Bazen ölüm sizi gelip gurbette yakalar. Hemde gurbet içinde gurbette. Dünyaya dünya kadar, Ahirete ahiret kadar değer vermişseniz, hiçbir önemi yok Azrail'in sizi nerede yakaladığının. Sessizce, gönül rahatı içinde verirsiniz can denen emaneti. Nasıl olsa gözlerinizi yumduğunuzda yeniden doğacağınıza, rahmet-i ilahiyenin sizi sımsıkı saracağına olan inancınız tamdır. Hele ebedi hayata intikal zulüm sonunda gurbet elde, yıllarca abi diye peşinizden koşan birinin eliyle gelmişse. Çünkü ölüm, bir son değil, bir başlangıçtır. Yeniden var oluş, huzuru Rahmanda herkesle hesaplaşma vaktidir.
Acı haber sizi ansızın yakalar hiç beklemediğiniz bir anda. Can dostunuz abiniz birden uçup gitmiştir Rahmeti Rahmana. Hele ölüm bir zulüm sonucu gurbette yaşanmış ve o haberi siz gurbette almışsanız. İçiniz burkulur, yüreğiniz yanar, tevekkül içinde dayanmaya çalışırsınız. 25 Ağustos Cuma günü benim için zor günlerden biri oldu. Uzun yıllardır yazılarında, televizyonlardaki konuşmalarından tanıdığım Cemal Uşak abiyi son hastalığı sürecinde daha yakinen tanıma imkanı bulmuş sohbetlerine katılmıştım. Doktorlar 3 ay ömür süresi biçmesine rağmen, ölümün yüzüne vakarla bakabilen zerre miktar bir korku ve endişe duymadan yoluna devam eden dünyadaki ender insanlardan biriydi Cemal abi. Hastalık iyice ilerlemesine, son günlerini yaşadığını bilmesine karşın müthiş bir heyecan inandığı davası uğruna önüne gelen her engeli aşabilecek bir cesaret, metanet ve samimiyetle yoluna devam etti.
Hastalığını hiç yüzüne yansıtmadan konulara hakim yaşanan olayları müthiş kendine has edasıyla izah ediyordu. Güzel Anadolu'da yaşanan akıl almaz hadise ve olaylar onu derinden üzmüştü. 21. asırda nerdesin Musab? Nerdesin Hubeyb ? sorularına buradayım diyebilecek ses ve seda verebilecek bir insandı Cemal abi. Efendimiz'in (as) 'ahir zamanda kardeşlerime selam söyleyin' müjdesine ve Ahir zamanda ve 'aleykesselam ya rasulallah' diyebilecek kapasite ve kabiliyetteki insanlardan biriydi Cemal abi..
Saat 15 civarında telefonuma mesaj geldi, 'abi hazır ol yola çıkıyoruz.'
Bir kaç gündür acı haberi bekliyordum ama hiç olmazsa biraz daha fazla yaşasa ümidini de taşımıyor değildim. Mesaja cevap olarak 'Cemal abi mi?' Yazdım. Evet cevabını alınca içimde düğümlenmiş gözyaşlarımı frenleyemedim.
Gözyaşlarıma hakim olamadım ve ağlamaya başladım.15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan Olağanüstü hâl kararnamesiyle kapatılan kuruluşlar arasında yer alan ve Gülen cemaatinin kurumsal yüzü olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın son başkanı, Akil İnsanlar Heyeti üyesi kanser hastası Cemal Uşak gurbette hakka yürümüştü. Cemal Uşak zorunlu hicret diyarında hakka yürdü. Türkiye’nin yakından tanıdığı entelektüellerden Cemal Uşak hayatını kaybetti.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Uşak, uzun süreden bu yana, yurtdışında kalıyordu. Hizmet Hareketi’ne yönelik operasyonlarında hedef isimlerden biri olan Uşak, kanser tedavisini Türkiye’de devam etmek istemiş ‘Ben kaçmıyorum, sağlığımdan dolayı tutuksuz yargılanmak istiyorum.’ talebine karşılık bulamamıştı.
Cemal Uşak 1953 yılında Bursa’da doğdu. 25 ağustos 2016'da Uluslararası adalet divanının bulunduğu Lahey şehrinde 63 yaşında vefat etti. Kendisine bu zulmü reva görenler adalet divanında yargılanır mı bilinmez ama Hakkın divanında yargılanacaklarından zerre miktar bir şüphe yok.
Cemal abinin son anlarını Ebu Zer Gıfari hazretlerine benzetiyorum. Yanında etrafında bir huri gibi pervaz eden sevgili eşi Nuriye abla ve bir iki seveninden başka kimse yoktu.Son anlarında ayağa kalkamamasına, zor konuşmasına rağmen namazlarını hiç aksatmadı. Vefatından bir kaç saat önce iki defa şehadet getirdi, eşine işaret ederek şehadet getirdiğime şahitlik ediyorsun değil mi? Dedi. Derin bir nefes alarak eşinin kucağında Hakk'a yürüdü. Acı haber duyulunca Avrupa’nın değişik yerlerinden sevenleri gözyaşı içinde Cemal abiye koştu. Cenazesi cesedine aksetmiş ruh güzelliği içinde tertemiz yıkandı kefenlendi. Cenaze namazı kapalı bir ortamda sessiz ve sakin bir şekilde en sevdiği insanlardan biri tarafından kıldırıldı.(Türkiye’de olsa belki yıkanmayacak kefenlenmeyecekti) Cenaze namazından sonra imamın yaptığı kısa ve öz konuşma katılanları hıçkırıklara boğdu. Gözyaşları sel olup aktı.
İmam, 'Cemal abi hayatında seni hep vefalı gördüm ama ilk kez vefasızlık yapıyorsun. Bizi gurbet elde bırakıp gidiyorsun. Seni tanıdığım andan itibaren... Bir kimseye darılamaz, kızamaz, küsemez miydin abi. Sen nasıl bir insandın. Yüz mizaçlarınla bile bir kimseye karşı olumsuzluk belirtmedin. Darılmadın, gönül koymadın. Tüm Türkiye tarafından sevilen sayılan bir insandın. Şu an ülkende olsaydın on binler katılacaktı her kesimden senin cenazene. Bir hafta önce rüyamda gördüm. Ne yapıyorsun abi dedim. Bana ‘Cennetteyim. Annemi arıyorum. Bana annen de cennette ama görüşmen için biraz daha beklemen gerekiyor’ dediler. Demek ki vefatına bir hafta kalmış ağabey... ''dedi
Cenazeyi cenaze nakil aracına taşıdık ve arkasından gözyaşları içinde dua ederek uğurladık. 30 küsür senedir yurt dışında olan biri olarak yüzlerce cenazeye katıldım. Ama bugüne kadar, tek başına Türkiye’ye giden hayatımdaki ilk cenaze Cemal abi oldu. Normal sıradan bir insan bile vefat edince onlarca kişi yanında giderken, dünya çapında bir insan sadece Türkiye’deki zulme ortak olmadığı için yokluğa hiçliğe mahkum ediliyor ve mağduriyetin zirvesini yaşayarak Ebu Zer’lerin arkasında yer alıyordu. Türkiye’den cenazeyi almaya kimse gelemedi. Eşi tutuklanırım endişesi ile gidemedi. Cemal abiye bu zulmü yapanlar vefatından dolayı rahat bir nefes mi aldılar yoksa her gece kabus görecekleri ve vicdan azabıyla yaşayacakları bir hayata merhaba mı dediler?
Ebu Zer olmak kolay değildi. Yalnızlığına gıpta ettiğimiz sahabi; Ebu Zerr Gıffari. Yalnız yürür, yalnız ölür, yalnız haşrolur.” Peygamber Efendimiz (sas), onun için bu ifadeleri kullanmıştı. Ebu Zerr Gıffari ‘Halilim’ dediği Sevgili Peygamber’inin söylediği gibi yalnız bir hayatın sonunda çöldeki evinde vefat ettiğinde yanında sadece hanımı ve kızı vardı. Yola çıkarak eşini defnedecek birilerini arayan hanımının yardımına ise o sırada oradan geçen kafileden Abdullah bin Mesud yetişti. Dünya malına önem vermeyen, doğruları yaşatma konusunda hiç kimseye minneti olmayan zühd abidesi, çölün ortasında defnedildiği yerde yine tek başınaydı. Zira insanoğlunun en büyük imtihanlarından dünya malına düşkünlük günümüzün de en çetrefilli sorunlarından. Ebu Zerr ise rızkını temin için çalıştığını unutup hırsla savaşan, rahatı uğruna kulluk vazifesini ihmal eden, helalden vazgeçen Müslümanlara asırlar öncesinden sesleniyor. Müslüman’ın kazanç konusunda kılı kırk yarması gerektiğini hatırlatıyor. Zerre miktarda malın hesabının ahirette sorulacağını bağırıyor yüzümüze. Ve muhatabımız kim olursa olsun doğruyu söylemekten asla çekinmemeyi öğretiyor.. Ebu Zerr kılı kırk yaran. Çok hassas, çok titiz. Haksızlığın binde birinin yaşanmasına tahammülü olmayan insan.”
Her şey Allah Resulü’nün dediği tahakkuk ediyor. Bozulan içtimai düzen ve hayatın anlayamadığı o insan ahirette de meleklere yakışır bir edayla tek başına haşrolacaktı bir ümmet gibi. Lükse, refaha karşı ilk çığlığı koparan, ‘Olmaz böyle İslamiyet’ diye bağıran, ‘Siz dünyayı ahirete tercih ettiniz.’ diye haykıran zat ahirette de yalnız haşrolacaktı.’ İşte 21. Asırda Ebu Zer hazretlerinin yolunda onun gibi yaşamaya çalışan Haksızlığın binde birinin yaşanmasına tahammül edemeyerek, gurbete, hicrete razı olan ve herşeye rağmen ülkesine küsmeyerek tek başına da olsa vatanına dönmeyi arzu eden ve bunu başaran bir insan Cemal abi. Vefatından yaklaşık bir ay önce Uşak, kişisel Twitter hesabından şu mesajı paylaşmıştı : "Sebepler planı'nda son günlerimi yaşıyorum. Her şey Rabbimin ekstra lütuflarına bağlı. Dostlardan helallik rica ediyorum." demiş. Helal olsun sevgili abim. Sonuna kadar helal olsun. Cemal abi adına ben de tüm sevenlerinden haklarını helal etmelerini istiyorum. Gurbette ölüm herkese nasip olmaz, hicrette vuslat herkese nasip olmaz. Allah ruhunu şâd eylesin...Makamın cennet olsun. Cemal abi son dönem itibariyle gurbette hizmete paratöner olarak verdiğimiz ilk şehidimiz olarak hafızalarımıza kazınacak ve bir yadı cemil olarak kalacaktır.
Metin Keskin