İnternet polisi takipte

İnternet ve Bilişim Suçları biriminin amiri Dinçer Ay: "Kimlik değiştirerek internete giriyoruz. Ama öyle sahnelerle karşılaşıyoruz ki, tecavüz, küçük çocuklara karşı yapılan hareketler.Sakin ve profe

İnternet polisi takipte

Artık suçların çoğu internet üzerinden işlenebiliyor" diyor Dinçer Ay. Kendisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube'ye bağlı İnternet ve Bilişim Suçları biriminin amiri. Bu birim üç ay önce kuruldu. Yedi erkek ve bir kadından oluşuyor. Sürekli bilgisayar başındalar. Suçluya ulaşmak için başka kimliklerle internete giriyor, sohbet ediyor, çoğu insanın kaldıramayacağı görüntüleri izliyor, baskın yapıyor ve suçluyu yakalıyorlar. Gamze Özçelik'in müstehcen görüntülerinin yayıldığı olayda da, bir Beşiktaş taraftarının valiliğin internet sitesinden İstanbul valisine hakaret ettiği olayda da karşımıza çıkıyorlar. Asayiş Şube ve Bilgi İşlem Şube ile birlikte çalışıyorlar. Türkiye'de en çok işlenen bilişim suçlarının şifre çalma ve özel görüntülerin yayılması olduğunu belirten 29 yaşındaki genç komiser Dinçer Ay bizi internet ortamında işlenen suçlar, bunların takibi ve cezaları hakkında bilgilendirdi. Biz internet üzerinden nelerin suç olduğunu, nelerin olmadığını pek bilmiyoruz. Çoğu kişi suç olduğunu bilmeden yapıyor. Sınırlarını anlamak için bazı suçları işliyorlar, "Bir de NASA'nın bilgisayarına girmeyi deneyeyim" diyor. Başka neler çıkıyor karşınıza? En önem verdiğimiz konulardan biri de internet üzerinden müstehcen görüntülerinin yayınlanması. Özellikle çocuk pornosu konusunda çok hassasız. Kim bilir nelerle karşılaşıyorsunuz... Tabii. Ve her türlü şeyi incelemekle yükümlüsünüz. Buradaki arkadaşların profesyonel olmaları gerekiyor. Öyle sahneler görüyorsunuz ki... Tecavüz sahneleri mesela. Küçük çocuklara karşı yapılan hareketler... Böyle durumlarda sakin olmamız gerekiyor. İnsanlar hiç hoş olmayan, çok değişik, iğrenç hareketlerde bulunabiliyor. Eve gittiğinizde de hemen bilgisayar başına mı geçmek istiyorsunuz? Hayır çünkü aslında mesai akşam 6'da bitmesine rağmen hiçbirimiz gece 10'dan, 11'den önce çıkmıyoruz. Artık suçluyla bir yarışa giriyoruz bilgisayar karşısında. Bu yarışı kazanacak durumda mısınız? Ekibimizde bilgisayar başında olanların hepsi bilgisayar programcılığı biliyor. Ayrıca her olayda farklı bir suçla, kişiyle ve yöntemle karşılaşıyorlar. Yani suçlular belki bir konuda uzmanlaşırken bizim arkadaşlarımız birçok konuda tecrübe kazanıyor. Bir de arkamızda devlet var. Hakim kararıyla arama yapabiliyoruz. "Bilgisayarı atsa da yakalarız" Kimlik değiştirip internet üzerinde sohbete katılıp kendinizi yem olarak kullanıyorsunuz, değil mi? Evet, telefon numaramızı bile verdiğimiz oluyor. Bazen olayları çözmek için suçluların yöntemlerini kullanmamız gerekiyor. Ama chat sırasında çok spesifik sorular sorabiliyorlar. Sutyen ölçüsü, ayak numarası... Bu işlerle uğraşan arkadaşların bilgisayarlarına bilgiler asılıdır. İlkokul öğrencisi gibi girdiyse yaşına göre boyu, kilosu... Gördüğü dersler... Sonuçta insanların özel hayatlarına da giriyorsunuz. İnternet üzerinde takip etmenizin sınırı nerede? Elbette arkadaşımla internet üzerinde yaptığım görüşmenin üçüncü kişi tarafından görülmesini istemem. Ama tüm dünyada suçluya ulaşmak için internet üzerinden diyaloğa giriyor polisler. Biz buna polisiye taktik deriz, siz kandırmaca. Ancak bir şekilde o suçluya ulaşacağız, onun bilgilerini alacağız. Suçluyu tespit ettiniz, baskına gittiniz... Verileri siler, bilgisayarını yok eder... Biz o bilgisayarı aldığımızda 10 kere format atmış olsa da, hatta o bilgisayarı atmış olsa bile fark etmez. Biz kapılarını çalana kadar yeterli delili zaten toplamış oluyoruz. Boşuna bilgisayarı yakmaya çalışmasınlar. Onun yerine itiraf edip iyi halden yararlanmaya baksınlar. Ev baskınlarında neler yaşanıyor? Kötü davranmayız. Çoğu kişi suç işlediğini bile bilmiyor. Ayrıca yakaladığımız bazı şahıslar daha sonra bize yardımcı oluyor. Yurtdışından da destek alıyor musunuz? Alman, İngiliz ve Amerikan polisiyle ortak operasyon yapıyoruz. Özellikle çocuk pornosu konusunda. Bizde çocuk pornosu çok var mı? Yurtdışında olduğu kadar yok. Zaten bizde bu tip görüntüleri indirenlerin kaynağına baktığınızda da yüzde 99'u yurtdışı kaynaklı sitelerden. Tabii bizde şimdilik bilgisayar, kamera kullanımı da o kadar çok değil. Arttıkça bu suçlar da artabilir. "İnternet Vahşi Batı'ysa biz de onun şerifleriyiz" Siz tam olarak nelerle ilgileniyorsunuz? Bizim konumuz internet ve bilişim suçları. Yani Türk Ceza Kanunu'nda yer alan tehdit, şantaj, hırsızlık, özel verilerin çalınması, dolandırıcılık gibi suçlar eğer bilgisayar aracılığıyla, internet üzerinden yapıldıysa bizim alanımıza giriyor. Bir de diğer birimlerimizle çalışıyoruz. Cinayet, hırsızlık, yankesicilik, ahlak, insan ticareti, kayıplar olabilir; bu birimlere de teknik destek veriyoruz. Mesela kaybolan bir vatandaşın e-posta adresini takip etme; bilgisayar kullanıcısı birinin öldürülme olayının aydınlatılması için bilgisayarının incelenmesi gibi... Şimdiye kadar ülkemizde pek bilinmeyen bir sahaya giriyorsunuz. İnternet ortamı Vahşi Batı gibi. Kuralları var ama uygulanmıyor, kimse bilmiyor. Biz de o Vahşi Batı'nın şerifleriyiz. Eskiden şirket sahiplerine zarar vermek, onlardan para almak için çocuklarını kaçırıyorlardı şimdi o şirketin bilgisayarlarına giriyor, şifrelerini çalıyor, web sitelerini çökertiyor, karşılığında para istiyorlar. Ya da düşünün, sabah kalkıyorsunuz, telefonunuz çalıyor, size diyorlar ki "Aslı hanım fotoğraflarınızı şu sitede gördük, arkadaş arıyormuşsunuz". Cep telefonu numaranızı veriyorlar sitede. Ya da kredi kartınızla alışveriş yapmak istiyorsunuz, bakıyorsunuz ki limitiniz dolmuş. Çoktan hesabınıza ulaşılmış. "Gamze Özçelik olayında neredeyse bütün suç unsurları vardı" Gamze Özçelik olayıyla da siz mi ilgilenmiştiniz? O operasyonu Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü ile birlikte ortak yaptık. Onun gibi çok olay var ama o olay magazin tarafı öne çıktığı için bu kadar büyütüldü. Biz bilişim dünyasıyla ilgili suçların, sizin yapabileceklerinizin boyutunu o olayla öğrendik. Cep telefonu, kamera, bilgisayar, internetten indirme, yayma, her şey vardı. Neredeyse bütün suç unsurları var yani. Özellikle cep telefonu mesela, kameralı cep telefonuna çok dikkat etmek gerekiyor. Hiç farkına varmadan sizi çekebiliyorlar. Cep telefonunda kalsa o görüntü neyse ama internet ortamına aktarıldığı anda kaç kişiye yayılıyor... Tabii. Bir de insanlar şöyle düşünüyor, aynı Gamze Özçelik olayında olduğu gibi; "Aa, bu bilgisayarda olduğuna göre suç değil" diyorlar. Ceza kanunumuza göre bu tip görüntüleri bilgisayarınıza indirirseniz suç; bunu arkadaşınıza gönderirseniz daha büyük bir suç. Kâr amacıyla yaparsanız daha da büyük suç. 10 yıla kadar hapis cezası var bunun. Bir de 5 bin gün adli para cezası. Bu ağır bir ceza. Bu tip suçlardan mağdur olan insanlar kolay kolay şikayette bulunamıyor, utanıyor. Bilmeleri gerekiyor ki bizim birinci prensibimiz gizlilik. Mağdur bize geldiği zaman eşinin dahi bilgisi olmaz, kimseye bilgi verilmez. Biz eve gittiğimiz zaman bile kesinlikle işle ilgili yaptıklarımızı konuşmayız. Çünkü birilerinin hayatları mahvolabilir. "Çocukların odasına bilgisayar koymayın" Çocukların internetle, bilgisayarla ilişkisi de çok önemli, değil mi? Biz çocuğumuza ne diyoruz? "Tanımadığın kimseyle konuşma." Ama o kişiler artık çocuğumuzun yatak odasındalar. Kesinlikle çocuklarımızın yatak odasına bilgisayar koymayın. Bilgisayar herkesin bulunduğu bir ortamda olsun. Filtre programları kullansın anne-babalar. Kişisel bilgilerin verilmemesi gibi konuların da çocuklara anlatılması gerekiyor. Ama genel olarak anne-babaların bilgisi olmuyor. Suçluların yaş ortalaması da yüksek değildir. Bu işlerle uğraşanlar genellikle 18 yaşın altında çıkıyor. Bizim eski nesille pek sorunumuz yok. Bilişim suçları ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için şu adrese tıklayabilirsiniz: www.iem.gov.tr/iem/?m=4&s=51 MİLLİYET
<< Önceki Haber İnternet polisi takipte Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER