Geçtiğimiz ekim ayından bu yana Arap ülkelerine yönelik olumlu açıklamaların peş peşe geldiğine işaret eden el Ali, “Türk cumhurbaşkanı yirmi yıldır o koltukta oturduğu için yeni bir lider değil. Bu sürede Riyad ve Kahire de Türk malları için Arap pazarlarını açtığında, Türkiye ilk turistik destinasyon haline geldiğinde ve Ankara ile koordinasyon tüm hızıyla devam ettiğinde Türkiye’ye sürekli pozitif mesaj gönderiyordu" şeklinde görüş belirtiyor.
“Peki sonuç ne oldu?" diye soran Suudi yazar Erdoğan’ın Türkiye‘yi tuhaf ufukların ve sapkın ideologların yuvası haline getirerek, İstanbul‘u hukukun elinden kaçan grupların başkenti yaparak Arap ülkelerini arkadan bıçakladığını da ileri sürüyor.
El Ali, “Sorun fiziksel kucaklamayla sınırlı kalmadı, daha çok Arap ülkelerinin güvenliğini ve istikrarını baltalamaktan başka hiçbir şeye sahip olmayan mantar gibi terörist platformlar çoğaldı" iddiasında da bulunuyor.
Türkiye’nin hapishanelere doldurduğu binlerce fikir insanı ve kapattığı düzinelerce medya kuruluşuyla kendilerine özgürlük ve insan haklarından bahsedecek son ülke olduğunu da aktaran el Ali, “Dahası, bu terörist gruplar Suriye'de, Irak'ta veya Libya'da Erdoğan'ın politikalarına askeri olarak dahil oldular. Sonra Erdoğan ve çetesi, ya doğrudan Türk askerlerini Suriye, Irak ve Libya'ya göndererek ya da askeri üsler inşa ederek gerçekleştirdiği işgallerle Arap içişlerine en kötü şekilde kasıtlı olarak müdahale etti. Bu gelişmeleri gözlemleyenler, en büyük ve en önemli iki Arap ülkesi yani Krallık ve Mısır'ı çevrelemeyi amaçladığını kolayca fark ederler“ diyor.
Arap ülkelerinin güvenliğini korumak için Mısır ve Suudi Arabistan‘ın diğer Arap ülkeleriyle birlikte hareket ettiğini de ileri süren el Ali, Erdoğan‘ın Arap ülkelerini şeytanlaştırma girişiminden başka hiçbir şey yapmadığını, bu yüzden dışişleri bakanını Krallığın imajını lekelemek için 2019'un sonundaki G20 toplantısın gönderdiğini, kendisinin de bir Amerikan gazetesinde krallık hakkında uydurmalarla dolu bir makale yazmaya gönüllü olurken Mısır'daki siyasi sistemin meşruluğunu sorgulamak için de hiçbir fırsatı kaçırmadığını iddia ediyor.
“Nitekim, hastalıklı hayalleriyle Suudi Arabistan Krallığı'ndan uzakta bir İslami varlık oluşturabileceğini öne sürmesiyle Erdoğan'ın deliliği zirveye ulaştı, ancak bu amaçla gerçekleştirilen Kuala Lumpur Zirvesi sefil bir başarısızlıktı" ifadelerini de kullanan Suudi yazar, Erdoğan’ın Arap ülkelerine yönelik son sözlerinin de bir taktik olduğunu şu şekilde dile getiriyor: “Türk siyasetinde gerçek bir değişikliği değil, iç ve dış krizleri yatıştırmayı amaçlayan bir taktik içeren Türk cumhurbaşkanını yatıştırma konuşmasına iten nedenlerin perde arkasını biliyoruz ve Arap ülkelerine öğretiyoruz. Erdoğan’ın asıl hedefi; arkadan vurmak için uygun fırsatı beklemektir."
Yazısının sonunda ise Türk halkına mesaj veren el Ali, “Türk halkı kardeş bir halktır ve Türk devleti bölgede çok önemlidir ve onunla tarih, coğrafya, kültür ve din bağlarımız var, ama kesinlikle Erdoğan yönetimindeki Ankara'ya güvenilmiyor" diyor.