Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın medyanın işleyişini anlayamadığını söyledi. Akyol, "Medyanın, gazeteciliğin kendi dinamikleri, kendi değerleri mesleki hiyerarşisinin olduğunu anlayamadı. Hep benim lehime mi yoksa aleyhime mi diye siyasi bir yaklaşımla baktı medyaya." dedi.
Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, Marketing Türkiye dergisine Türkiye'de medyanın durumu, güncel gelişmeler ve hükümetin Ortadoğu politikalarına ilişkin röportaj verdi. Medyadaki kutuplaşmanın AK Parti'ye sağlam ama genişleme imkanı olmayan bir taban oluşturduğunu kaydeden Akyol, kutuplaşmanın hiçbir zaman olumlu sonuç doğurmayacağını söyledi.
Seçimlerden sonra AK Parti'nin daha ılımlı hale geldiğini anlatan Akyol, birçok AK Partilinin kuruluş ilkelerinden uzaklaşıldığını ve o ilkelere geri dönülmesi gerektiğini düşündüğünü kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bunun farkında olup olmadığını bilmediğini söyleyen Akyol, "Kuruluş tüzüğünde anlatılan partiyle bugün iktidarda olan parti aynı değil" dedi.
Türkiye'de medyanın zor bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Akyol, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'de medyanın işleyişini anlayamadığını vurguladı. Akyol, şunları söyledi: "Medyanın, gazeteciliğin kendi dinamikleri, kendi değerleri, mesleki bir hiyerarşisinin olduğunu anlayamadı. Hep benim lehime mi yoksa aleyhime mi diye siyasi bir yaklaşımla baktı medyaya. Ona oy verenlerin görüşünü yansıtan gazeteler olması gerektiği gibi ona oy vermeyenlerin görüşlerini yansıtan gazetelerin de olması gerekiyordu. Görüştüğümüz zamanlarda ben bunu kendisine defalarca anlattım, Turgut Özal'dan da örnekler vererek kendisini desteklemeyen gazete ve yazarlara anlayışla yaklaşması gerektiğini söyledim. Ama o olaya 'benden ve benden olmayan' diye baktı. Erdoğan'ın medyaya bakışı Türkiye'deki kutuplaşmanın bir simgesidir. Dolayısıyla Doğan Grubu hakkında yapılan 'Şeytanlaştırma' çalışmaları iki sebepten kaynaklanıyor: Birincisi dürüst mesleki rekabetin dışında rakip grubu tahrip etme çabası, ikincisi ise siyasi körlük. Doğan medyası denildiğinde akla iki gazete gelir: Hürriyet ve sahibi değişmeden önceki Milliyet… Bu iki gazete Doğan Grubu'ndan önce de vardı. Milliyet gazetesi Abdi İpekçi'nin şekillendirdiği bir gazete. Abdi İpekçi dendiğinde akla sosyal demokrat meslek ahlakı akla gelir. Bu gazetenin okuyucusunun AK Parti'li olması düşünülebilir mi? Mümkün değil. Bu buzdolabı değil ki rengini değiştirip satasınız. Gazeteler onu okuyanların tercihine göre şekillenir. Bugün de AK Parti'yi desteklen gazeteler yarın karar verip sosyal demokrat olamazlar. Türkiye'de farklı düşünen kitleler oldukça farklı yayın yapan gazeteler de olacak. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de Stalin Rusya'sının Türkiye'den toprak talep ettiği dönemde 'Türkiye Türklerindir' sloganını Atatürk'ün resmiyle logosunun yanına yerleştirmiş bir gazete. Bu gazetenin AK Parti'ye yakın olan yandaş gazeteler gibi yayın yapması mümkün mü? Bu okuyucuya saygısızlık olur."
'SİYASİ MAKYEVALİZM AK PARTİ'NİN TÜRKİYE'YE SOKTUĞU BİR HASTALIK'
Medya açısından Türkiye'de iki önemli kusurun olduğunu belirten Akyol, birincisinin siyaseten aşırı kutuplaşma, ikincisinin ise kalite problemi olduğunu kaydetti. Akyol, "Siyaset uğuruna entelektüel değerler hatta bilimsel veriler sıfırlanıyor. Gerçeklikten ziyade çamur atmak önemli. Doğan Grubu'nun PKK'yı desteklediği iddia ediliyor. Böyle şey olur mu? Ama bu siyasi Makyavelizm Türkiye'ye AK Parti'nin soktuğu bir hastalık. İkincisi ise kalite problemi. Bu da aslında Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'in gelişmişlik sırası ile ilgili bir durum. Yani daha çok sansasyonel, horoz dövüştürür gibi atılan manşetler görüyoruz. Halbuki gelişmiş ülkelerde daha ağırbaşlı, analitik bir yayıncılık yapılıyor. Gazetecide de suç var ama yukarıdan patrondan emir geldiğinde gazeteci ne yapsın? Örneğin Alo Fatih skandalı. Yukarıdan emir geliyor kaldır bu yayını diye. Ne yapsın gazeteci, ne yapsın patron?" ifadelerini kullandı.
CİHAN