Videoda Güven, emniyet ve MİT içerisinde yuvalanan eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun liderliğindeki bir örgütün varlığını anlatıyor.
Kliğin, Süleyman Soylu’yu gelecek 50 yıla damga vuracak lider yap çabalarını anlatan Güven, yapının kullandığı “Kulakçık” adlı sistemi de ilk kez duyuruyor
Erdoğan’ın ortağı Devlet Bahçeli’nin de içinde bulunduğu bu kliğe karşı hamlelerini anlatan Güven, 7 Haziran Seçimlerinin tekrarlanması için Bahçeli’nin talimatı kimden aldığını da ifşa ediyor.
Güven, videonun tatımında şu ifadeleri kullandı: “Bu video Ankara’daki güç dengelerini; Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Sedat Peker gibi isimlerin anlaşılamaz hamleleriyle ilgili bütün taşları yerine oturtuyor. İçinde Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Devlet Bahçeli’nin bulunduğu eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun tarafından yönetilen klik ilk kez bu videoda anlatılıyor. Bu kliğin gücü, kullandıkları “Kulakçık” denilen sistem de ilk kez anlatılıyor. Peker’in sürekli vurguladığı Emniyet Amiri Resul Holoğlu’nun çevirdiği dolaplar, mafyaya nasıl ve neden yol verildiği, güç ve para biriktiren bu “Kulakçık Kliğinin” asıl hedefini, Erdoğan’ın gizli karşı hamleleri de ilk kez bu videoda. Yine bu videoda; Bahçeli’nin kendisine neredeyse küfreden Alaattin Çakıcı’yı serbest bıraktırmak için neden bu kadar uğraştığını; Bahçeli’nin 7 Haziran 2015 seçimleri gecesinde ortaya çıkıp erken seçim çağrısı yapmasındaki ana sebebi, talimatı kimden aldığını bulacaksınız.”
Cevheri Güven videosunun detaylarını Patreon hesabında da aktardı
“Yürüyen Buda kılıklı herif” “Teke yumurtası” “Allah yüzünden nurunu silmiş” “Yüreğin yetiyorsa beni cezaevinde öldürt” “Apo’nun asılmamasında en büyük günah sahibi”….
Alaattin Çakıcı, Eylül 2015’te cezaevinden yazdığı mektupta, Devlet Bahçeli’yi bu sözlerle hedef almıştı. Daha da ileri gidip, “Senin adına biri açıklama yaparsa onun ve senin özeline girerim” cümlesiyle konuyu tehdit boyutuna taşımıştı.
Aradan üç yıl geçtikten sonra Bahçeli, tutuklu Çakıcı’yı Kırıkkale’de ziyaret etti. Sonrasında da serbest bırakılması için AKP üzerindeki tüm gücünü kullandı ve Çakıcı neredeyse kişiye özel afla cezaevinden çıktı. Bahçeli korkmuş muydu? Hayır…
Bahçeli’nin koalisyon hükümetini yıkıp AKP’nin doğuşunu sağlayan 2001 yılındaki ani erken seçim çıkışı; ya da 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği an MHP Genel Merkezi önünde “tekrar seçime gidelim” çıkışıyla koalisyon ihtimallerini yoketmesi, birer görevden ibaretti. Peki o görevi kim veriyordu?
Bunu anlayabilmek için bugünlerde Ankara’da bütün kilit noktaları tek tek eline geçiren bir klikten ve kliğin liderinden sözetmemiz gerekiyor.
Emekli MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un yönettiği bu kliğin İstanbul ayağı Mehmet Ağar; Ankara ayağı Süleyman Soylu; iktidar içindeki ayağı Devlet Bahçeli ve emniyetteki kilit isimleri ise Sedat Peker’in hemen her videosunda ismini andığı Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu.
Emniyeti teslim alma süreci: Kulakçık
Genel olarak kliğin tepe yönetimi bu şekilde. Ancak son dört yılda ülkedeki ipleri ellerine almaları ve suç grupları eliyle ülkeyi adeta dönüştürmeleri ise “Kulakçık” ismini verdikleri bir sistemle başlıyor.
Süleyman Soylu’nun 15 Temmuz’dan sonra İçişleri Bakanı olmasıyla dönüşümün başladığını söyleyebiliriz. Ancak sözkonusu dönemde Erdoğan, damadı Berat Albayrak ve partinin karar alma mekanizmaları çok güçlü olduğu için Soylu, İçişleri Bakanlığında yapmak istediği dönüşümü tek başına çok hızlı biçimde gerçekleştiremedi.
Soylu’nun hedefindeki ilk nokta Emniyet İstihbarat Başkanlığıydı ve Resul Holoğlu’nu bu noktaya atamak istiyordu. Ancak Erdoğan onay vermedi ve Akın Karatay, Emniyet İstihbaratı yönetmeye başladı. Erdoğan’la oldukça sıkı çalışan Karatay’ın Emniyet içerisinden aktardığı sıcak bilgiler nedeniyle Soylu’nun ve arkasındaki kliğin hareket alanı oldukça dardı. Ancak o günlerde kliğin bir başka ismi Mehmet Ağar, hem oğlunu AKP’ye sokmuş hem de Erdoğan’ın açık destekçisi olarak Emniyet’te devletten çok kendisine bağlı kadroların önünün açılmasını sağlamıştı.
Bu kadrolardan Osman Ak, Zafer Aktaş gibi isimler başı çekiyor ve tüm Ağarcı kadrolar, Gülen Hareketi üyelerine ve askerlere ağır işkencelerin başını çekenler olarak Erdoğan’ın gözüne giriyorlardı. Ancak bu yeterli değildi, Emniyetin tamamının ele geçirilmesi gerekiyordu.
Bunun için klik hedefine Emniyet İstihbarat Başkanı Akın Karataş’ı koydu. 2018 yılının Mayıs ayında Ahmet Şık imzasıyla Cumhuriyet Gazetesinde bir haber yayınlandı. Emniyet istihbarattan 7 polis memuru Bakan Soylu’nun telefonlarını dinlemiş, bu sebeple görevden alınarak başka birimlere gönderilmişlerdi.
Haber, Akın Karataş’a büyük bir darbe indirdi. Bağlı olduğu bakanı, hiçbir adli soruşturma olmadan dinleten polis amiri pozisyonuna düştü. Ancak konu medyaya yansımadan önce Soylu, küçük kıyameti AKP’nin içinde koparmıştı. Önce MİT Başkanı Hakan Fidanı aramış, dinleme olayını sormuştu. Ardından konuyu Erdoğan’a kadar götürdü.
Ankara’da herkes, Soylu ile gerilim yaşayan Berat Albayrak’ın, Soylu’nun telefonlarını dinlettiği şeklinde algıladı olayı. Bunun bizzat Soylu tarafından bir kumpas biçiminde organize edildiğini söyleyeler de var; Akın Karatay’la yakınlığı nedeniyle Albayrak’ın yaptırdığını söyleyenler de. Ama ikisi de sonucu değiştirmedi ve Soylu bu olayı çok iyi kullandı. Haber Cumhuriyet’te yayınlandıktan 1 ay sonra Mayıs 2018’de Emniyet İstihbarat Başkanı Akın Karatay görevden alındı. Soylu bununla yetinmedi, kendisine kumpas kurmakla suçladığı İstihbarat Başkanlığındaki kadroları adeta kazıdı. Sabit Akın Zaimoğlu, Erdoğan’ın onayıyla İstihbarat Başkanlığına atanana dek Soylu ve arkasındaki klik, Emniyet İstihbaratı kendi adamlarıyla doldurmuştu bile.
İstihbarat kalesinin düşmesinin ardından, Şenkal Atasagun kliğinin büyük atılım döneminin başladığını söyleyebiliriz. Bu süreçte Soylu’nun talebi üzerine Bilişim Dairesinden küçük bir grup personele “Kulakçık” isimli bir program yazdırıldı. Program, kişiler hakkında verilerin detaylı biçimde işlenebileceği, dosyalar oluşturulabilecek oldukça yetenekli bir veri tabanıydı. Tamamen illegal olan bu programın içeriğinin doldurulması sürecini Sedat Peker’in tüm videolarında adı suçla anılan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu yürütüyordu. Programa Türkiye’deki tüm polislerin Personel Dairesinde bulunan bilgileri girildi. Ardından rütbeli polisler hakkında kimsenin elinde olmayan dosyalar oluşturulmaya başlandı.
Bu sürecin etkili aktörlerine gelirsek;
Emniyet İstihbarat Başkanlığı bünyesinde bulunan İstihbarata Karşı Koyma Şubesinin (İKK) başına getirilen Kürşat Ö. sürecin en kilit aktörlerinden biri haline getirildi. İKK, şubesinin ana görevi emniyet teşkilatını korumak. Suça bulaşan, suç gruplarıyla ilişkisi olan, rüşvete ve yolsuzluğa bulaşmış başka ülkelere bilgi sızdıran, özel hayatında borç batağı-karmaşık ilişkiler nedeniyle büyük zaafları olan polisleri tespit edip, Emniyet teşkilatını korumak ve temiz tutmak şeklinde özetlenebilir. Özetle oldukça dar ve gizli bir şube olan İKK’nın temel görevi kirli polisleri tespit edip, teşkilatı temiz tutmak.
Atasagun kliği ise görevi emniyeti temiz tutmak olan İKK’yı tam tersi biçimde emniyeti kirletmek için kullandı.
Karargahın kurulduğu yer ise Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesiydi (KOM). Resul Holoğlu, dairenin içine kendi kullanımı için 1.1 milyon liraya içinde duşu dahi olan bir makam inşa ettirdi. Buradan hem KOM’u kontrol altında tutarak Daire Başkanı Mahmut Çorumlu’nun kendi başına hareket etmesini engelliyor hem de İKK’daki Kürşat Ö. ile haberleşiyordu. Kürşat. Ö.’nün polis olan eşi KOM Daireye şube müdürü olarak alındı. Böylece Holoğlu, telefon trafiğine girmiyor, Kulakçığı dolduran pusulalar eşi üzerinden transfer ediliyordu. Kürşat Ö.’nün kardeşi ise Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu’nda (MİKK) görevlendirildi. MİKK, Türkiye’deki tüm istihbarat kuruluşlarının bilgilerini aktardığı kurum. Görüldüğü gibi istihbarat havuzu diyebileceğimiz MİKK dahil heryerde kliğin adamları mevcut.
Kürşat Ö.’nün yönettiği İKK’nın kadrosu genişletilmesinin ardından 50 polis dinlemeyle görevlendirildi. Her polis 10 polisi dinledi. Böylece her postada 500 rütbeli polis dinlenmiş oldu. Dinlemelerden elde edilen veriler, insan istihbaratı ve mekanik istihbaratla da desteklenerek oluşturulan dosyalar Kulakçık programına yükleniyordu. 2018/2021 arasında yoğun faaliyet sonucunda Emniyet’teki amirler hakkında, hangi ideolojiye sahip, hangi yatkınlıkları var, ekonomik durumu, kumar alışkanlığı, evlilik dışı ilişkileri, herhangi bir dini grupla bağı olup olmadığı, mafya gruplarıyla ve suç örgütleriyle ilişkileri, para trafiği dahil tüm bilgiler Kulakçık Programına yüklenmiş oldu.
Program, taşınabilir hafıza kartları içeresinde ve sürekli kaynağından elle teslim edilmek suretiyle güncelleniyor. (Online değil) Programın Soylu-Ağar-Holoğlu kontrolündeki 69 emniyet amirine verildiği Emniyet kulislerinde dolaşıyor.
Kulakçıkla birlikte emniyetteki tüm ipler Atasagun Kliğinin eline geçti. Kritik pozisyonların tamamına haklarında aleyhte dosya bulunan kirli polisler atandı. Böylece Atasagun Kliğinin arzusu dışında emniyet hiçkimseye operasyon yapamaz hale geldi. Suç örgütlerine yol verilmesi, Türkiye’de yeni suç örgütleri oluşturulması sürecinin altında yatan temel bozulma bu.
Ancak skandal bununla sınırlı da değil. Atasagun Kliği aynı zamanda, elinde dosya bulundurduğu kirli polislere daha büyük suçlar işlettirdi. Örneğin devlet büyüklerini, yakınlarını, önemli adamlarını dinlettirmek, takip ettirmek gibi. Gücü konsolide etmek için bilgi vazgeçilmez bir unsur.
Tabi, sınır kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı ve uyuşturucu da tamamen kliğin kontolüne girdi ve çok büyük bir ekonomik güç elde ettiler.
Gelelim Çakıcı konusuna…
MİT’çi Mehmet Eymür’ün anlatımına göre; Çakıcı daha gençken Şenkal Atasagun tarafından “Babası solcular tarafından öldürülmüş, devlete faydalı olmak isteyen milliyetçi bir genç” olarak MİT’e lanse edildi. Atasagun, devlet yönetiminde mafya grupları ve milliyetçi yapıların istihbarat eliyle birer araç olarak kullanılmasını savunan birisiydi. Çakıcı’nın başının derde girdiği zamanlarda hep koruyucusu oldu. Atasagun ve MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu’nun Çakıcı’yı yargının elinden kurtarmak için Yargıtay Başkanına yaptıkları baskılar 90’lı yılların gazetelerinde boy boy yayınlanmıştı.
Bahçeli’nin kendisine ağır hakaretler eden “özeline girmekle” tehdit ettiği Çakıcı’yı kurtarmak için gösterdiği olağanüstü çabanın arkasında Şenkal Atasagun’u aramak gerekiyor. Atasagun MİT’ten emekli olduktan sonra Devlet Bahçeli’nin danışmanı oldu. Şuan MHP’de genel başkan katında çok az kişinin girebildiği bir karargahı var. Bahçeli’nin MİT’in adamı olduğuna ilişkin Alparslan Türkeş’e atfedilen ve oğul Türkeş tarafından da tekrarlanan cümlenin arkasında bu Şenkal Atasagun bağı var. Atasagun MİT’te görevli olduğu dönem boyunca MHP’yi yönetmeye, kararlarını etkilemeye çalıştı ve başarılı da oldu. Emekli olduktan sonra ise karargahını doğrudan buraya taşıdı.
Geldiğimiz noktada; Atasagun Kliğinin elinde birden fazla güç bulunuyor. Hala MİT’te önemli bir kadro Atasagun’la organize çalışıyor. İstanbul ayağı Mehmet Ağar; Ankara ayağında Süleyman Soylu ile tüm Emniyet teşkilatı elinde. İktidara ise Bahçeli üzerinden ortak. Sokaklar ise yol verdiği mafya gruplarının hakimiyeti altında.
Fotoğrafın geneline baktığımızda silah konusu da dikkat çekici bir başlık. Atasagun kliği bir yandan mafya gruplarına yol vererek Türkiye’deki özellikle büyükşehirlerde yasadışı silah satışının önünü açtı. Kutusu açılmamış silahlar elden ele dolaşıyor. İllegal dünya böylesine silahlanırken, durduk yere Emniyet’e ihtiyaç fazlası olmasına rağmen yakın muharebe tüfekleri alınıyor (KCR 5.56). İllegal ve legalde silahlanma artırılırken, Atasagun kliği kokain sevkiyat merkezi haline getirilen Türkiye’de suçtan kaynaklı devasa gelir elde ediyorlar. Silah ortamı kızıştıran, para ise yatıştıran bir unsur olarak kliğin elinde.
Tüm bu enstrümanları hangi zamanlamayla ne için kullanacaklarını zaman gösterecek. Ancak bu kliğin planlarında erteleme olduğunu bu nedenle yeni planlar yaptıklarını söylemek mümkün.
50 yıllık planlama bozulunca...
Normalde Süleyman Soylu, Türkiye’nin gelecek 50 yılına tıpkı Süleyman Demirel gibi damga vuracak bir figür olarak planlanmıştı. Ancak birkaç yanlış hamlesi, Peker’i idare edememesi nedeniyle erken patladı. Normalde 2021 başındaki AKP kongresinde Erdoğan dönemini sona erdirecek şekilde bir planlama olduğunu Levent Gültekin gibi bazı gazeteciler de dile getirmiş ancak kliğin adını koymamışlardı. Peker’in söylemlerinde de “Sen benim dönüş biletimdin, hani martta gelecektim” gibi söylemlerin de hep AKP kongresine zamanlama olarak kurulu olduğunu görebiliyoruz.
Peker ve arkasında Veli Küçük gibi TSK/Özel Harp Dairesi kaynaklı kuvvetlerin Atasagun’un bu kadar güçlenmesinden rahatsız olduğunu gözlemlemek zor değil. Atasagun önemli bir darbe aldı Peker süreciyle. Ancak kuvvetini hala muhafaza ediyor.
Erdoğan cephesinde ise başka bir süreç ilerliyor. Devletin geniş bürokrasisini ve MİT’i elinde tuttuğuna inanan Erdoğan; Emniyet’i Atasagun-Ağar-Soylu üçlüsüne kaptırdığını biliyor. Buna karşın Jandarma’yı güçlendiriyor. Jandarmaya personel ve teçhizat alımının önünü sonuna kadar açan Erdoğan, yıllar içinde yaptığı atamalarla Jandarmada hem Soylu’nun hem Doğu Perinçek’in gücünü bitme noktasına getirdi.
Atasagun Kliğinin, Kulakçık’la yaptığı fişlemenin/dosyalamanın benzerini ise Erdoğan, Efgan Ala üzerinden yapıyor. Soylu’nun koltuğundan ettiği devrik İçişleri Bakanı Efgan Ala’nın uykuda olan hatırı sayılır bir kadrosu var Emniyette. Kulakçık nedeniyle yerlerinden olan Asayiş Şubeye ve karakollara sürülen; KOM, İstihbarat, Narkotik gibi dairelerin eski personelleri, Efgan Ala kadrolarıyla koalisyon kuracaklardır. Bir gece kararnamesiyle Soylu’nun ekibi komple görevden alınacak şekilde Ala’nın tüm noktalara atanacak listeler için hazırlık yaptığı gelen bilgiler arasında.
Fotoğrafın tamamına bakıldığında ise adım adım bir suç cumhuriyetine dönüştürülen bir ülke görüyoruz. Atasagun Kliğinin kirli polisleri kullanma sürecinin benzerini Tayyip Erdoğan da uzun yıllardır kullanıyor. Örneğin şu an Jandarma Tümgeneral olan Hüseyin Kurdoğlu üzerinde. Kurdoğlu’nu İstanbul Jandarma komutanıyken 17/25 Aralık operasyonunu önceden deşifre etme sürecinde kullanmıştı. Kurdoğlu’yu nasıl kafeslediklerine ilişkin veriler ise 15 Temmuz yargılamalarında tutuklu Genelkurmay Personel Başkanı Mehmet Partigöç tarafından anlatılmıştı.
Özetle ülkede tek değil birden fazla kirli yapının, tüm ülkeyi bir pastaya dönüştürdüğü bir sürecin içerisinden geçiyoruz.