Tek adama dayalı keyfîlik rejimi
Paket ne getiriyor, ne götürüyor? (4)
DENGE-DENETİMİN KALKTIĞI BİR SİSTEM
Sonuç olarak; Türkiye, “yönetimdeki çift başlılığı ortadan kaldırma ve yürütmeyi güçlendirme” iddiasıyla önüne konulan bu anayasa değişikliği ile, Meclisin işlevini yasama ile sınırlayan, ama onu da CB kararnameleriyle bypass edip delen ve bunu yaparken TBMM’nin denetim fonksiyonunu fiiliyatta işlemez hale getiren; keza yargıyı da bütün fonksiyonlarıyla birlikte misyonundan koparıp bağımlı kılan bir “tek adam” rejimine götürülmek isteniyor.
Öngörülen CB yardımcılıklarının sayısı, görevleri ve yetkileriyle ilgili belirsizliklerin ihtiva ettiği kaos ve çatışma potansiyelini de içinde saklayan bir rejime.
Çağdaş ve evrensel demokrasilerin asırlık mücadele ve tecrübelerle geliştirdiği denge-denetim mekanizmalarından tamamen mahrum bir keyfîlik rejimine...
TEK ADAMLA YÖNETİLMEYE RAZI MIYIZ?
***
“Oku, düşün, karar ver” başlıklı dört sayfalık broşürümüzün son sayfasında da Bediüzzaman’ın konuyla ilgili sözlerinden şu manidar örnekler aktarılıyor:
Riyaset-i şahsiyenin (şahsa dayalı reisliğin) kat’iyen aleyhindeyim.
Meşrutiyetin (demokrasinin) sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir. İstibdadın esası, kuvvet şahısta olur, kanunu kendi keyfine tâbi edebilir.
Şimdi meşrutiyettir (demokrasi); hâkim şahs-ı mütehakkim (baskıcı şahıs) değil, meşveretin ruhu olan efkâr-ı ammedir (kamuoyu).
Meşrutiyet (demokrasi) hâkimiyet-i millettir (milletin hâkimiyetidir). Mevcudiyet-i milleti (milletin var olduğunu) göstermek lâzımdır. Mevcudiyetinizi (varlığınızı) ittihadla (birleşerek) gösteriniz.
***
Yarın sandık başında tercihimizi, bu bilgi ve prensipler çerçevesinde yapalım. Adalet, hukuk ve demokrasi noktasında yaşanan endişe verici vahim gidişatı demokrasi içinde durdurmak için elimize geçen bu tarihî kaçırmayıp en iyi şekilde değerlendirelim. Hayırlısı inşaallah.