Türkiye Barolar Birliği (TBB), Artvin Cerattepe bölgesinde yapılması planlanan madencilik faaliyetleri ve bu kapsamda yapılan gösterilere polisin müdahale etmesi ile ilgili açıklama yaptı. Türkiye Barolar Birliği, başlatılan hukuki süreç henüz sonuçlanmamışken, çevik kuvvet ekiplerinin, maden arama projesinin yok edici etkilerine karşı yaşam alanlarını savunmaya çalışan Artvinlilere müdahale etmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
TBB, yaptığı yazılı açıklamada, artan müdahale tehdidinin vahim boyutlara ulaştığını kaydetti. Artvin'in madenle imtihanının 25 yılı aşkın bir tarihe sahip olduğunu hatırlatan TBB, uzun bir süreden beri çadır nöbeti tutarak yaşam alanlarına sahip çıkan, şiddete başvurmaksızın demokratik haklarını kullanan Artvin halkının, ülkenin pek çok noktasından getirilen çevik kuvvetlerle takviye edilen güvenlik güçlerinin şiddetine maruz bırakıldığını vurguladı.
Rize İdare Mahkemesi'nin vermiş olduğu bir karara atıf yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Artvin Cerattepe'de yapılması planlanan 'Cerrattepe Bakır Madeni' projesi için verilen 18 Temmuz 2013 tarihli ÇED olumlu kararını iptal eden Rize İdare Mahkemesi, çok kesin ifadelerle, 'planlanan bu maden faaliyetinin hayata geçirilmesinin Artvin ilini yöre sakinleri açısından yaşam alanı olmaktan çıkaracağını, bu bölgede maden arama projesi ile bu projenin etkisi altında bulunan yaşam alanları ve koruma altındaki alanların bir arada olamayacağı kanaatine varılmış' olduğunu belirtmiştir. Yani Rize İdare Mahkemesi 'Ya madeni tercih edin ya da Artvin'i tercih edin' demiştir.
'ARTVİNLİLERE MÜDAHALE ETMESİ KABUL EDİLEMEZ'
Rize İdare Mahkemesi'nin kararı bu kadar açıkken ve yasalara aykırı biçimde yeniden alınan ÇED raporunun iptali için açılan Türkiye'nin en yoğun katılımlı çevre davası halen devam ederken yani başlatılan hukuki süreç henüz sonuçlanmamışken, çevik kuvvet ekiplerinin, maden arama projesinin yok edici etkilerine karşı yaşam alanlarını savunmaya çalışan Artvinlilere müdahale etmesi kabul edilemez."
Artvin halkının 'çevre korunmasını devlet ve halk birlikte yapar' hükmünü içeren Anayasa'nın 56. maddesinde açıkça yazan anayasal bir hakkını kullanarak görevini yerine getirdiği vurgulanan açıklama, şöyle tamamladı: "Bize göre bu bağlamda asıl görev, enerji - ekonomi ve çevre üçlüsünü, hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlayacağı güvence ve denge terazisiyle tartılarak yaşama geçirilmesi suretiyle ve birini diğeri uğruna feda etmeden, dengede tutabilme becerisini gösterebilmektir.
'ARTVİNLİNİN DAVASI TÜRKİYE'NİN DAVASIDIR'
Biz, Türkiye Barolar Birliği olarak tıpkı daha önce Artvin'de düzenlenen 'Hukuk Demokrasi ve Çevre Mitingi'nde de belirttiğimiz gibi, bu davada ve bu haklı direnişte Artvin halkının yanında kararlılıkla yer almaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Ülkemizin geleceği açısından hayati önemi haiz olan bu hususları tüm kamuoyunun dikkatine sunmayı, Türkiye Barolar Birliği adına onurlu bir görev addediyoruz. Unutmayalım ki, Artvinlinin davası Türkiye'nin davasıdır." CİHAN