Eski Kültür Bakanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir merkezden güvenlik politikaları uyguladığını ve 1 Kasım'da HDP'nin, CHP'nin ve MHP'nin oylarını kendilerine katmaya çalıştığını söyledi. Sağlar, "Erdoğan, eğer bu bu oyları kendilerine katamazsa kendi arzu ettiği iktidarını kurabilmesi için her türlü yolu deneyeceğini göstermektedir. En tehlikelisini Van'da, Hakkari'de oynadığını gördük, kan ve çocuklar üzerinden görülüyor. İşin en vahim noktası her Kürt'ün bir terörist olduğu anlayışıdır. Güvenlik güçlerine bu şekilde talimat verildiğinde bir zamanlar Susurluk'ta gördüğümüz benzeri yapıların ortaya çıktığını da orada müşahede ettik. Faili meçhul cinayetlerin peşi sıra gideceğini gördük." dedi.
CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın ve İstanbul Milletvekili Ali Şeker Meclis'te basın toplantısı düzenledi. CHP'nin Van ve Hakkari illerinde gözleme yapmak üzere kurduğu heyette yer alan üyeler olarak 4 gün boyunca inceleme yaptıklarını dile getiren Sağlar, konuya ilişkin bir rapor hazırlayıp partiye sunduklarını ifade etti.
Bölgenin büyük sıkıntı içinde olduğunu belirten Fikri Sağlar, söylenen her sözün barışla başlayıp ekonomiyle bittiğine dikkat çekti. CHP Mersin Milletvekili, bölgede ayrışmaya, ayrılmaya doğru bir gidiş olduğuna dikkat çekti. Halkın devlet ve PKK örgütü arasında sıkışıp kaldığını ifade eden Fikri Sağlar, şiddetle, silahla, ateşle, kanla, gözyaşı ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti.
Bir vatandaşın '3 defa AKP'yi iktidar yaptık, bu sefer iktidar yapmadık biz Kürtleri öldürüyorlar' dediğini aktaran CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Recep Tayyip Erdoğan lafının nefretin son noktası olduğunu kaydetti. 'Sivas'ın doğusuna gidemiyorlar' diyenlerin şimdi doğuya gidemediğini anlatan Sağlar, "Gitmelerini tavsiye ederiz. AKP'lilerin milletvekili olarak, bakanların gitmelerini isteriz." dedi.
"Bölgede insanlar son derece sıkıntıdalar ve halk, sade vatandaş ezilmiş, bezmiş, yılgınlaşmış bir konumdadır." diyen Sağlar, "Son haftalarda 2 bine yakın insanın Hakkari'den göç ettiği söyleniyor. Diğer ilçelerde göç hızlanmıştır. Daha huzurlu bir yere gitmek istiyorlar." ifadelerini kullandı. Seçimlerde sandığın değil önce sandığa gidecek halkın korunması gerektiğini vurgulayan Fikri Sağlar, çözümün Parlamento'da olduğunu vurguladı.
'Bölgedeki istihbarat zaafiyetine' yönelik bir soruya ise CHP Mersin Milletvekili Sağlar, istihbarat zafiyet olduğunu kamu görevlilerinin de zaten bunu söylediğini ifade etti. "Cevap veremedikleri için susarak 'evet' demek istiyorlar." diyen Sağlar, "İstihbarat örgütü şimdi artık başka görevler içerisinde anladığım kadarıyla, Suruç'ta, şurada, burada. Onun için herhalde Recep Tayyip Erdoğan, MİT'i 'muhtarlar istihbarat teşkilatı' diye çevirdi. Muhtarlardan istihbarat almaya kalkıyor; bu da olacak iş değildir tabi. Bu tabi çok tehlikeli bir nokta." diye konuştu.
MEDYAYA YAPILAN BASKIN
İpek Medya Grubu'na yönelik operasyon hakkında ise Sağlar, şunları kaydetti: "Bu da aynı anlayışın içerisindedir. 'Benden olmayan insanlar, benim düşmanımdır' diyen bir devlet yönetim anlayışı vardır. Ülkede basına baskı vardır. Medyaya müthiş bir baskı uyguluyor. Basını susturarak, bizim gibi gördüklerimizi aktarabilmek, yurttaşlarımızın gerçekleri öğrenebilmesini engellemektir; amaç budur. Bu amacın sonu, demokrasi dışı diktatörlüktür. Bugün uygulanan da odur. Bu ülke Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzünden giderek batan, özellikle dünya, uluslar ailesi içinde saygınlığını yitiren bir ülke haline geliyor ve bir taraftan da ateş topuna dönüyor."
Bölgede başbakan, bakanların olmadığını gördüklerini dile getiren Fikri Sağlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rize konuşmasının yüz karası ve bundan sonrası içinde müthiş bir sabıka olduğunu ifade etti. Herşey için bir tek kişinin talimat verdiğini belirten Sağlar, verilen talimatların insanların ve ülkenin aleyhine olduğunu vurguladı.
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın da PKK ile devlet arasına sıkışmış halkı gördüklerini belirterek, "Halk hala bence ayrışmadan yana değil ama treni kaçırmak üzereyiz; özellikle devletin son 2 aydaki politikalarından dolayı. Yüksekova'da belediyenin araçlarıyla siper kazılıyor. Diyorsunuz ki istihbaratınız nerdeydi bugüne kadar, anlaşılıyor ki devlet son 3 yıldır o bölgeden devlet olarak elini çektiği için PKK da çok güzel yapılanmış." dedi.
ŞEKER: ANALARININ GÖZYAŞININ RENGİ YOK
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise parti devletinin açtığı yaraların bölgede görüldüğünü ifade ederek seçim sonrası devletin tüm yatırımlarını, elini Van ve Hakkari'den çektiğini savundu. Ali Şeker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun zararları sadece oraya değil; bunun zararları biz burada istihdam yaratamazsak, burada işsizliğe çare bulamazsak, bu Bodrum'daki, Yalıkavak'taki, İstanbul'daki, İzmir'deki insanda rahat edemez diyorlar bölgedeki insanlar, iş adamları, dernek başkanları da açıkça ifade ediyorlar. Eğer Türkiye'nin huzuru bir yerden başlayacaksa en yoksul yerlerden huzur bulmaya başlayacak şeklinde eleştirilerini yöneltiyorlar. Maalesef devlet birçok yatırımını seçimden sonra yarım bırakmış, çekilmiş durumda. Etiler'de, boğazda oturan akil adamlar dedikleri, bu konunun içerisinde, yanında, yöresinde bulunmamış olan insanların bu sorunu çözemeyeceklerini ifade ediyorlar. Askerin, polisin annesiyle, dağda ölenin annesi bir araya gelmezse bu sorun çözülmez; bizim evlerimize, ocaklarımıza ateş düşüyor diye ifade ediyorlar ve anaların gözyaşının rengi yok. Analar bir araya gelsinler ve bu savaşı, çatışmayı, bu ölümleri durdursunlar istiyorlar."
Türkiye'nin özürlüğü, barışı, demokrasisi, devleti, parlamentosunun rehin alındığını dile getiren Şeker, 1 Kasım seçimlerinin bu bakımdan çok önemli olduğunu vurguladı.
'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında, 61. Hükümeti'nin Başbakanı olduğu döneme ilişkin, 17-25 Aralık iddiaları ve Suriye'ye giden TIR'lar konularında Meclis soruşturması açılması için TBMM CHP Grubu'na başvurmasıyla' ilgili bir soruya Sağlar, konuyu birazdan gidip gruba soracağını ifade etti. Verilen önergenin ne kadar önemli olduğunu Van ve Hakkari gezilerde gördüklerini belirten Sağlar, şöyle devam etti: "Recep Tayyip Erdoğan bir merkezden güvenlik politikaları uygulamakta ve 1 Kasım'da HDP'nin oylarını, CHP'nin ve MHP'nin oylarını kendine katmaya çalışmaktadır. Eğer bunları katamazsa kendi arzu ettiği iktidarını kurabilmesi için her türlü yolu deneyeceğini göstermektedir. En tehlikelisini Van'da, Hakkari'de oynadığını gördük, kan ve çocuklar üzerinden görülüyor. İşin en vahim noktası her Kürt'ün bir terörist olduğu anlayışıdır.
Güvenlik güçlerine bu şekilde talimat verildiğinde bir zamanlar Susurluk'ta gördüğümüz benzeri yapıların ortaya çıktığını da orada müşahede ettik. Faili meçhul cinayetlerin peşi sıra gideceğini gördük. 1 Kasım seçimlerine giderken eğer bu olaylar artarsa ki Suruç katliamı ve Ceylanpınar'da 2 polisin öldürülmesi bir muamma olduğunu biliyoruz. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu işin içerisinde olduğu kuşkuları hepimizin kafasında var ama Doğu'da yaşayan insanların kafasında netleşmiş bir vaziyetteler. Bu bizim toplumsal gevşemeye ve ülkeye aidiyet duygusuna uzaklaşmaya oradaki insanların neden oluyor. Kan, kurşun, ölüm, sivil yurttaşların zorla terörist gibi gösterilmiş olması, ayırt edilememesi, her gence terör anlayışıyla bakılması, o yöredeki insanları kopuş noktasına getirmiştir. Bu çok tehlikelidir. Yıllardır bölgedeki insanlarla konuşurum ama bu kadar sıkıntılı bir dönemi yaşadıklarını daha önce görmemiştim. Durum, adım adım bir kişinin kaprisi ve gelecek beklentisi, devletin kaynaklarını kullanma talebi ve hırsı yüzünden bölünmeye doğru gidiyor. Eğer bu ülke bölünürse müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Bu açıkça orada söyleniyor ve görülüyor da zaten."
CİHAN