarpıcı bir gelişmeyi de aktaran Bostan üzerinde çalışılan yeni bir taslağı açıkladı. Okulları denetleyen müfettişlerin görevlerini bundan sonra okul müdürlerinin yapacağı bilgisini paylaşan Bostan, öğretmenlerin performans sistemiyle idare edileceğine vurgu yaptı. Bostan şunları anlattı: “Şu anda okul müdürlerine de yetki vermeye hazırlanıyorlar. Öğretmenlere puanlama yapacaklar ve bu performans sistemi üzerinden istediklerinin görevlerine son verecekler. İstedikleri bu şu anda. Müfettişliği kaldırıyorlar. Müfettişlerin görevini de okul müdürlerine verecekler. İstedikleri atmosferi böylelikle tamamen oluşturacaklar.