BBC Türkçe'ye konuşan muhalefet partileri temsilcileri ve çevre uzmanları bu maddenin, tabiat varlıkları ve sit alanlarına yapılacak yatırımları denetim mekanizmalarından kurtarmayı amaçladığını söylerken hükümet, bu düzenlemeyle proje bazlı yatırımları hızlandırmak istediğini vurguluyor.
'Yetkiyi Parlemento'dan alıp Bakanlar Kurulu'na devrediyor'
CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal, Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacakları bu düzenlemeyle parlamentonun devre dışı bırakılmaya çalışıldığını savundu. Tanal şunları söyledi:
"Yetkinin parlementodan alınarak Bakanlar Kurulu'na verilmesi, idari işleyişin devre dışı bırakılması kabul edilemez. Bu tasarı ayrıca 56. ve 64. Anayasa maddelerine aykırılık taşıyor. Anayasa'nın 13. maddesine göre, insan haklarını düzenleyici maddeler, sadece kanunla yapılır. Tek bir kanunla diğer kanunları bypass eden maddenin geçmesi, çevre cinayetlerine sebep olacaktır."
"Yerelin ihtiyaçlarını göz ardı eden bu tasarı, uluslararası hukuku da zorluyor. Bakanlar Kurulu kararlarına itiraz hakkınız yok, oysa uluslararası sözleşmeler 'hak arama özgürlüğünü' korumayı garanti altına alır."
'Doğa hukuki korumadan yoksun bırakıldı'
Türkiye'de çevre konularında yıllardır gönüllü avkuatlık yapan Yakup Okumuş'a göre, bu yasanın geçmesi şu anda yargı sürecinde olan pek çok yatırım için kilit rol oynuyor.
Okumuş şunları söylüyor:
"Akkuyu, Sinop, İğneada nükleer santralleri, HES'ler, alt yapı yatırımları, termik santraller, sit alanları bu yasadan etkilenecek. Bu yasa ile tek bir Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası, yaşanan tüm hukuki mücadelelerimize, Danıştay'ın defalarca verdiği iptal kararlarına rağmen birkaç saat içerisinde çıkacak."
"Evet bu yasadan önce de süreçlerde hukuksuzluklar yaşıyorduk. ÇED raporlarının iptali, yargı süreçlerine müdahale edilebiliyordu ama hukuki olarak her zaman itiraz hakkımız vardı. Dava konusu edilebilen bu idari işlemler şimdi dava edilemeyecek. Bunun yanı sıra, ilgili kamu kurumları denetim süreci devre dışı bırakılıyor. Elektrik Piyasası Koruma Kanunu, Ormanları Koruma Kanunu, Meraları Koruma Kanunu, Su Ürünlerini Koruma Kanunu, Çevre Kanunu, Toprak Koruma Kanunu, DSİ devre dışı kalıyor."
"Örneğin bir hidroelektrik santral, meraya yapılacaksa mera komisyonundan geçmesi gerekiyordu. Bu yasa bunu ve tahsis alma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Orman, mera, toprak cinsi ve ekolojik değerine bakılmaksızın alınacak kararların telafisi olmayacak."
'Ekolojik sistem ekonomik sistemlere kurban ediliyor'
Prof. Dr. Beyza Üstün'e göre, geçirilen bu torba yasadaki birbirinden farklı 80 yasanın bir çoğu, AKP'nin gelecek dönem ekonomik darboğazını aşmayı amaçlıyor. "Ekonomik olarak sürdürülebilirlik, AK Parti'nin bundan sonra elindeki tek koz" diyen Üstün, 75. maddeyi de, bu amaçla kültürel ve ekolojik tüm değerlerin kurban edilmesine hazırlı olarak yorumluyor.
"Bu yasa Mezapotamya Havzasını, Kaz Dağları'nı, Sur'u, Artvin Arhavi'yi, Cerrattepe'yi, dereleri, ele geçirmeyi amaçlıyor ama unutulan bölge insanın direnci. Bu ticari işletmelere bölge değerlerini vermek istemeyen insanlar direndi, Bakanlar Kurulu kararıyla gitseniz de, insanlara bölgelerinde istemediği rant alanlarını açamazsınız."
BBC