Steinmeier, "Onlarsız bir Almanya artık düşünülemez. Göçmenler, onların çocukları ve torunları artık fabrikalarda ve araştırma tesislerinde çalışıyor. Onlar sanatçılar ve müzisyenler, girişimciler ve aşı geliştiriciler, hakimler ve savcılar, parlamento üyeleri, müsteşarlar veya bakanlardır." dedi.
60 yıl önce çalışmak için ülkeye gelenleri Almanya'nın davet ettiğini vurgulayan Steinmeier, "Çünkü bizim onlara ihtiyacımız vardı. Bu ülke size çok şey borçlu." ifadesini kullandı.
Almanya'nın Türkiye'nin yanında başka ülkelerden de iş gücü kabul ettiğini anımsatan Steinmeier, "60 yıl sonra da teşekkür etmek için geç değil. Bir vatandaş ve Cumhurbaşkanı olarak tüm ülke adına teşekkür ediyorum." dedi.
İlk neslin Almanya'ya gelişlerinde yaşadıklarına da değinen Alman Cumhurbaşkanı, "Tahammül edilmesi zor olan görüntüleri de gördük. İşe alış muayenesi sırasında aşağılayıcı üst arama, Alman sağlık görevlilerinin duygusuz bir rutinle dişleri muayene etmesi, numaralar verilmiş iç çamaşırlı insanlar. Çok sayıda kişinin küçük bir alanda yaşamak zorunda kaldığı harap yurtları gördük. Zor işlerden bitkin düşmüş kökünden koparılan yorgun insanlar." ifadesini kullandı.
Ülkedeki ayrımcılığa da değinen Steinmeier, insanların fırsat eşitliği sağlanması konusunda devletin sorumluluğu bulunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Steinmeier, daha iyi geleceğin toplumda dışlanma ve önyargıların günlük hayatı kapsamaya devam ettiği sürece gerçekleşmeyeceğini kaydetti.
"Yabancı düşmanlığı insan düşmanlığıdır"
Steinmeier, NSU cinayetlerinin ve Türklere karşı ırkçı saldırılarda bulunulduğu Solingen, Mölln ve Hanau şehirlerinde hayatını kaybedenlerin, kökleri Almanya'nın ve toplumun ortasında olan nefretin kurbanları olduklarını aktararak, "Hala da öyle. İşte bu yüzden bu kurbanlar karşısında hepimiz üzgün, etkilenmiş ve öfkeliyiz. Ancak aciz değiliz. Devletin görevi tüm insanları korumaktır. Yabancı düşmanlığı insan düşmanlığıdır. Almanya'da bu nefrete asla müsamaha göstermeyeceğiz." dedi.