Hindistan’ın güneydoğu kıyılarında 22 milyonluk bir ülke olan Sri Lanka, ekonomik çöküşün ardından tarihinin en büyük siyasi krizini yaşıyor.
Sri Lanka’da aylardır süren protestoların ardından öfkeli göstericiler bu sabah Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa'nın başkent Colombo'daki sarayını bastı. Rajapaksa’nın donanmaya ait bir gemiyle kaçtığı iddia edildi. Milyonlarca Sri Lankalı’yı isyan ettiren şey ise ülke tarihinin gördüğü en büyük ekonomik çöküş oldu.
Ülkede ulusal petrol şirketi Ceylon Petroleum’un 700 milyon dolar borcu olduğu için yakıt tedariki konusunda sorun yaşayan Asya ülkesi 1948’de İngiltere’den bağımsızlığını kazandığı günden bu yana en kötü ekonomik krizini yaşıyor. Ada ülkesinde aylardır gıda, ilaç ve yakıt satın alınamıyor.
ÜLKE TEMERRÜDE DÜŞMÜŞTÜ
Geçtiğimiz aylarda iflas ettiğini ilan eden Sri Lanka, dış borçlarını geçici olarak temerrüde düşüreceğini açıklamıştı. Önceki hafta Sri Lanka Başbakanı Ranil Wickremesinghe “Ekonomimiz tamamen çöktü” diyerek durumun vahametini duyurmuştu.
Sri Lanka, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir kurtarma paketine ilişkin müzakerelerin sonucunu bekleyene kadar, bu yıl vadesi gelen 7 milyar dolarlık dış borcun geri ödemesini askıya aldığını duyurdu. Ancak ülkenin 2026 yılına kadar yıllık ortalama 5 milyar dolar daha ödemesi gerekiyor.
SRİ LANKA EKONOMİSİ NASIL ÇÖKTÜ?
Sri Lanka’nın ekonomik sıkıntılarının merkezinde ise ülkenin ithalata büyük ölçüde bağımlı olması ve döviz eksikliği yatıyor. Ülkede bu ithalatın faturasını ödeyebilecek döviz rezervi bulunmuyor.
Sri Lanka’nın en büyük döviz kaynağı olan turizm 2019’da yaşanan terör saldırılarından büyük yara alırken 2020’de başlayan pandemi bu gelir kaynağına son darbeyi vurdu. Bununla birlikte uluslararası enerji ve emtia fiyatlarının artması da ithalata bağımlı ülkenin ekonomisini olumsuz bir şekilde etkiledi.
Uzmanlar turizmde yaşanan sorunların yanında ülkedeki ekonomi yönetiminin de yaşanan krizden sorumlu olduğunu düşünüyor. Sri Lanka’da sokağa dökülen insanların da yüksek enflasyon, gıda, ilaç ve yakıt kıtlığı ile elektrik kesintileri gibi sorunlardan Rajapaksa ailesini ve hükümetini sorumlu tuttuğu görülüyor.
HÜKÜMET SORUMLU TUTULUYOR
Eleştirmenler, krizin köklerinin birbirini izleyen hükümetler tarafından sürdürülen kötü ekonomik kötü yönetimde yattığı görüşünde. Uzmanlara göre, ülkedeki cari açık ve bütçe açığı sürdürülebilir seviyenin çok ötesine geçti.
Bu açık, Covid-19 pandemisinden aylar önce yürürlüğe giren vergi indirimleriyle hızlandı. Bu indirimler 2019 seçimlerinden önce Rajapaksa’nın vaat ettiği reformlar kapsamında yürürlüğe sokulmuştu. Pandeminin ve uluslararası gelişmelerin döviz açığını artırması ise ülkeyi tarihin en kötü ekonomik krizlerinden birine soktu.
Hükümet, bazı çevrelere göre gereksiz altyapı projeleri için çok büyük miktarda borçlandı ve döviz rezervini harcadı. 2019 yılı sonunda Sri Lanka’nın döviz rezervi 7 milyar 600 milyon dolardı. Mart 2020’de bu rakam 1 milyar 930 milyona geriledi.
ÖNLEMLER KRİZİ TETİKLEDİ
Döviz açığı 2021’de Sri Lanka için çok büyük bir soruna dönüşünce hükümet, kimyasal gübre ithalatını yasaklayarak döviz çıkışını durdurmaya çalıştı. Çiftçilere organik gübre kullanmaları söylendi. Bu da mahsul kıtlığına neden oldu.
Ekonomik kriz nedeniyle günlerce süren protestoların selefi Mahinda Rajapaksa’yı istifaya zorlamasının ardından göreve başlayan Başbakan Wickremesinghe, önceki hükümeti Sri Lanka’nın döviz rezervleri azalırken zamanında hareket etmemekle suçladı.
EKONOMİ DARALIYOR
Ülkede uygulanan devalüasyonlar neticesinde Sri Lanka rupisi ABD doları karşısında sene başından bu yana yüzde 100’e yakın değer kaybetti. Ülkede ayrıca enflasyon haziranda yüzde 54,6 ile rekor seviyede bulunuyor.
Ekonomi ilk çeyrekte yıllık yüzde 1,6 daraldı ve ikinci çeyrekte daha da daralacağı tahmin ediliyor. Başbakan Wickremesinghe, hükümetin gelecek yıl büyümede yüzde 1’lik bir daralma hedeflediğini ancak merkez bankasının bu yıl büyümede yüzde 4 ila yüzde 5 arasında bir daralma tahmin ettiğini söyledi.
Yakıt bulunamadığı için okulların kapatıldığı Sri Lanka'da akaryakıt istasyonlarının önündeki kuyrukların kilometreleri bulduğu belirtiliyor. Toplu taşımanın ise yaklaşık yüzde 60'ı çalışmıyor.
Politikacılar ise krizin alternatifi olarak IMF ile yapılacak görüşmeleri işaret ediyor.