Gazze'ye insani
yardım taşıyan gemilere
İsrail ordusunun düzenlediği saldırıyı izlerken, aynı gün İskenderun'da Deniz Üs İkmal Destek Komutanlığı'na roketli ve uzun menzilli tüfeklerle saldırıldığını duyunca, "Bu iki olay arasında bir bağlantı olabilir" diye düşünmeyeniniz var mı acaba?
Şahsen iki olayın birbirine fena halde irtibatlı olduğunu düşünüyorum.
İsrail'de ne idüğünü bütün dünyanın iyi bildiği 'aşırı' politikacılar işbaşında.
Başbakanlık koltuğunda "En iyi
Filistinli ölü Filistinli'dir" ekolünden
Benjamin Netanyahu oturuyor. Yardımcısı
Avigdor Lieberman, 2009 yılı Ocak ayında, Gazze'de olaylar arttığında şu sözleri sarf etmişti: "İsrail Hamas'la mücadelesinde ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'nda Japonlara uyguladığı yönteme başvurmalıdır."
Hiroşima-Nagazaki tarzı bir mücadele...
Nükleer bombayla...
Gazze 2007 yılından beri İsrail ambargosuna muhatap. Bunun fiili sonucu, bebeklerin mamadan, hastaların ilâçtan mahrum kalması... Son üç yıldır tıbbi malzeme ve
gıda maddesi bile girmiyor Gazze'de yaşayan 1,5 milyon Filistinli'ye; sağdan-soldan gelen "
Boykotu kaldır" çağrılarına
kulak tıkıyor İsrail...
Çocuklar ölüyor bu yüzden Gazze'de...
Dokuz gemilik 'Özgürlük Filosu'
insan hakları kuruluşlarının bu duruma son vermek üzere giriştiği etkinliklerden sonuncusuydu. Bir süreden beri, İsrail'i insafsız tavrından vazgeçirmek için hemen herkes bir şeyler yapma çabasındaydı. Geçen hafta sonu New York'un Union Meydanı'nda bir grup
eylemci, sahibi İsrailli olan Max Brenner Çukulatacısı önünde, "Gazze'deki boykot hiç
tatlı değil; herkesi İsrail'e ait bu işyerini boykota davet ediyoruz" yazılı bir
pankart açtı.
Ülke çapında yaygın iki İtalyan
süpermarket zinciri, Coop Italia ve Nordiconad, bu ay başından itibaren raflarındaki bütün İsrail menşeli malları satıştan kaldıracaklarını müşterilerine duyurdu. Gerekçeleri meşru: 'İsrail malı' diye sattıkları ürünün işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan
Yahudi yerleşim merkezlerinde üretilmiş olma ihtimali...
Dün, televizyonlardaki yayınları, en yukarıda sizlere sorduğum sorunun cevabını bulabilir miyim merakıyla izledim. Bu soruya doğrudan muhatap edildiği halde, "Elimde somut bilgi olmadan bir şey diyemem" soğukluğuyla konuya yaklaşan gazeteci/uzmanlar beni müthiş ürküttü. Ellerinde hiçbir 'somut bilgi' bulunmadığı halde gazetelerinde kopardıkları nice yaygarayı hatırladım.
Konu İsrail ile ilgili olduğunda 'somut bilgi' gerekiyor beylere...
Başka
ülkelerin içini karıştırma konusunda en fazla bilgi sahibi olunan ülke İsrail... Mossad, Aman ve Shin Beth gibi istihbarat örgütlerinin son 50 yıl boyunca dünyanın dört bir köşesinde ne tür eylemler sahneledikleri biliniyor. Daha geçen ay turist görüntülü bir vurucu timin Dubai'de gerçekleştirdiği eylemi de hatırlamıyor olabilirler mi?
Uluslararası sularda seyreden bir gemiye saldırdıkları saatlerde, saldırılan gemiye en yakın Türkiye'deki
deniz üssünü
hedef alan
terörist saldırısı bir tesadüf olabilir mi? Eylemin mal edildiği
PKK örgütünün 25 yıllık eylem haritasında bir tek deniz üssü bulunmadığı halde hem de...
'Somut bilgi' ha!
İsrail'in kaderini bağladığı ülke hangisi? ABD değil mi?
Amerikan hükümetinde çeşitli kademelerde gönlü İsrail'den yana çok sayıda bürokrat vardır. Her zaman ve her hükümet döneminde... Buna rağmen, İsrail, hassas noktalarda parayla
casus satın almaktan geri durmamıştır.
Benjamin Netanyahu kimbilir kaçıncı kez Washington'a gidiyor bu hafta; ağabeyi kendisinden "Başkan Obama'dan bizim için
casusluk yaptığından hapislerde çürüyen Jonathan Jay Pollard'ı affetmesini iste" dileğinde bulundu.
Yayımlandığında İngiltere'yi karıştıran Channel-4'un Mossad belgeselinde, Başbakan Netanyahu'nun çok sayıda hedefi ortadan kaldırma emrini bizzat verdiği ifade ediliyordu. Karşıt bir film değildi bu; İsrail'in
sansür bürosunun başında bulunmuş Zvi Spielmann, Mossad'ın eski başkanı Meir Amit, müthiş istihbaratçı diye anılan Gen. Yoel Ben Porat ve askeri istihbaratın eski başkanı Uri Saguy'un katkılarıyla hazırlanmıştı 'The Spy Machine' (Casus Makinası)...
Dostlarına bile kazık atan bir ülke İsrail... 196
7 Haziran ayında İsrail karasularında gezinen Amerikan USS Liberty gemisini torpidoyla batırmıştı meselâ; "4
Amerikan askeri öldü o operasyonda, 171'i de yaralandı. İsrail'in kendilerine kazık attığını Amerikalılar bilmesin diye, Washington'daki yetkililer, olayın üzerine gitmedi.
Eski Mossad ajanı Kanadalı Victor Ostrovsky, 23
Ekim 1983 tarihinde Beyrut'ta sahneye konan bir bombalı eylemin Mossad'ın bilgisi dahilinde yapıldığını anlatır kitabında. Mossad eylemi önceden haber almıştır, ama Amerikalılar'a bildirmez. Olayda 241 Amerikalı asker hayatını kaybeder.
Bu kadar 'somut bilgi' yeter herhalde...