CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Bu yol Türkiye için büyük bir yıkım yoludur. İktidarı bu yoldan bir an önce dönmeye, temel insan haklarını ihlale son vermeye çağırıyoruz." dedi.
Tanrıkulu, yaptığı yazılı açıklamada Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin'de açıkladığı master planının kamuoyu tarafından ciddiye dahi alınıp tartışılmadığını savundu. 30-40 yıllık bir deneyim birikimi varken hâlâ Kürt sorununu yalnızca güvenlikçi politikalarla çözebileceğini zanneden bir yönetim anlayışının kamuoyunda herhangi bir karşılık bulmamasının son derece doğal olduğunu belirten Tanrıkulu, 6 Ağustos 2015'ten itibaren kanunsuz bir biçimde tedavüle sokulan sokağa çıkma yasaklarının oluşturduğu ağır insan hakları ihlal bilançosunun gün gibi ortadayken, AK Parti hükümetinin çözümden söz etmesinin politikasızlıktan öte 'pişkinlik' olduğunu öne sürdü.
Bir taraftan büyük laflarla demokrasi ve kardeşlik edebiyatı yaparken diğer taraftan her türlü 'insan haklarını askıya alan zihniyetin' her geçen gün daha da marjinalize olmaya mahkum olduğunu ileri süren Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Her gün bölgeden ölüm haberleri gelmeye devam etmektedir. 7 Şubat akşamı Cizre'de, TRT'nin iddiasına göre 60, valiliğin 8 Şubat'ta yaptığı açıklamaya göreyse 10 kişi daha öldürülmüştür. Bölgeden gelen haberler, söz konusu operasyon sırasında herhangi bir çatışma olmadığı yönündedir. Dolayısıyla yaşananın toplu infaz olduğu şüphesi söz konusudur. Olayın bu boyutunun derhal araştırılması ve kamuoyuna sağlıklı bilginin sunulması, bölgenin bağımsız gözlemci ve basına açılması gerekmektedir. İnsan hakları örgütlerinin yayınladıkları çeşitli veri ve raporlar, AKP'nin bölgede nasıl bir insani yıkım yarattığını ortaya koymaktadır. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) açıkladığı son veriler bu açıdan dehşet vericidir. 6 Ağustos 2015 ile 5 Şubat 2016 tarihleri arasında Diyarbakır'da 32 kez Mardin'de 11, Şırnak'ta 7, Hakkari'de 4, Muş'ta 1, Elazığ'da 1, Batman'da 2 kez olmak üzere toplamda en az 19 ilçede ve en az 58 süresiz ve gün boyu sokağa çıkma ilanı gerçekleşti. Bu yasakların en az 1 milyon 337 bin kişinin temel yaşam ve sağlık hakları ihlal ettiği, on binlerce insanın yerinden olduğu gerçeği sabittir. TİHV verilerine göre yasaklar boyunca en az 224 sivil (42'si çocuk, 31'i kadın, 30'u 60 yaş üstü) yaşamlarını yitirmiştir. Cizre'de hâlâ devam eden sokağa çıkma yasağı boyunca kaç kişinin yaşamını yitirdiği netlik kazanmamış olmakla birlikte, bu sayı en az 41'dir. 11 Aralık'tan itibaren Diyarbakır'ın Sur, Mardin'in Dargeçit, Şırnak'ın Cizre ve Silopi ve yine Mardin'in Nusaybin ilçelerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları süresince en az 142 sivil yaşamını yitirmiş, bunların 23'ü çocuk, 21'i kadın ve 17'si de 60 yaş üstüdür."
Her ne kadar sokağa çıkma yasağı kavramı kullanılsa da 11 Aralık-5 Şubat arası ölenlerin en az 64'ü evlerinin sınırları içindeyken, 53'ünün açılan ateş ve tanklardan atılan top mermilerinin isabet etmesi, evlerinin enkazı altında kalarak ve 11'i ise sokağa çıkma yasağının oluşturduğu ortamın etkisi ile sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybettiğini anlatan Tanrıkulu, şunları kaydetti: "TİHV'in açıklamasına göre en az 31 kişi, ambulansların engellenmesi nedeniyle sağlık hakkına erişemedikleri için yaşamlarını yitirmiştir. Bu kişilerden Hüseyin Paksoy, Serhat Altun ve Orhan Tunç hakkında AİHM'e yapılan acil tedbir başvuruları olumlu yanıtlanmasına rağmen karar uygulanmamıştır. Bu nedenle Paksoy ve Altun yaşamını yitirmiş Tunç'un akıbeti ise bilinmemektedir. Ortaya çıkan enkaz göstermektedir ki, iktidar dönüşü olmayan bir yolda ilerlemektedir. Bu yol Türkiye için büyük bir yıkım yoludur. İktidarı bu yoldan bir an önce dönmeye, temel insan haklarını ihlale son vermeye çağırıyoruz." CİHAN