KÖYDEN kente yeni göçmüş insanlar, nasıl olsa beni kimse tanımaz rahatlığıyla olmadık işler yapar ya, internete girenler de, “Burası
sanal dünya, kim duyacak, kim bilecek, bilse bile ne olacak” mantığıyla inanılmaz şeyler yapıyor. Chat odalarında, facebook'ta, twitter'da yaşananlar zaman zaman gazetelere yansısa da bunlar devede
kulak aslında. Aybersgin alt tarafında ise insanın peşini yaşadıkça, hatta öldükten sonra da bırakmayacak bambaşka bir dünya var.
Yaygınlaşmada birinciyiz
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (
TİB)
İnternet Daire Başkanı
Osman Nihat Şen,
Avrupa Birliği Komisyonu'nun, AB'ye üye ve
aday üye ülkeler arasında yaptığı araştırmada, internet kullanımının yaygınlaşması açısından Türkiye'nin ilk sırada olduğunu söylüyor. “Bu da çok şaşırtıcı değil” diyor Osman Nihat Şen, “çünkü Türkiye'de internetle yeni tanışan
genç bir nüfus var. Bu nedenle internet artık kritik altyapı oldu yani vazgeçilmez bir hale geldi. Bu hızlı gelişme,
doğal olarak internetin içeriğini de
tartışmaya açtı.”
İnternet içeriği, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de tartışma konusu elbette ancak Türkiye'de henüz iş seçiminden eş seçimine uzanan bir çizgide, internetteki ayak izleriniz takip edilmiyor.
CV yerine internet izine bakılıyor
ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerde, artık CV'lere değil, internetteki geçmişinize bakılıyor. Kimi zaman yeniyetme iken yaptığınız bir
şaka, kimi zaman çocukça bir kapris uğruna gönderdiğiniz bir
mail, kimi zaman sık sık ziyaret ettiğiniz bir
site karşınıza ‘suç unsuru' olarak çıkartılabiliyor. Çünkü, internette bırakılan hiçbir iz kaybolmuyor. İnternet Daire Başkanı Şen'e kulak veriyoruz:
Fazla merak iyi değil
“İnternetteki
kayıtlar hiçbir zaman silinmez. Orada attığınız her adım ömür boyu sizi takip eder. Bu nedenle, çocukluktan itibaren interneti kurallı ve güvenli kullanmanız gerekiyor. Çünkü orada yaptığınız her şey
Üniversite sınavına girerken de, iş ararken de, eş ararken de sürekli karşınıza çıkacak. Bunu bilin, onun için dikkatli kullanın ve ileride sorun yaşamayın. Batı'da böyle bir kültür yerleşti bile ama bu kültür henüz Türkiye'ye gelmiş değil.” Şen, işin bu safhasında, Türkiye'deki yaygın yanlış anlayıştan da söz etme gereğini hissediyor. Çünkü Türkiye'de hâlâ, “Burası sanal dünya, ne yaparsam yanıma kâr kalır” mantığı
egemen:
‘Sanal havanın temizlenmesi'
“İnternette ortaya koyduğunuz bütün görüşler, girdiğiniz bütün tartışmalar, ziyaret ettiğiniz bütün siteler hiçbir yerde olmadığı kadar kayıt altındadır. Genel anlamda diğer kayıt altına almalarda belli bir ölçü vardır ama internette hiçbir ölçü yoktur. Bu kayıt altındalık size zarar getirebilir. Onun için dikkatli olmanız şarttır. Nasıl trafikte güvenli seyahatin birtakım kuralları varsa ve siz o kurallara riayet ediyorsunuz, internette de en az o kadar dikkatli olmanız gerekiyor. Bu olumsuz bir şey değil. Biz bunu internetteki havanın temizlenmesi olarak algılıyoruz.”
Mail'ler asla ‘delete' edilmez
Peki ya mailler? Gerçek ismimizle eşimize, dostumuza, sahte isimlerle sevmediğimiz kişilere gönderdiğimiz mail'ler, onlar da bir yerlerde kayıt altında mı acaba? Osman Nihat Şen'e kulak veriyoruz: “İnternetteki her şey gibi, doğal olarak mail'ler de kayıt altında. Ama istihbarat servislerinin bunlara bakıyor olması ayrı bir şey; depolaması, hepsini bir yere kaydetmesi ayrı bir şey. Bu birazcık ürkütücü ve herkesi tedirgin edici bir ifade. Ama şunu söyleyebilirim: Önce düşün, sonra paylaş. Çünkü ileride nasıl kullanılacağını bilemezsin. ‘Think before you post,' AB'nin kabul ettiği bir slogan haline geldi.”
Demokratik olanı tercih ediyoruz
İÇERİK düzenlemesiyle ilgili dünyada iki farklı yaklaşım olduğunu hatırlatan Şen “Bunlardan biri yasaklama ve engelleme, diğeri ise kullanıcı tercihlerini etkileme yaklaşımı. Başta Avrupa ülkeleri, dünyadaki tüm demokratik ülkeler temelde ikinci yaklaşımı benimsiyor. Ancak, bu ülkeler engelleme, filtreleme ve uyar-kaldır uygulamalarını da yaygın olarak kullanıyor. Biz de demokratik yaklaşımı benimsiyoruz” dedi.
Aileler çocukları için tedirgin
OSMAN Nihat Şen, internete bağlı evlerle ilgili şu bilgileri verdi: “10.992 anne ve babayla görüşerek, evlerde kullanılan internetle ilgili bir araştırma yaptık. Ailelerin yüzde 85'i, internet karşısında çocuklarının risk altında olduğunu düşünüyor ve endişeleniyor. Daha ilginç olanı, çocukların yaşı büyüdükçü ailelerin endişe düzeyi artıyor. Çocukları 15 yaşın üzerinde olan ailelerde bu endişe düzeyi yüzde 93'e çıkıyor. Bizim amacımız endişe düzeyini aşağı çekmek, çünkü bu durum interneti tehdit ediyor.”
İnternet artık modern dadı gibi
AYNI araştırma, çocuklarımızın yaşları ilerledikçe interneti sosyalleşme aracı olarak kullandığını da koyuyor ortaya. Söz gelişi, 7 yaşındaki bir çocuğun sosyal ağları kullanım oranı yüzde 8'de kalırken, yaşı 15 olduğunda bu oran yüzde 58'e çıkıyor. Bir başka ifadeyle, internet çocuklarımızın bakıcısı ve dadısı olmuş durumda.
Hürriyet