TBMM Genel Kurulu'nda 28 Şubat darbesi kınandı


Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda milletvekilleri, 28 Şubat postmodern darbesini yıldönümünde kınadı.

TBMM Genel Kurulu'nun 47'inci birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı yönetiyor. 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın görüşülmesine Meclis Genel Kurulu'nda devam ediliyor. Bugün; Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Afet Ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu bütçeleri ele alınıyor.

Bugün 28 Şubat olduğunu ifade eden TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı "Bundan tam 19 yıl önce siyasi tarihimize kara bir leke düştü. Ben buradan 28 Şubat mağdurlarını saygıyla selamlıyorum ve adı ne olursa olsun, sivil siyasete, demokratik siyasete yapılan her türlü müdahaleyi reddediyorum. Ülkemin siyasi tarihinin bir daha asla karartılmamasını diliyorum ve öyle olacağına da inanıyorum." dedi.

"OSLO GÖRÜŞMELERİNDEN DÖNEMİN BAŞBAKANININ HABERİ VAR MI?"

28 Şubat yıldönümü sebebiyle 12 milletvekiline söz verildi. Milletvekilleri 28 Şubat'ta yaşanılanları kınadı. CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın ise "Türkiye'nin içinde bulunduğu en önemli sıkıntı terör. Sık sık Genel Kurul'umuzda PKK'yla yapılan görüşmeler gündeme geliyor ve tartışılıyor. Şimdi, bu iddialar üzerine şu soruları yöneltiyorum: Oslo görüşmesi olarak bilinen buluşmadan dönemin başbakanının haberi var mı? Örgütün eylemlerinden MİT'in haberi var mı? Varsa bu eylemler güvenlik güçlerine bildirildi mi? Güvenlik güçlerinin KCK'ya yönelik yapacağı operasyonlar önceden MİT'in içerisindeki bazı güçler tarafından örgüt mensuplarına bildirildi mi? KCK'nın Türkiye tarafından taraf olarak kabul edilmesinde MİT'in rolü var mı? Öcalan ile örgüt arasındaki iletişimde MİT herhangi bir rol üstlendi mi? KCK'nın kuracağı ileri sürülen devlet sınırlarıyla ilgili MİT'in bilgisi var mı?" sorularını yöneltti.

"28 ŞUBAT RIZA ZARRAB'IN SERBEST BIRAKILDIĞI TARİHTİR"

28 Şubat'ın Türkiye tarihinde gerçekten çok önemli yıl dönümlerine denk geldiğini belirten CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise şöyle devam etti: "12 Eylül darbecisi Kenan Evren'in Genelkurmay Başkanı olduğu tarihtir 1978'de. 1996'da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda 'Öğrenci Harçlarına Hayır' pankartı açan 12 öğrencinin gözaltına alınıp tutuklandığı tarihtir ve 17-25 Aralık operasyonundan sonra Rıza Zarrab'ın serbest bırakıldığı tarihtir ve 1997'de Millî Güvenlik Kurulu'nun muhtıra verdiği gündür. Doğrudan ya da dolaylı olarak demokrasiye yapılan her türlü darbe girişimi, her türlü istikamet verme, her türlü dayatmanın karşısında olan Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, o tarihte yaşananların bir daha yaşanmaması gerektiğini ümit ediyor, o günü açık bir darbe süreci olarak tarif ediyor, o dönemde mağdur olan tüm siyasetçilerin, o dönemde mağdur olan tüm gazetecilerin, tüm öğretim görevlilerinin, tüm iş adamlarının bir daha böyle şeylerin yaşanmayacağı bir Türkiye'de birlik ve beraberlik içinde, demokrasiye, düşün hayatına katkı sağlamalarını ve bundan sonra Türkiye'nin hiçbir şekilde demokrasiden uzaklaşmamasını ümit ediyoruz. Meclis'in burada yapacağı bir öz eleştiri var."

Özel, AK Parti'ye yönelik eleştirilerini de şöyle dile getirdi: "Tabii, 28 Şubat süreci ve devamına bakıldığında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucuları o süreçten sonra bir başka parti yapılanması içine gittiklerinde bir gömleği çıkarmaktan bahsetmişlerdi. 28 Şubat yeni gömlek sahiplerine mi, gömleğinde ısrar edenlere karşı mı yapılmıştır? Bugün burada Adalet ve Kalkınma Partisi 28 Şubat sürecine direnenlerin partisi mi, yoksa 28 Şubat'la evrilenlerin ve onun üzerinden başka bir siyasi yöne yönelenlerin partisi midir? Onu siyasi tarihçilere, onu sosyologlara, onu bu konuda analiz yapacak bilim adamlarına bırakıyoruz."

Cezaevindeki gazetecilerin durumuna da değinen Özel, şöyle devam etti: "Biz, kim olursa olsun, düşüncelerini açıkladı diye, gazetede yazı yazdı diye, siyasi fikrinden dolayı kimsenin fişlenmeyeceği ve özgürce iktidara geldilerse iktidarı teslim alacakları, yerel yönetimde görev yapıyorlarsa görevlerini sürdürecekleri, gazete köşelerini koruyacakları bir Türkiye ümit ediyoruz. Bu Meclis bir öz eleştiri yapmalıdır. Örneğin Cengiz Çandar, Nazlı Ilıcak, Umur Talu, Ali Bulaç 28 Şubat'ın mağdur gazetecileridir ama bugün benzer baskıların daha fevkinde baskılar hissettiklerini, bugün o günlerden daha kötü günler yaşadıklarını kendileri ifade ediyorlar. Bu açıdan herkes bir düşünsün. İktidar gücü ele geçirildiğinde baskı kurmak, karşı tarafı toplumsal hayatın, basının, düşün hayatının dışına itmeye çalışmak, o gücü kullanmak aynı zamanda bir başka darbe değil midir?
Son olarak Sayın Başkan, 28 Şubat bir başka yıl dönümü -en yenisi- daha. Anadolu'nun binlerce yıllık kültüründen beslenen, yazdığı romanlar dünyanın birçok diline çevrilen büyük bir ustayı, cumhuriyetimizle yaşıt, edebiyatımızın ulu çınarı Yaşar Kemal'i geçen sene tam da bugün kaybetmiştik. Diliyle, duruşuyla, insan sevgisiyle hepimize başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren o koca yürekli büyük insanı, onun çağları aşan gür sesini unutmayacağız. 'İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.' diyorum."

"EN KÖTÜ DEMOKRASİ, EN İYİ İHTİLALDEN DAHA İYİDİR"

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "28 Şubat, darbe kavramıyla özdeşleşmiş bir günde değerli milletvekili arkadaşlarımız da görüşlerini ifade ediyorlar. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak 'En kötü demokrasi en iyi ihtilalden daha iyidir.' diyen merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in sözünü hatırlıyoruz ve bütün darbelere tutarlı bir şekilde karşı çıkmak gerekir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat… Şimdi 28 Şubat'ı zikredip de 27 Nisan'ı zikretmemek olmaz. 27 Nisan darbesine de inşallah hep beraber bir hatırlatma yapar, o konuda ortak görüşler oluştururuz. Ve darbelerin ürünleri olan kesimlerin de darbe karşıtı söylemleri ne derece samimidir, onu da ayrıca tartışmak gerekiyor çünkü bu darbe karşıtlığında, zannederim, noksan olan en önemli husus asgari bir tutarlılık. Bu asgari tutarlılığı ilkeli bir şekilde sağlamak gerekir ve bütün darbelere karşı çıkmak gerekiyor.
Şimdi 'Anayasa'yı tanımıyorum.' derse bir cumhurbaşkanı, bir başbakan veya bir bakan, bir yetkili; bu darbe değil midir? Bu kesinlikle bir darbedir. Bunlara da karşı çıkmak gerekir. Ben Anayasa'ya uymayacağım ama Anayasa'yı bana uydurun demek de bir darbedir, darbe girişimidir. Dolayısıyla buna geniş kapsamlı, ilkeli ve tutarlı olmaya dikkat ederek hep birlikte karşı çıkmamız gerekir." şeklinde konuştu.

"2016 YILINDA DA BİR DARBE SÜRECİNDEYİZ"

HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, 28 Şubat'ı çok yakinen bilen biri olduğunu ifade etti. Demiral, "Bu darbe sürecinde özelde kadınlara ilişkin, başörtüsünden kaynaklı, üniversitelerden atılmasını sağlayan ve başörtüyü… 'Kadına yönelik şiddet' olarak ifade edilen ve kadının iradesini yok sayan yaklaşımla bir darbe süreci yaşadık. Bu darbe süreci, aslında, bir de bütün hak ihlallerinin ortaya çıktığı, aynı zamanda Sincan'a tanklar ve toplarla girildiğini gördüğümüz bir süreçti. Bu ülke birçok darbe sürecini yaşayan bir ülke ama şu anda bile bu geçmiş darbeleri kınadığımızı ve kabul etmediğimizi ifade ederken hâlâ günümüzde şehirlerimizde, illerimizde, ilçelerimizde tanklarla toplarla halkın üzerine ateş açılan bir süreci yaşıyoruz. Yani şu an yaşanan 2016 yılında da bir darbe süreci olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Çünkü tankların topların ve ağır silahların halkın üzerine Sur'da, Cizre'de, Silopi'de, İdil'de, Derik'te ateş açtığını görüyoruz. Bu da bir darbe sürecidir, bu da bir hak ihlalidir. Yani siyasetçilerin yapması gerekenlerin üzeri örtülerek siyasetin soruna çözüm bulması gerektiği bir yerden bakmanın ötesinde askerî darbelerle ya da tanklar, toplarla halkları katletmek, bu da aynı zamanda 2016 Türkiye'sinde bu süreçte yaşanan bir durumdur. İnsanları vahşet bodrumlarında yakmak ve gerçekten cenazelerini bütün illere yayarak insanların, halkın kendi cenazesine bile ulaşmasını engelleyen bir durum da aslında bir darbe sürecidir. Biz bunu bu şekilde algılıyoruz, bu darbelerin hepsini bir bütün olarak kınadığımızı ifade ediyoruz." dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz ise şunları söyledi: "Bugün 28 Şubat, 28 Şubat postmodern darbenin on dokuzuncu yılı. Ben bu vesileyle bundan önceki dönemlerde özellikle 27 Mayıs ihtilali, 12 Mart muhtırası, yine, 1980 ihtilali ve yakın zamanda yine tanıklık etmiş olduğumuz 27 Nisan e-muhtırası, Gezi eylemleri, 17-25 Aralık operasyonları da dâhil olmak üzere millet iradesini, demokrasiyi askıya alacak şekilde, demokrasiyi kesintiye uğratacak şekilde, demokrasiyi inkıtaya uğratacak şekildeki tüm darbe girişimlerini bugün tekrar, bir kez daha kınadığımı özellikle belirtmek istiyorum. Bu darbe girişimleri ülkemizde sadece insan kaynaklarını israf etmekle kalmıyor, ekonomiyi, sosyal, siyasal, demokrasi de dâhil olmak üzere her alanı kesintiye uğratan, israf eden ve bir ülkenin gelişimini, değişimini, dönüşümünü on yıllarca geriye atacak şekildeki girişimlerdir. Bu anlamdaki tüm darbeleri özellikle kınadığımı, aslolanın millet iradesinin olması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. 28 Şubat gerçekleştirildiğinde 28 şubat zihniyetinin bin yıl süreceği söylenmişti. Ama çok şükür ki sağduyulu milletimiz, geçmiş döneminden ders almış, birçok açılar yaşamış olan milletimiz, aslolanın millet iradesi olması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Ben, özellikle, 28 Şubatta insan kaynağımızın nasıl israf edildiği noktasına da bir vurgu yapmak istiyorum. Evet, 28 Şubat, özellikle eğitim alanında, özellikle de kadınlarımız arasında çok önemli bir eşitsizliğe sebep olmuştur; toplumu kadınlar arasında başörtülü-başı açık şeklinde, kendisini eşitsizliğe itecek şekilde de bir sonuç doğurmuştur. Tabii ki bu sonucun özellikle de birçok hanım kardeşimizin, kızlarımızın okuldan, eğitim hakkından yoksun olmasına sebep olmuş ve bu da çok önemli bir insan kaynağının israfıdır. Ben bu anlamda, tekrar, 28 Şubat vesilesiyle tüm darbeleri kınadığımı, tarihimize bunların bir kara leke, demokrasimize bir kara leke olarak geçmiş olduğunu belirtiyorum. Bir daha ülkemize, milletimizin rızası hilafına gerçekleşmeyecek şekilde, bu iktidarımız döneminde, demokratik anlamda, hak ve özgürlükler noktasında atılan tüm adımların önümüzdeki dönemde de ülkemizi çok daha ileriye taşıyacağı noktasında emin olmamız gerektiğini söylüyorum. Egemenlik, bilakayduşart milletindir ve bundan sonra da bu şekilde devam etmesi için biz parlamenterlere çok önemli görevler düşmektedir.
Ben, bu vesileyle, Doğu, Güneydoğu Anadolu'da, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı illerde, güçlü bir şekilde terörle mücadele eden tüm vatandaşlarıma, polisimize, askerimize de kolaylıklar diliyorum. Şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye'nin bu toprakları, ülkemizin bu toprakları kolay kazanılmadı, bundan sonra da bu coğrafyada topraklarımızın birlik beraberliğinin muhafazasını temin etmenin hiç de kolay olmadığı, yaşadığımız terör olayları nedeniyle de bir kez daha ortadadır. İnşallah, bu mücadelede de, haklı mücadelesinde, meşru mücadelesinde de, hukuki anlamda yürüttüğü mücadelesinde de milletimiz kazanacaktır; aslolan millet iradesidir." CİHAN
<< Önceki Haber TBMM Genel Kurulu'nda 28 Şubat darbesi kınandı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER