Aynı tür konvansiyonel araca göre çok daha hızlı kalkış yapabilen
otobüs, saatte 100 kilometre hıza ulaşabiliyor, lityum
bataryaları sayesinde 40 kilometre yol gidebiliyor.
Otobüsün bataryaları şebekeden 6-7 saatte
şarj edilebiliyor. Şarj süresi, özel olarak tasarlanmış şarj sistemlerinin kullanılması halinde 30 dakikaya kadar indirilebiliyor.
TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü uzman araştırmacılarından Mekatronik Yüksek Mühendisi Murat Demirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Şarj Edilebilir Seri Hibrit
Elektrikli Otobüs''ü TÜBİTAK TARAL 1007 programı kapsamında desteklenen ve
Ulaştırma Bakanlığının müşterisi olduğu ''Ulaştırma Sektöründe Sera Gazı Azaltımı'' projesi kapsamında geliştirdiklerini anlattı.
Şebekeden şarj edilebilen
seri hibrit elektrikli otobüsü
Otokar firmasının Sultan 160S
araç şasesi üzerinde geliştirdiklerini belirten Demirci, arka aksı 150 kilovatlık fırçasız DC elektrik motoru tarafından
tahrik edilen otobüsün saatte maksimum 100 kilometre hıza ulaşabildiğini ifade etti.
Elektrikli motorun kalkış torkunun içten yanmalı motora göre çok daha yüksek olduğunu, bu nedenle hibrit otobüsün konvansiyonel Sultan 160S'ye göre çok daha hızlı kalkış yapabildiğini bildiren Demirci, arka bagaja yerleştirilen lityum-polimer bataryaları sayesinde sesiz ve
sera gazı salınımı olmadan yaklaşık 40 kiometre yol gidebildiğini söyledi.
Demirci, bataryaların enerjisi bittiğinde otobüsteki jeneratörle bir yandan aracın tahriki için gerekli enerjinin üretildiğini, diğer yandan da bataryaların şarj edilebildiği hibrit çalışma moduna geçildiğini kaydetti.
Hibrit çalışma modunda, konvansiyonel araca göre emisyon değerleri ve
yakıt tüketiminin yüzde 20 azaldığını anlatan Demirci, hibrit otobüsün bataryalarının istendiğinde şebekeden 6-7 saatte şarj edilebildiğini, özel olarak tasarlanmış şarj sistemleri kullanılması halinde şarj süresinin yaklaşık 30 dakikaya kadar indirilerek bataryaların yüzde 85 oranında doldurulabildiğini belirtti.
SERA GAZININ AZALTILMASINDA ÖNEMLİ
Murat Demirci, hibrit ve elektrikli araçların, ulaştırma kaynaklı
sera gazı emisyonlarının azaltılmasında çok önemli bir çözüm olduğunu vurguladı.
Özellikle gelişen batarya teknolojisi ile daha da yaygınlaşması beklenen elektrikli araçların, ''sıfır emisyon'' özellikleri sayesinde çevre dostu olduğuna, hibrit araçlarda ise sera gazı emisyon değerlerinin büyük oranda aşağı çekildiğine işaret eden Demirci, şöyle devam etti:
''Hibrit elektrikli araçlar enerji çeşitliliğine sahiptir. Geliştirilen araç istendiğinde şebekeden de şarj edilebiliyor. Ülkemizin petrolde
yurt dışına bağımlılığına karşılık, elektrik enerjisinin birden çok kaynaktan üstelik
yerli imkanlarla üretilebilme olanağı vardır.
Elektrik enerjisinin
rüzgar, güneş, hidrolik gibi
temiz enerji kaynaklarından üretilmesi halinde elektrikli araçlar daha temiz bir çevre için en ideal çözüm olacak. Üstelik elektrikli araçların sürüş maliyetleri konvansiyonel araçlara göre çok daha düşüktür. Dolayısıyla çevreye duyarlı ve çok daha
ekonomik olmaları yönüyle hibrit ve elektrikli araçların önemli sosyal ve ekonomik faydaları mevcuttur.''
KYOTO PROTOKOLÜ'NE UYULMAZSA...
''
Küresel ısınmaya karşı 189 ülkenin taraf olduğu Kyoto Protokolü'nü
Türkiye'nin de
imzaladığını anımsatan Demirci, şunları kaydetti:
''
Avrupa Parlamentosunun 17
Aralık 2008 tarihli toplantısında, 2012 yılından itibaren otomobil ve
hafif ticari araçlarda karbondioksit emisyonunun kilometrede 120 gram seviyesine düşürülmesine, aksi takdirde her gram karbondioksit için ceza ödenmesine karar verildi.
Türkiye'de, gerek Kyoto Protokolü'ne imza konulmuş olması gerekse Avrupa Birliğine uyum çalışmaları nedeniyle sera gazlarının azaltımına yönelik çalışmaların yapılması gerekiyor. Türkiye aksi takdirde Kyoto sonrası süreçte çok önemli finansal yaptırımlara maruz kalabilir.''
AA