Kent merkezlerine kuruldukları için pek çok vatandaşın tepki koyarak
protesto ettiği baz
istasyonlarındaki ortam
ölçümleri belirlenen limitin altında çıktı.
Mayıs sonu itibariyle
BTK tarafından yüzde 89.23'ü denetlenen
baz istasyonlarının hiçbirinin sınır değer olan 41 volt/metreyi aşmadığı bildirildi.
Baz istasyonları bulunan
bölgelerde yapılan ortam ölçümlerinde yüzde 64 oranında 0-4 v/m, yüzde 34 oranında 4-10 v/m değer elde edilirken, sadece yüksek gerilim hatlarının bulunduğu bölgeler olan yüzde 2'lik kısımda 10-20 v/m değeri tespit edildi.
Mayıs sonu itibariyle
İzmir Bölge Müdürlüğü'ne bağlı 11 ildeki 8 bin 380 aktif baz istasyonunun 5 bin 545'inde yapılan baz istasyonu etki alanının
elektromanyetik değeri ölçüm sonuçları da yoğunluklu olarak 0-4 volt/metre olarak belirlendi.
İzmir'deki 3 bin 612 baz istasyonundan denetimi yapılan 2 bin 223 istasyonun ölçüm sonuçları da limit değerin altında çıktı.
“GÜNEŞİN YAYDIĞI ELEKTROMANYETİK DALGA, BAZ İSTASYONLARINDAN ÇOK DAHA TEHLİKELİ”
BTK İzmir Bölge Müdürü
Namık Aşıla, 11 ilin bağlı olduğu Müdürlüğün çalışmalarını ve 30 Haziran itibariyle bölgedede bulunan baz istasyonlarının durumunu AA muhabirine değerlendirdi.
İstasyon sayılarının devamlı değiştiğini aktaran Aşıla, Bölge Müdürlüğüne bağlı 11 ilde, kurulum izni verilen ikinci nesil 6 bin 905 istasyondan 6 bin 581'inin faaliyette olduğu, kurulum izni verilen üçüncü nesil 2 bin 246 istasyondan ise bin 877'sinin kurulu durumda bulunduğunu anlattı. Aşıla, “Haziran ayı verileri itibariyle ölçüm sayımız yüzde 90'ları geçmiş vaziyette” dedi.
İstasyona kurulum izni anlamına gelen “güvenlik sertifikası”nı operatörlere verdikten sonra, operatörün sistemi kurup, kurum tarafından
yetkilendirilmiş kuruluşlara ölçümlerini yaptırdığını ve kendilerine gönderdiğini dile getiren Aşıla, yetki belgeli
firmalar yanlış bir işlem yaparsa, ilk seferde ikaz ettiklerini, ikinci seferdeyse yetki belgesi iptalinin yapıldığını, o firma ve hissedarlarına bir daha yetki belgesi verilmediği vurguladı.
Aşıla, insan vücuduna zararlı olan dalganın 2000 v/m olduğunu ve bunun vücutta 1 derecelik
ısınma meydana getirdiğini belirterek, bu konuda uluslararası çalışmalar sonucunda Dünya
Sağlık Örgütü'nün 2000 v/m'nin ellide biri olan 41 v/m eşik değer aldığını ifade ederek, şu görüşleri aktardı:
“Bu tek bir cihaz için eşik değerini, bu değerin de altına, 10 v/m'ye çektik. Yaptığımız ölçümlerde de nadiren 5 v/m'lere rastlayabiliyoruz. Genelde çok daha düşük. Bir bölgedeki istasyonların hepsini kapatsanız bile yine ortamda 1,8 v/m'yi bulursunuz. Çünkü güneş de bir elektromanyetik bir ışınım yapıyor. Spektruma baktığımızda güneşin yaydığı elektromanyetik dalga, baz istasyonlarından çok daha tehlikeli.”
Halkın çeşitli sebeplerden baz istasyonlarının şehir dışına çıkartılmasını istediğini kaydeden Aşıla, verilen frekans bandına bakılırsa, bu durumda
haberleşme sayısının çok kısıtlı olacağını, haberleşmenin sağlıklı yapılamayacağını anlattı.
Aşıla, baz istasyonlarının
radyo-televizyon vericileri gibi şehir dışına çıkarılmasını talebini de şöyle değerlendirdi:
“Bizim şu an baz istasyonlarına verdiğimiz güç şehir içinde 10 vattır. Ve istasyonlar çoğaldıkça güç daha aşağılara düşmekte. Hatta
alışveriş merkezleri, oteller gibi kapalı mekanlarda haberleşmeyi sağlayabilmek için mikrosel dediğimiz sistemler kurulmakta. Radyo-televizyon vericileri ise 5 kilovat, 10 kilovat. 5 bin-10 bin vat yani, ancak o güçle size ulaşabiliyor ama o da tek yönlü bir haberleşme.
Cep telefonu kullanacaksanız sizin gücünüzün de o seviyeye ulaşması gerekir. 10 vatlık bir cihazla ancak vericileri gördüğünüz noktada, dışarıda görüşme yapabilirsiniz.”
WIRELESS VE ADSL'İN YAYDIĞI ELEKTROMANYETİK DALGA BAZ İSTASYONLARINDAN
AŞAĞI DEĞİL
Cep telefonlarının akıllı cihazlar olduğunu ifade eden Aşıla, telefonun şebekeye yakın ise kendi gücünü kıstığını, uzaktaysa daha fazla enerji, yani elektromanyetik dalga yaydığını dile getirdi.
Aşıla, “Hücresel sistemin yapısı gereğince baz istasyonlarının şehir içinde olmak mecburiyetinde ve ne kadar sık olursa da o kadar düşük seviyede elektromanyetik ışınım yayacaktır. Dünyada GSM baz istasyonu üreticisi sınırlı sayıda.
Türkiye'deki üç operatörümüz de bu cihazları kullanıyor” diye konuştu.
Yurt dışında kilise ve okullarda dahi baz istasyonu bulunduğunu, Türkiye'de baz istasyonlarının ilk kurulumu sırasında çevresel etkenlere dikkat edilmediğini ve görüntü kirliliği yaratıldığını anlatan Aşıla, şu an operatörlerin bu görüntü kirliliğini kamufle etmek bazı çalışmalar yaptığını kaydetti.
Aşıla, “Bu sefer de
halk, 'Demek bu istasyon zararlı ki göstermemek için baca şeklinde yapıyorlar, saklıyorlar' diye düşünüyor. Bu, bence
psikolojik etkiden öte bir şey değil. Dünyada GSM'in çıktığı 1990'lü yıllardan beri kesinleşmiş, sağlığa zararlı olduğu yönünde bir kanıta da ulaşılamadı” görüşünü aktardı.
İzmir Bölge Müdürlüğü'ne bağlı 11 il ve 8-10 büyük ilçede elektromanyetik ışınım çalışması yaptıklarından da bahseden Aşıla, şunları dile getirdi:
“Ortamı, çevresel etkenleri de içine alarak ölçtük. En yüksek değer gördüğümüz yer İzmir'de
Pınarbaşı oldu. Yani sanayinin içi. Burada 9 v/m civarında değerlere eriştik. Ancak gittiğimiz bölgede baz istasyonu yoktu.
Enerji nakil hatları ve sanayi makineleri vardı.”
Yönetmelik uyarınca, talep geldiği takdirde, sağlık kuruluşlarına da düşük güçlü mikroseller yerleştirdiklerini ifade eden Aşıla, “Zararlı olsa o sağlık kuruluşu kurulmasına izin vermez” dedi.
Namık Aşıla, günlük yaşamda wireless-ADSL'in neredeyse vazgeçilemez olduğunu belirterek, şu görüşleri aktardı:
“Onları ölçtüğümüzde, yaydıkları elektromanyetik dalga hiç de baz istasyonlarından aşağı değil. Mesela dizüstü bilgisayarlarımız var. Altında havalandırma delikleri var, dizinize koyduğunuzda onları kapatıp cihazınıza da zarar veriyorsunuz. Laptopu bacağınızın üzerine koyup vücudunuzun ısısını sıcak havayla zaten artırıyorsunuz. Bu rahatsızlığa neden olabilecek bir şey. Laptopun işlemcisi de o frekansta çalışıyor. Dizin üstüne koyduğunuzda, 5-6 baz istasyonunu kucağınıza oturtmuş oluyorsunuz.