TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, aylardır ülkenin bir yarısında hukuk dışılığın tamamen normalleştirildiğini söyledi. Güneydoğu'da yüz binlerce insanın evlerine hapsedildiğini belirten Buldan, "Temel yaşam gereksinimlerinden mahrum bırakılmakta, evleri, yerleri, yurtları ve hatta mezarlıkları topa tutulmaktadır. Yurttaşlarımız ölüme maruz bırakılmaktadır. Öldürülen yurttaşlarımızın bedenleri teşhir edilmekte, sokaklar boyu sürüklenmektedir. Ülkemiz, herkesin âdeta şartlı tahliyeyle dışarıda olduğu kocaman bir hapishaneye çevrildi. Toplumsal yarılma tarihimizde hiç olmadığı kadar derinleşmiş, şiddet hayatın tüm saflarına yerleşmiş, hukuk dışılık tamamen normalleştirilmiştir." dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 17'nci birleşimi yoklamasız açıldı. Birleşimi, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan yönetiyor. İlk defa oturum yönetmesi münasetiyle konuşma yapan Buldan, kendisini bu göreve layık gören arkadaşlarına, yoldaşlarına ve halka teşekkür etti.
"Bizlere bu meşaleyi devrederek barış ve demokrasi mücadelesi uğrunda yaşamını yitiren sayısız arkadaşımızın her birini sonsuz bir minnet ve saygıyla anıyorum." diyen Buldan, yeryüzünde insanlık adına ne varsa savaşların hedefine konulduğu, Orta Doğu'nun kadim halklarına tarifsiz acıların ve kıyımların yaşatıldığı, binlerce kadının köle pazarlarında satıldığı, körpecik çocuk bedenlerin kıyılara vurduğu amansız bir zamana tanıklık edildiğini ifade etti.
"Bütün bu felaketleri kendi topraklarımızda yaşamak durumunda bırakılıyoruz." diyen Buldan, şöyle devam etti: "28 büyük uygarlığın doğup geliştiği, birçok etnik ve mezhepsel kimliğin bir arada yaşadığı, bütün büyük dinlere yurt olmuş ülke topraklarımız ölüm yurdu, kıyım yurdu, talan yurdu hâline getirildi. Aylardır ülkenin bir yarısında yüz binlerce insan evlerine hapsedilmekte, temel yaşam gereksinimlerinden mahrum bırakılmakta, evleri, yerleri, yurtları ve hatta mezarlıkları topa tutulmaktadır. Yurttaşlarımız ölüme maruz bırakılmaktadır. Öldürülen yurttaşlarımızın bedenleri teşhir edilmekte, sokaklar boyu sürüklenmektedir. Ülkemiz, herkesin âdeta şartlı tahliyeyle dışarıda olduğu kocaman bir hapishaneye çevrildi. Toplumsal yarılma tarihimizde hiç olmadığı kadar derinleşmiş, şiddet hayatın tüm saflarına yerleşmiş, hukuk dışılık tamamen normalleştirilmiştir. Bir ülkenin kurtuluşunun öldürme ve yok etme siyasetinde aranmasından daha çok felaket çağıran bir tercih, topraklarına çocuklarının kanının dökülmesinden daha içler acısı bir durum yoktur. Bizler, bu ülkede olup biten bütün kötülüklerden, bütün acılardan sorumluyuz ve bu sorumluluğun gereklerini icra etmediğimiz oranda da suçlu olacağız. Bu nedenle, bu Parlamento'nun yükü ağırdır ve büyük bir tarihsel öneme sahiptir."
"ERDEMLİ BİR SİYASETİN ÜLKE VE DÜNYA BARIŞINA HİZMET ETMEKTEN BAŞKA BİR SEÇENEĞİ YOK"
"Ölüm cenderesinden yükselen halk çığlığını duymak bin yıllardır beraber varlık bulduğumuz bu ortak vatanda barışı, huzuru ve refahı tesis etmek bu Parlamento'nun sorumluluğundadır." diyen Buldan, şunları söyledi: "Erdemli bir siyasetin ülke ve dünya barışına hizmet etmekten başka bir seçeneği yoktur. Zira, insanlık tarihi göstermiştir ki iyi bir savaş, kötü bir barış hiç olmamıştır. Kendi adıma belirtmek isterim ki, halkımızın bütün farklı kesimleri adına ayrım yapmaksızın görevimi yerine getireceğim. Bu nedenle, cinsiyeti, kimliği ve görüşü ne olursa olsun, bütün milletvekillerimize eşit muamele göstereceğimi, tarafsızlığı asla elden bırakmayacağımı taahhüt ederim ve yine bu temelde Meclis Genel Kurulu çalışmalarının yürütüldüğü sırada hiçbir üyenin ayrımcılığa uğratılmasına, farklılıklarından dolayı taciz edilme, engellenme ve hakarete maruz bırakılmasına asla müsamaha göstermeyeceğim. Özellikle, cinsiyet ayrımcılığına dayanan eril söylem ve davranışların Başkanlığa vekâlet ettiğim oturumlarda, tarafımdan asla kabul ve hoşgörü görmeyeceğini önemle belirtmek isterim. Bu nedenle, sayın milletvekillerinden Genel Kurul çalışmaları esnasında saygıyı, tahammülü, hakkaniyet ve nezaketi hiçbir koşulda elden bırakmamalarını rica ediyorum." CİHAN