Faruk Mercan / Samanyoluhaber.com
Türkiye'yi çok ağır bir tahribata sürükleyen meşum sürecin dördüncü yılındayız.
Kin ve nefretinin, korkularının esiri bir despot, tam dört yıldır Hitler'in taktikleri, Stalin'in yöntemleriyle insanlara kıyıyor.
Bütün despotlar, korkularının esiridirler.
Dikkat edin, Saraydaki şahıs Türkiye'yi tamamen teslim almış durumda ama, yine her gün iktidarını kaybetme korkusu yaşıyor.
Bütün despotlar böyledir.
Kin ve nefretle ezdikleri insanların eşlerinden, çocuklarından, bebeklerinden korkarlar. Bu yüzden “soykırım” yaparlar. Siyasi tarihte bu tarz soykırımın babası Stalin'dir. Kadınları, çocukları, bebekleri hapsetmek, öldürmek bu korkunun tezahürüdür.
Despotların bir diğer korkusu, kirli iktidarlarını kurarken işbirliği yaptıkları kişilerin günün birinde taraf değiştirip konuşmasıdır.
Rıza Sarraf itirafçı oldu, savcılar tarafından cezaevinden çıkarıldı ve bilinmeyen bir yerde itirafları kayda alınıyor. Bu haber duyulduğundan beri Saraydaki despotun korkuları had safhaya çıkmış durumda...
Aslında Türkiye'nin dört yıldır yaşadığı olaylara bakıldığında, Rıza Sarraf olayı, ilk zikredilmesi gereken konulardan değil...
Saraydaki despot, bir devleti baştan sona tahrip etti, bir ülkenin bütün değerlerini alt üst etti. Dört yılda Türkiye'yi bir enkaz haline getirdi. Düşünebiliyor musunuz, insanlar işe girme mülakatlarına giderken, Saraydaki şahsın giydiği ceketin modelini giyiyorlar ve bu bir tercih sebebi oluyor. Bunu, dünyanın en saygın dış politika dergilerinden “The Atlantic” yazıyor. Türkiye'de yeni sloganın “Tek devlet, tek millet, tek ceket” olduğunu belirterek...
Son yıllarda hangi devlet bu kadar küçük düşmüştür?
Saraydaki şahıs ve yakın bir adamı bir süre önce, bir devlet başkanıyla bir araya geliyorlar. Konu yine o ülkedeki Hizmet kurumları ve Hizmet insanları...
Saraydaki şahıs, o ülkede Hizmet insanlarının inşa ettiği eğitim tesislerinin “terör yuvası” olduklarını iddia ediyor ve kapatılmalarını istiyor. Yakın adamı, Hizmet hareketinin bu ülkedeki büyük bir eğitim tesisi için “IŞİD ile bağlantısı var” diyor.
Bu devlet başkanının cevabı şöyle oluyor:
“Bahsettiğiniz eğitim kurumunun açılışını ben yaptım ve sizin bir bakanınınız da bana eşlik etti. Bir daha, kardeşlerim dediğim insanların terörist oldukları iddiasıyla bana gelmeyin. Siz de okul açmak istiyorsanız gelin açın, burası demokratik bir ülke...”
Bu ülkenin ileri gelen bir yöneticisi ise şöyle diyor:
“Hizmet hareketini IŞİD ile ilişkili gösterip bizi kandıracağını zannediyor. Halbuki Suriye'deki terör örgütleriyle ilişkisini çok iyi biliyoruz.”
İşte bu...
Hakikatleri ilelebet saklamak da mümkün değil, yalanlarla uzun süre ayakta kalmak da...
Ne diyordu Rıza için 2013'te?
“O bir hayırseverdir...”
NBC televizyonu muhabiri yazıyor. Meğer Rıza, eşinin derneğine 4,5 milyon dolar para vermiş.
Türkiye'deki Rıza davasını, kurduğu hile ve baskı rejimi sayesinde kapattı. Ama Rıza, hiç hesapta olmayan bir şekilde yakayı kaptırdı ve şimdi konuşuyor. Rıza korkusu had safhada... İki defa “nota” verdi Amerika'ya Rıza için... Rıza'nın can güvenliğinden endişeliymiş. Çünkü Rıza Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıymış.
Dikkat edin, Rıza aynı zamanda İran vatandaşı, ama İran Cumhurbaşkanı Ruhani hiç endişeli değil ve İran Amerika'ya “nota”verme gereği duymuyor.
Kim korkar Rıza'dan? Elbette Rıza ile gizli ilişkisi olan...
Bunu bütün dünya görmüyor mu?...
Herkes görüyor. Rıza'nın gerçek patronu olduğunu artık bütün dünya duydu. 15 Temmuz yalanlarıyla Rıza ile ilişkilerini örtbas edeceğini zannediyordu. Ama kimseyi inandıramadı.
Yine saygın bir dış politika dergisi olan “The National İnterest”te, Doug Bandow imzasıyla yayınlanan makalede, Batılı istihbarat teşkilatlarında Hizmet hareketini 15 Temmuz’la itham edecek hiçbir bilgi bulunmadığı ifade ediliyor ve Rıza Sarraf davasına değiniliyor. Türkiye'deki Rıza davasını kapatmak için binlerce polis, hakim ve savcının görevden alındığı, 15 Temmuz'u istismar eden Saraydaki şahsın Türkiye'de Hizmet hareketine karşı Stalin yöntemlerini uyguladığı vurgulanıyor.
Saraydaki şahıs, sadece demokrasi standartları düşük bazı ülkelerde, oraların yöneticilerini Hizmet hareketine karşı kışkırtabildi. Oralarda da aldığı sonuçlar sınırlı...
Göreceksiniz dünyada gürül gürül bir dalga yükselecek ve bu dalga çok yakın bir zamanda Saraydaki despot ve rejimini bozguna uğratacak. Rıza, bu dalganın sadece bir parçası... İnşallah bu tarihi bozguna hep birlikte şahitlik yapacağız.