Bilgisayarlar küçülüp kişiselleşince tüketim nesnesi haline geldi. İlk reklamları da kullanımı özendirecek türdendi...
Biz, 12 Eylül'ün birinci yılını idrak etmeden bir ay önce 12 Ağustos 1981'de ABD halkı ilk IBM kişisel bilgisayarı ile tanıştı. 2005 yılında ise bilgisayar devi IBM, PC bölümünü Çinli Lenovo'ya sattı.
Kişisel bilgisayarlar birdenbire 1981 yılında ortaya çıkmadı.
Bilgisayarın hikâyesi 1947 yılında Bell Telephone Laboratuvarı'nda çalışan üç bilim adamı; William Shockley, Walter Brattain ve John Bardeen'in transistörü buluşuyla başladı. Üniversitelerin salonlarına sığmayan ilk bilgisayarların, masamızın üstüne konuşu Xerox'un 1972 yılında ilk kişisel bilgisayar kavramını ortaya attığı zamanlarda başlar. Ardından gelen Steve Jobs'un Apple II'si asıl büyük devrimlerden birini yarattı.
Fotoğraflara bakınca "Acaba bilgisayar reklamını yapan bu kadını Tursil 76'dan hatırlıyor olabilir miyim?" diye düşünüyorum. Türkiye 12 Eylül ihtilalinin rüzgârıyla savrulurken, Bill Gates, onu dünyanın en zengin işadamları arasına sokacak adımları atıyordu. 1981 yılında satışa sunulan ve dünyanın ilk kişisel bilgisayarı olan IBM 5150 PC, bugün 25 yılı geride bıraktı. PC (Personal Computer) yani kişisel bilgisayar kavramı hayatımıza girdikten sonra önemli bir evrim geçirdi. IBM 5150'nin, 4.77 MHz Intel 8088 mikroişlemcisi, 16 kilobyte belleği, 160k floppy disk sürücüsü ve ek ücretle satın alınan renkli monitörü vardı. Gates'in Microsoft'u ise başlangıç aşamasındaydı. Bilgisayar reklamlarında hâlâ gördüğümüz bu teknik tanımlamalar, o zaman için daha anlaşılmazdı.
Bugünün tarifiyle cep telefonlarında kullandığımız SIM kartların belleğinden bile dört kat küçüktü. Resim çekmiyordu, müzik çalmıyordu ama sayfalarca yazılan dosyaların baskısını alıyordu. Şirketlerde muhasebe, evlerde daktilonun yerini almaya başladı. Kenan Evren yönetime el koymadan önce, IBM araştırmacıları ilk kişisel bilgisayarın prototipiyle ilgileniyordu. Çilli Bill Gates 25 yaşındaydı ve sonradan en büyük rakibi olacak IBM yöneticilerinden randevu almak için çabalıyordu. IBM yöneticileri ilk kez dış kaynak kullanarak o zamana kadar üretilmiş en hızlı bilgisayarı tüketicinin kullanımına sundu. Yeşil ekranlı masaüstü devleri masalara kurulmaya başladı. IBM'in ilk bilgisayarı yaklaşık 1.500 dolara satılıyordu. Önce 1.000 dolarlık ön ödemeyi yapıyordunuz, bir ay sonrasına teslim tarihi veriliyordu. Bir yıl içinde IBM, 5150 modelinden 200 bin adet satmayı başardı.
OYUN YILLARI
Aslında '80'li yıllar oyun ve eğlencenin Atari ve Commodore 64 ile evlere girdiği, gazetelerde Apple bilgisayarların kullanılmaya başlandığı senelere rastlıyor. Atari veya Commodore, Hac'ca giden dede veya Almanya'da çalışan yakın akrabanın unutulmaz hediyesi olarak evlere girdi. Aslında 1972 yılında doğan Atari, ucuzlayıp yaygınlaştıktan sonra Türkiye'ye girebilmişti. Gates'in Microsoft'unun halka açılması ve ilk milyon dolarları kazanması da '80'li yıllara rastlar. Yeni bir iş ve ev yaşamı PC'lerle oluşmaya başladı. DOS işletim sistemi ve Microsoft da aynı dönemde IBM bilgisayarlarda boy gösteriyordu.
Televizyon hayatımızda en çok yer eden icatlardan biri belki de birincisi ama çok az sayıda insan, bu icadın kimin eseri olduğunu biliyor. Asrın bu-luşunun sahibi 19 Ağustos 1906 doğumlu Philo T. Farnsworth. Doğumunun 100'üncü yılında onun buluşu, yaşamımızı şekillendirmekte giderek daha fazla rol oynasa da kimse onun adını bilmiyor.
Aslında bu medya merkezli çağda, sadece Farnsworth adının en az Graham Bell ya da Thomas Edison kadar bilinmesi değil, yüzünün de pop ikonları kadar tanınması gerekiyordu. Ancak biz TV'yi sanki insan yapımı bir icat değil doğal bir kaynakmış gibi görme eğilimindeyiz.
Odadan odaya görüntü nakletti
Farnsworth ilk başarılı elektronik televizyon gösterimini gerçekleştiren kişiydi. Kendi kendini yetiştiren 21 yaşındaki mütevazı dâhi orta halli laboratuvarında 7 Eylül 1927'de bir görüntüyü odadan odaya nakletmeyi başarmıştı. Bu, Idaho'da 14 yaşında bir köy çocuğuyken hayal ettiği şeydi. Tıpkı radyonun sesi ilettiği gibi havadan görüntüyü iletmeyi aklına koymuştu. 14 yaşında bir gün tarlayı sürerken, şaşkınlıkla şunu fark etti: Görüntü tıpkı tarladaki gibi yatay sıralarda dizilmiş elektronlarla nakledilebilirdi. Bu fikir, onun görüntüyü nakledecek cihaz icat etme yarışında bir adım öne geçmesini sağladı, çünkü diğer mucitler sorunu mekanik sistemlerle çözmeye çalışıyordu.
Televizyonu bulmak, Farnsworth'a yaşarken de, öldükten sonra da yaramadı. Hayatı boyunca televizyona bir kez çıktı, CBS'in 'Benim Bir Sırrım Var' adlı oyun programına. Programda ünlü konuklar, karşılarındaki ünsüz kişiye sorular yönelterek sırrını ortaya çıkarmaya çalışıyorlardı. Farnsworth ünsüz konumundaydı. Sırrı da 'Ben elektronik televizyonu icat ettim'di. Ünlüler sırrı çözemeyince Farnsworth evine 80 dolar ve bir karton da sigara götürmeye hak kazandı.
Farnsworth, 1971'de 64 yaşında öldü. Her zaman arkasında olan karısı Elma Farnsworth, bu yılın başlarında 98 yılında ölene kadar onun tarihte hak ettiği yeri alabilmesi için uğraşmaya devam etti. Çabalarının karşılığını ise ancak 2002 yılında, televizyonun icadının 75'inci yılı nedeniyle yapılan Emmy yayınında aldı.
Bayan Farnsworth'un 'televizyona çıkan ilk kadın' olarak alkışlandığı gecede Philo T. Farnsworth da ilk kez televizyonun mucidi olarak onurlandırıldı.
Sabah - Radikal