Tanal, şüphelilerin nefret ve ayrımcılık, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, görevi kötüye kullanma, iftira ve suç uydurma suçlarından cezalandırılmalarını talep etti.

CHP'li Tanal İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek savcılığa suç duyurusunu içeren dilekçesini verdi. Adliye önünde açıklama yapan Tanal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabataş olayıyla söylediği sözlerin halkın bir kesimini diğer kesimine karşı tahrik içerdiğini savundu.

Tanal, "Kabataş ile ilgili sarf ettiği sözlerin gerçekten toplumda infial yaratacak, toplumsal açıdan suç teşvik edecek, halkın sosyal, sınıf, ırk, din, mezhep, bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini diğer bir kesimin aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edecek şekilde açıklamalarda bulunmuştu. Tabi anayasamızın 104. maddesi uyarınca cumhurbaşkanı devletin başıdır. Kurumlar arasındaki uyumu sağlamakla yükümlü iken maalesef cumhurbaşkanı makamına yakışmayacak vaziyette, devletin birliğini, varlığını, dirliğini temsil etmeyecek şekilde, toplum içerisinde ötekileştirmeler yaratarak toplumun bir kesimini diğeri aleyhine infial yaratacak bir vaziyette kamu güveliğini ve tehlikeyi ortaya çıkarabilecek şekilde suç işleyerek açıklamalarda bulunmaktadır." dedi.

Bununla ilgili savcılığa müracaatta bulunduklarını kaydeden Tanal, "Burada sadece Cumhurbaşkanı değil onunla birlikte yandaş medya dediğimiz ve 11 tane yazarla ilgili olarak. Adı yazar ama maalesef basın mensuplarının tetikçi gibi davranmaması gerekir. Basın mensuplarının siyasileri, toplumu aydınlatıcı, yol gösterici açıklamalar yapması lazım." diye konuştu.

"Cumhurbaşkanı ve basın mensuplarıyla ilgili yapmış olduğumuz bu suç duyurusu dilekçesini cumhuriyet başsavcılığı sıradan bir suç olarak değil, 11 basın mensubu aynı başlık attıkları 'diliniz kaba vicdanınız taş olsun,' burada bulunan basın mensupları size bir konuyla ilgili yazı yazın dendiği zaman aynı başlığı atmanız aynı içeriği paylaşmanız mümkün değil. Bu eşyanın doğasına aykırı. Maalesef bu yazarlar farklı gazetelerde olduğu halde, isimleri farklı olduğu halde bunların yazdığı yazıları tek tek görebilmeniz için yere sereceğim." diye konuştu.

Aynı başlıklı yazıları yere seren Tanal, "Bu organize bir suç. Toplumu adeta suça teşvik eden ve Kabataş'la ilgili yalan beyanlarda bulunan, toplumu tahrik eden bu eylemlerinden dolayı organize bir vaziyette, farklı gazetelerin farklı yazarların aynı mesajı aynı konuyu kamuoyuna yansıtmaları eşyanın tabiatına ve doğanın ilkesine aykırılık teşkil eder. İşte gözler önüne serdim. Bu kadar yalanla toplumu ötekileştirme ile biz bir yere varamayız." ifadelerini kullandı.

Bu kişilerin vicdanen ve ahlaken cezalarını çekeceklerini söyleyen Tanal, "Hukuken de cezalarını çekmek için savcılığa şikayette bulunduk. Bunun takipçisi olacağız. Bunlar ısmarlama yazılar, bunlar hatta organize olduğunu belirtebilmek için eğer organize suçlar bürosu bunların 2-3 gün önceki maillerine vesairesine bakarsa bunların karşılıklı ısmarlama yazılar yazıldığı, topluma sürekli infial yaratacak açıklamalarda bulunduğu açık ve net ortaya çıkacak." dedi.

Tanal'ın dilekçesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazeteciler Hayrettin Bektaş, Emir Somer, Ahmet Kekeç, Abdülkadir Selvi, Yasin Aktay, Merve Şebnem Oruç, Kemal Öztürk, Murat Çiçek, Ersoy Dede, Halime Kökçe, Ardan Zentürk, Kenan Alpay, Mahmut Övür, Fuat Uğur ve Sabah gazetesinin sorumluları şüpheli olarak gösterildi.

Bu kişilerin Anayasanın 26. maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ilkesini ihlal, TCK'da nefret ve ayrımcılık, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, görevi kötüye kullanma, iftira ve suç uydurma suçlarından haklarında soruşturma açılması talep edildi.

Gezi olayları sırasında Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nun gelini Zehra D.'nin Kabataş'da 50-60 kişilik yarı çıplak kişilerin saldırısına uğradığı, darp edildiği iddia edilmişti. Erdoğan başta olmak üzere bir çok gazeteci de bu iddiayı dile getirmiş ve olaya ilişkin görüntülerin bulunduğu öne sürülmüştü. İnfial olmaması için görüntülerin yayınlanmadığı şeklide açıklamalar da yapılmıştı. Ancak olaya ilişkin bir kanalda görüntülerin yayınlanması üzerine iddia edilen saldırı olayının yaşanmadığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine daha önce, olayın yaşandığını ileri süren bazı gazeteciler özür dilemek zorunda kalmıştı.