10 büyük nükleer yalan

Nükleer enerji ile ilgili bildiklerimiz ne kadar doğru?

10 büyük nükleer yalan

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onaylamasıyla nükleer santrallerin kurulması için hazırlıklar başladı. Nükleer santrallerin Türkiye'nin enerji ihtiyacına çözüm olacağı bir gerçek fakat bir yandan da itirazlar ve afaki tartışmalar da çok gündemde bugünlerde... Peki nükleer enerji ile ilgili bildiklerimiz ne kadar doğru? İşte nükleer enerji ile ilgili ağızdan ağza dolaşan fakat uzmanlar tarafından '10 büyük nükleer yalan' olarak nitelendirilen doğru bildiğimiz yanlışlar... 1. Dünyada Nükleer Santral sayıları hızla azalmaktadır! Dünyada nükleer santral sayıları hızla azalmamakta aksine artmaktadır. Dünyadaki nükleer santraller 1960’lar da yapılmaya başlanmış hızla artarak şu anda 443 âdete ulaşmıştır. Ayrıca inşâ halinde 28 adet, sipariş aşamasında ise 64 adet nükleer santral vardır. Projelendirme aşamasında ise 158 NS vardır. Batıda nükleer santrali olmayan ülke yok gibidir. Ancak doğudaki tüm İslam ve Türkî cumhuriyetlerde maalesef BİR adet santral mevcuttur. O da Pakistan’dadır. Yani SKOR 442-1 dir. Ana mesaj bu sayının altında yatmaktadır. 2. Amerika ve Avrupa Nükleer Santral yapımından vazgeçmiştir! ABD ve Avrupa nükleer santral yapımından vazgeçmemiştir. Çünkü... Bu yanıltıcı haberleri yayanların arasında karşıt grup ve çevreci maskesi altında çalışan örgütlerin, az da olsa bazı prof. doçent ya da mühendis, hatta birkaç fizik ve nükleer profesörlerinin bulunması da şaşırtıcı olabilir. Siz hiç mesleğine karşı olan insanları nükleer haricinde gördünüz mü? Bu açıdan bakılınca bu efsanenin bir “hayal ürünü” olduğu ortaya çıkmaktadır. Finlandiya’da nükleer santral inşaatı devam etmekte ise de AB içinde elektrik üretimi ortalama %32'dir. Fransa’da ise 2 yeni santral devreye alınmıştır ve %80 elektriği nükleerden elde etmeye başlamıştır. Amerika ise 103 nükleer santral ile dünya lideridir. Kanada ise 18 santrale sahiptir. İhtiyaçları kadar yapmaları ve şu anda yapmamalarını “vazgeçtiler” olarak yorumlamak en azından bilimsel değildir, inandırıcı da olamaz. ABD’nin son 10 yıldır uçak gemisi ya da nükleer denizaltı yapmamasını benzer düşünenlerin “artık ABD ordusunu tasfiye ediyor” şeklindeki yorumuna benzetebiliriz. 3. Nükleer Enerji dışa bağımlıdır! Bugün dünyada nükleer enerji, kullanıldığı ülke için ULUSAL bir kaynaktır. Çünkü yakıt için Uranyum madeni o ülkede bulunmasa bile temini konusundaki risk Petrol, D.gaz ve kömüre nazaran oldukça düşüktür. 15-20 yıllık yakıt ihtiyacını stoklamanın en kolay ve en ucuz yolu sadece nükleerdedir. Kaplayacağı hacim ise 2-3 TIR hacmidir. Siz hiç 20 yıllık yakıtı böyle kolay stoklaya cağınız bir enerji hammaddesi duydunuz mu? Bir de ülkemizde tesadüfen bulunmuş 10.000 ton civarındaki Uranyum rezervimizi düşünür isek riskimizin ne denli düşük olduğunu anlamamız oldukça kolaylaşır. Bir diğer acı geçek ise yakıt maliyet hesaplarıdır. Ülkemiz yıllık D.Gazdan elektrik elde etmek amacı ile 4.2 milyar dolarlık ithalat yapmaktadır. Aynı elektriği nükleer santralden elde etmeniz halinde 200 milyon dolarlık Uranyum yakıt çubuğu yeterlidir. Kısaca Nükleer Elektrik, YAKIT açısından TAM 21 kat UCUZDUR. Şimdi şu soruyu kendimize sormalıyız. Ülkemiz doğal gaz ve petrolde dışa bağımlı değil midir? 4. Nükleer Santral atom bombası gibi patlar! Bir nükleer santralin atom bombası gibi bir patlama olması olasılığı teorik ve pratik olarak imkânsızdır. Yani SIFIRDIR. Çünkü bir atom bombasının oluşması için mutlaka gerekli olan İKİ şart; ortamda, yani nükleer santral içinde asla mevcut değildir. 1. En az %90 oranında zenginlikte bir yakıt. (Nükleer santral yakıtı %1-%5 zenginliktedir.) 2. Patlama için gerekli ön koşul olan “KİNETİK ENERJİ” kaynağı santralde yoktur. 5. En pahalı elektrik nükleerden elde edilir! İşte G.Kore eski teknoloji bakanının Prof. Chung İstanbul toplantısında açıkladığı bir gerçek: 4.2 milyar dolarlık doğalgazdan elde edilen elektrik sadece 200 milyon dolarlık Uranyum çubuktan elde edilir!!! 6. Nükleer Santral çevre düşmanıdır ve radyasyon yayar! Nükleer yakıtlar çok sağlam bir kazan içinde olup bunun üzerine çeşitli koruma duvarları inşa edilmiştir. Son koruma ise dıştaki kabuk olup 1.5-2 metre kalınlığında bir çelik-beton karışımıdır. Yakıt çubuk atığı ise yıllık 25 ton boyutunda olup bir yemek masası hacmindedir. Çernobil benzeri kaza ABD’de 1979 yılında olmuştur. Ancak çevreye herhangi bir radyasyon sızmasını bu kabuk önlemiştir. 7. Nükleer Santral atıkları ciddi bir sorundur! 1000 MW'lık bir nükleer santralde yılda ortalama 25 ton kullanılmış yakıt çubuğu atığı çıkar. Bunun hacimsel değeri bir yemek masası büyüklüğüdür. Bu çubuklar büyük bir havuzda yıllarca toplanır. Dünyada hurda ya da atığı en kıymetli metaller sıralaması şöyledir: ALTIN – URANYUM – PLATİN – GÜMÜŞ ve ALUMİNYUM’DUR. Bu metal atıklarının (hurda) fiyatları Londra metal borsasında belirlenir. Ancak sadece “kullanılmış uranyum çubuk” fiyatları yoktur. Çünkü hiçbir ülke bu hurdaları elinden çıkartmak istemez. Sebebi ise gelişen teknoloji ile çubukların ileride “defalarca kullanılması gerçeğidir.” 8. Radyasyonlu çaylar içildi! - Kanser Çernobil nedeni ile çok artmıştır! Radyasyonu ticari arzularına ulaşmak için ahlak dışı kullanan bir yabancı çay firmasının senaryosundan kaynaklanan ticari bir oyundur. Bu güzel senaryo ile ÇAYKUR ihracatının çok azalması ve yurt içi piyasada da önemli bir pay kaybetmesi sağlanmıştır. Zaten Avrupa da tek çay üreticisi ülke Türkiye’dir. Avrupa’da ise 1 gr çay yetiştirilmemesine rağmen dünya piyasasına Çin, Hindistan ve Tayland’dan getirilerek harmanlanan İngiliz çayları hakimdir. 9. Nükleer Santralin kuruluş maliyeti 15 milyar$, sökümü ise 5 milyar$’dır! 1000 MW gücünde nükleer santralin yapım maliyeti 1.7-2.5 milyar dolardır. Kömür ve su santral yapım maliyetleri de benzerdir. Doğalgaz santral yapım maliyeti ise bu değerin 1/3 oranında olup oldukça ucuza mal edilmektedir. Nükleer santral yapım süresi 4-6 yıl arasında değişmektedir. Baraj ve kömür santralleri de bu süreye yakın süreçlerde olabilmektedir. Ancak doğalgaz santral yapımı en kısa olanıdır 1-1.5 yıl arasında bitirilip işletmeye alınabilir. Yapım süreleri açısından nükleer en uzun süreyi almakta olsa da enerji maliyetleri içinde en ucuzu hidrolik, nükleer ve kömürdür. En pahalısı ise doğalgazlı ve petrol santrallerdir. 10. Türkiye'nin Nükleer Enerjiye ihtiyacı yoktur! Enerji konusunda ülke gerçekleri maalesef iç açıcı değildir. Gerek su kapasitemizin yetersizliği ve gerekse de kömürlerimizin çok düşük kalorili olması nedeni ile 2010 yılından sonra bizleri ciddi bir enerji sıkıntısı beklemektedir. Tüm su kaynakları ve kömür kaynaklarını kullansak bile yine açığımız olacaktır. Benzer durum 1992-1996 yılları arasında yaşanırken içimizdeki karşıtların sayesinde ülkemiz kolay, yatırımı ucuz, yapım süresi kısa, olan Doğal Gaz batağına düşmüştür. Maalesef en pahalı elektrik doğalgazdan elde edilmektedir. Tamamına yakını yine ithal olan bu ürüne sarılarak geçici bir süre rahatlık elbette sağlanmıştır. Ancak geçen yıl 4.2 milyar dolarlık gazdan elde ettiğimiz elektriğin faturasının nedenli pahalı olduğu bilinen bir gerçektir. Bir de aynı miktarda elektriği nükleerden elde ettiğiniz zaman 200 milyon liralık Uranyum yakıt kullanıldığını bilmek insanı rahatsız etmektedir. SAMANYOLUHABER.COM
<< Önceki Haber 10 büyük nükleer yalan Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER