Sevgili dostlar, bugünlerde virüs vesilesiyle tarihte bir benzeri olmadık şekilde dünyanın büyük ekseriyeti evlerde inzivada.. Bazı yerlerde Korona virüse karşı alınan tedbirler biraz gevşetilse de pek çok yerde hala karantina kuralları geçerli..
Dünyanın büyük çoğunluğu için evler birinci yaşam alanı haline geldi. Pek çok meslek için de çalışma alanı. Çocukların dilinde “evde kal” sloganları var. Mabetler pek çok yerde hala kapalı ve ibadetler evlerde eda ediliyor.. Bu bayram namazlar evlerde kılındı genellikle..
Bu süreçte evler en çok konuşulan konuların başında geliyor.. Peki “evler” konusunda kaynaklarımızda neler var, ben de onu merak ettim ve sizin için biraz araştırayım dedim..
Yeryüzünün en kıdemli mabedine Cenabı Allah “beyti” diyor.. “Biz Beytullâh’ı insanlara sevap kazanmaları için toplantı ve güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrâhim’i namazgâh edininiz! İbrâhim ile İsmâil’e de: “Tavaf edenler, itikâfa girenler, rükû ve secde edenler için bu Evimi tertemiz bulundurun!” diye emretmiştik.” (Bakara suresi, 2,125)
İnsanlığın ikinci atası Hz. Nuh (a.s) “Ya Rabbî, beni, anamı, babamı ve evime mümin olarak girenleri, erkek ve kadın bütün müminleri affeyle. O zalimleri ise, daha da beter eyle, daha da perişan eyle!”
Semavi din mensuplarının atası, önemli bir kavşak noktada bulunan Hz.İbrahim için Cenabı Allah, içinde toplanıp insanlığı zirvede temsil ile ibadetlerini yapacakları evini, temiz tutmalarını emrediyor..
“Bir zamanlar, İbrahim'e Beytullah'ın yerini gösterdik ve kendisine şöyle dedik; "Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve bu “evimi” tavaf edenler, ayakta dikilenler, rükua ve secdeye varanlar için temiz tut. "(Hac suresi, 26)
Kur’an’da, mücadelesine her devrin zalimlerine karşı bir örnek olarak, hemen her surede yer verilen Hz. Musa’ya Mısır’da strateji olarak “evler” hazırlayın deniliyor..
“Mûsâ’ya ve kardeşine: “kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi namazgâh yapın, namazı hakkıyla ifa edin ve ey Mûsâ müminleri müjdele!” diye vahyettik.”(Yunus suresi,87)
İsrailoğullarında, ibadetin mâbedde yapılabilmesi karşısında Firavun, mabetlerinin yıkılmasını emreder ve onları, namaz kılmaktan men eder. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, o devrin müminlerine, evlerini mescidler haline getirmelerini ve orada namaz kılmalarını emretmiştir. Bu tevcih, din eğitiminin açıktan yapılamadığı zaman ve coğrafyalarda evlerin bu misyonu üstlenebileceği ilhamını vermiştir.
...Ve Mekke’de Erkam b. Ebi’l-Erkam’ın evi..
Beytullah’ı Allah’a ibadet için kullanma imkanı kalmayınca Efendimiz Beytullah’ın hemen yanıbaşındaki Safa tepesine yakın bir yerde olan bu evi mescid gibi kullanıyor ve orada tebliğini yapıyordu..
Nur suresinde nur ayetinden sonra "O kandil o evlerde yakılır ki Allah, onların tazim edilmelerine ve içlerinde adının anılmasına izin vermiştir'' (Nur, 36) buyrulmuştur. Bazı âlimler, burada maksad, mescitlerden ziyade mutlak manada evlerdir demişlerdir.
Ahir zamanın da ahirinde pek çok yerde İslamın müesseseleriyle ve şeairinin görünür olmaktan uzaklaştığı bu zamanda o büyük misyon yine “o evlere” emanet..
Fikirleriyle ve ortaya koyduğu eserleriyle zamanın akışını değiştiren, ahir zamanda imana giden yola taşlar döşeyen Bediüzzaman da bu misyonu “o evlerde” icra edeceğini görerek modern çağın mescidini açmış.. O zatın ihlaslı çıkışı, o duası öyle bir dalgalanma meydana getirdi ki, dünyanın her köşe bucağında sürgün verdi.. Ve ışık evlere dönüştü...
Işık evler, ebedî nur, ebedî huzur arayanları firdevslere ulaştırma yolunda kurulmuş birer han gibidirler.. Dikkatle bakanlar için her zaman, bu ışık yalılarının iç yapıları ve derinliklerinde “Allah onların, (diğer binalardan daha ziyade) yükseltilmelerine ve (her şeyden yüksek, yüce) isminin oralarda anılmasına, (dört bir yanda gürleyen yasak velvelelerine rağmen) izin verdi.. İçlerinde sabah-akşam O’nu tesbihlerle yâd eden öyle yiğitler var ki, ne ticaret (ve ticaretteki kazanç cazibesi) ne de alım-satım, Allah’ı zikirden, namazlarını dosdoğru yerine getirmekten ve zekâtlarını bihakkın eda etmekten onları alıkoymaz; (zira) onlar kalblerin (mehafetle) ve gözlerin (hayret ve dehşetle) döneceği günden korkar (ve tir tir titrerler)” hakikatinin nümâyan olduğu hissedilir. (Nur suresi, 36-37)
Bu fakirin de içinde bulunduğu binlere, milyonlara bir beşik rahatlığında ve içinde anne sütü gibi eserleriyle boy atıp gelişmesine vesile olan o evleri hazırlayanlara, başta muhterem hocamız olmak üzere emeği geçenlere sonsuz teşekkürler..