Günümüzün büyük bir bölümü bilgisayar başında, intternette
sörf yaparken geçiyor.
İnternete araştırma yapmak, yeni bilgiler öğrenmek için de giren var başka amaçlarla da...
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google başta olmak üzere pek çok
arama motoru istediğiniz bilgiyi tabii ki doğru ya da yanlış bir tıkla ayağınıza getiriyor. Zahmetsizce anında önümüze gelen bilgi hayatımızı kolaştırıyor; ancak uzmanlara göre bazı sağlık sorunlarına da yol açabiliyor.
Amerikalı gazeteci Clive Thompson’un dediği gibi bu durum ‘düşünceye büyük bir iyilik’ ama her iyiliğin de bir bedeli var. İşte bu bedeli!
Geçtiğimiz hafta Amerika’da yayımlanan Atlantic haber dergisi işte bu iyiliğin bedelini ‘Google bizi aptal mı yapıyor.’ başlığı ile kapağına taşıdı. Nicholas Carr’ın kaleme aldığı yazıya göre Google, insanları düşünce tembelliğine itiyor. Bunu kendi hayatından örnekler vererek anlatan Carr, “Uzun yazıları okurken zihnimi toparlayamıyorum. 2-3 sayfadan sonra konsantrasyonumu yitiriyorum. Beynim laf dinlemez bir şekilde ağırdan almaya başlıyor.” diyerek açıklıyor. İnternet yazarı Bruce Friedman ise “Uzunca bir makaleyi
okuma yeteneğimi tamamen kaybettim, webde birçok kaynaktan aynı anda birçok kısa pasajı tarıyorum. Artık
Savaş ve Barış gibi kalın kitapları okuyamıyorum.” diyerek adeta Carr’ı destekliyor. University College London’daki akademisyenlerin yaptığı bir araştırma ise internetin ‘bilme’ye olan etkisi üzerine somut bir resim sunuyor.
Araştırmaya göre popüler araştırma sitelerini ziyaret edenlerin çoğu bu siteleri bir tarama aktivitesi olarak kullanıyor. Bir kaynaktan diğerine zıplıyor ve hiçbir makalenin 2-3 sayfasından fazlasını okumuyor. Bu şekilde de okumanın yeni bir şekli ortaya çıkıyor:
Online okuma. Bunda kişiler sadece başlıkları, içerikleri gösteren sayfaları ve özetleri hızlı bir şekilde tarıyorlar.
Dünyanın yeni yeni tartışmaya açtığı google ve arama motorları, bu dergide anlatıldığı gibi insanı gerçekten düşünce tembeli yapar mı? Ya da okuma, araştırma ve geliştirme alışkanlıklarını değiştirir mi? Konuyu bizim uzmanlarımızla görüştüğümüzde ortaya biraz farklı bir yaklaşım çıkıyor. Çünkü uzmanlara göre bizim ülkemizde hâlâ bilgi erişimi kısıtlı ve okuma alışkanlığı zayıf denilebilecek bir noktada. Hal böyle iken arama motorları düşünce tembelliğinden çok çalışkanlığa götürebilecek bir tablo çıkarıyor karşımıza. Google, google scholar (akademik çalışmalara erişilebiliyor) ve
Wikipedia (online ansiklopedi) gibi arama motorlarıyla kütüphanelerde bile bulunamayan bilgiler bir tıkla anında karşınıza çıkıyor.
Bakırköy Ruh ve
Sinir Hastalıkları Hastanesi Psikiyatri Klinik Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar’a göre burada mesele google değil, onu kullanma biçimimiz. Şayet google’ı kullanmayı bilirsek aradığımız bilgiyle ilgili asıl kaynaklara ve referanslara kolaylıkla ulaşabiliriz. Yeditepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli’ye göre arama motorları düşünsel bazda tembelleştirmez; ama yanlış bilgiye ulaştırabilir. Onun için interneti kullanan kişilerin uyanık olması ve bilginin doğruluğunu
test etmesi gerekir. Prof. Dr.
Kerem Doksat ise ‘Psikiyatri profesörü olmama rağmen müracaat ettiğim başlıca iki kaynağım var. Bunlardan biri pubmed (tıbbi makalelerin yayımlandığı bir
internet sitesi), diğeri ise google.’ diyerek arama motorlarının düşünce tembelliği yaptığı tezine katılmıyor.
Sonuç olarak bizim uzmanlar arama motorlarının bilgiye ulaşma hızını ziyadesiyle artırdığı için bunun kötü sonuçlar doğuracağına pek inanmıyor.
Ama yine de ‘google’dan her öğrendiğiniz bilgiye inanmayın, mutlaka daha ileri kaynaklardan tarayın’ mesajını veriyorlar.
ZAMAN - CUMAERTESİ