1990'lı yıllarda terör sebebiyle köylerden göç edenlerin kendilerine yurt edindiği Diyarbakır'ın Sur ilçesinde büyük bir dram yaşanıyor. Çatışma ve sokağa çıkma yasakları, vatandaşları evinden etti. İlçede imkanı olan aileler, başka yerlere göç ederken maddi durumları kötü olan aileler ise silah seslerine rağmen evlerinden ayrılamadı. Tıpkı Sultan Sitil gibi... Eşi ve çocuğu kanser hastalığına yakalanmış. Evin geçimini çekirdek ve elmalı şeker satarak sağlayan Sultan teyze, "Eşim hasta, oğlum hasta. Oğlum da kan atıyor dışarı eşim de kan atıyor dışarı. Silah seslerinden yatamıyoruz sabaha kadar. Mermiler bizim damımıza kadar geliyor." diyor.
Sur'da sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar en çok sivil halkı etkiliyor. 120 bin kişinin yaşadığı tarihi ilçe, hayalet şehre dönüştü. Altı ay önce birçok turisti ağırlayan Sur'un sokakları şimdi bomboş. Silah ve patlama sesleri sebebiyle Diyarbakır'da veya çevre illerde akrabaları olan binlerce kişi göç etti. Başını sokacak bir evi bile olmayan aileler ise Sur'daki yaşamlarına devam ediyor.
Patlama sesleriyle yatıp kalkan aileler tedirgin. Onlardan biri de Sitil ailesi. Çatışmaların sürdüğü Hançepek Mahallesi'nden İskenderpaşa Mahallesi'ne taşınmış. Tek gözlü bir odada her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan Sitil ailesinin dramı yürekleri burkuyor. Evin avlusunu hem mutfak hem tuvalet hem de banyo olarak kullanıyor. Evin reisliğini Sultan Sitil üstleniyor. Çünkü eşi Nusrettin Sitil 80 yaşında. İşitme engeli, aynı zaman kanser hastası Nusrettin amca...
Sitil ailesinin tek çocuğu olan daha önce müzisyenlik yapan Mehmet Sitil ise, tıpkı babası gibi kanser hastalığına yakalanmış. Henüz 22 yaşında olan Mehmet Sitil'in en büyük hayali, hastalığından kurtulup şarkı söylemek. Evin reisi olan Sultan teyze okulların önünde çekirdek satarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Ama ilçede çatışmalar sebebiyle öğrenciler okula gidemiyor. Hal böyle olunca Sultan teyze çekirdeklerini satamıyor.
"MERMİLER AYAĞIMIN ÖNÜNE GELİYOR"
"Hançepek'te oturuyoruz. Olaylar başlayınca buraya geldik. Bir hayır sahibi gel eve ben sizden kira almayacağım. Şimdi bizden kira istiyor. Ben kira ödeyemiyorum. Çekirdek ve elmalı şeker satarak geçimimi sağlıyorum." diyor Sultan Sitil...
Silah ve patlama sesleri sebebiyle sabaha kadar uyku gözlerine girmediğini dile getiren Sultan Sitil, evde yaşadıklarını öyle anlatıyor: "Silah seslerinden yatamıyoruz sabaha kadar. Mermiler bizim damımıza kadar geliyor. Bir odamız var. Benim mutfağım avluda. Yemeğimi avluda yapıyorum. Yemeğimi mecburen yukardaki odaya götürüyorum. Mermiler odaya kadar geliyor ayağımın önüne. Ne yukarıya çıkabiliyorum ne de aşağıya..."
Çatışmaların sürdüğü Hançepek Mahallesi'nden taşındıklarını belirten Sitil, olaylar başlayınca buraya sığındıklarını söylüyor. "Çekirdek ve elmalı şeker satarak geçimimi sağlıyorum. Ben tek çalışıyorum. Eşim hasta, oğlum hasta. Oğlum da kan atıyor dışarı eşim de kan atıyor dışarı. Bazen de hayır sahipleri bana yağ, şeker veriyor. Evim ev değil. Su akıyor, yataklarımın hepsi ıslanıyor. Pencerelerin çerçeveleri yok. Halkın evinde banyo yapıyoruz. Nereye kadar ama..."
"BAZILARININ GÜZEL HAYATI VAR"
Sitil ailesinin tek çocuğu Mehmet Sitil ise, müziğe hevesinin olduğunu dile getiriyor. "Daha önce çalışıyordum. Müziğe hevesim vardı. Sahne alıyordum. Hastalık geçirdim. Bir takım ameliyatlar geçirdim." diyen genç adam, şu ifadelerle yaşadıkları dramı gözler önüne seriyor: "Oturduğumuz ev ev değildir. Zaten evin tek oğluyum. İstiyorum ki bir yerlerde olayım. Yardım istiyorum. Önceliğim kendi sesimdir. Kariyer yapmak istiyorum. Zengin zenginse fakirin niye olmasın. Çatışma ortasındayız, durumumuz bellidir. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz. İnsan rahat yaşamak ister. İnsanın hayatı güzel olsa hoştur yani. Bazılarına bakıyorum güzel hayatları var, bizimki niye olmasın?" CİHAN