Yazmak mı zor, yazmamak mı? Gülmek mi zor, gülmemek mi? Kızmak mı zor, kızmamak mı?
3 Temmuz'dan bu yana yaşadığımız süreç,
Türkiye açısından kapandı. Disiplin Kurulu bir maçta
şike var demiş gibiydi,
Tahkim Kurulu onu da kaldırdı. Sizin anlayacağınız kendi kendimizi akladık.
Boşuna abartmışız demekki.
Hayır hiçbir şeye acımıyorum da harcanan o kadar
gazete sayfasına, televizyonlarda harcanan saatlere, olayı hemen her yerde tartışan dillere, en değerli günlerini hapishanede geçiren kişilere yazık oldu.
Yanlış anlaşılmasın sakın. Üzülmedim aslında sevindim. Ülkemin
futbolu aklanmışken niye üzüleyim ki? Ben de vatınını seven birisi olarak ülkemin her konuda iyi olmasını,
temiz olmasını isterim... Ama biraz şaşkınım!
Şaşırmam da
doğal karşılansın. Bu konuda kafası karışmayan kimse var mıdır acaba?
3 Temmuz 2011 tarihinde başladı herşey. Aradan neredeyse bir yıl geçmek üzere. Bu süreçte neler gördük, neler duyduk, neler yaşadık. Bir gün iyimser, bir gün karamsar olduk. Hep acaba dedik, acaba dediler.
Ceza geliyor dediler, sonra hayır ceza yok dendi.
Platini konuştu şaşırdık, korktuk. "Göreceksiniz" dedi bize. İşte! dedik
UEFA cezayı verecek, sonra hep birlikte korktuk.
Şu ana kadar cezalandırılmadık ama cezalıymış gibi yaşadık. Neyse hepsi geçti gitti.
Sonuç olarak bir kaç maçta teşebbüs var o kadar. Onlar da teşebbüste kalmış zaten. Şikeye girişen becerememiş yani.
Hani penaltı atışı kaçınca sorulur ya,
kaleci mi kurtardı, atan mı kaçırdı diye? Bence burada teşebbüs olup da becerilememişse asıl kutlanması gereken karşıdakiler. Teşebüs ediyoruz ama çok
şükür sağlam bir milletiz. Şike için para uzatanı elimizin tersiyle geri çeviriyoruz. Bu olay en azından bunu kanıtladı.
Biz böyle bir ülkeyken UEFA çıkar da ceza verirse bakın o zaman çok kızarım. Kardeşim size ne? Uzaktan ahkam mı kesiyorsunuz? Neyi nereden nasıl biliyorsunuz? diye sorarım. Sormakta haksız mıyım sizce? Ülkemin futbolunu, futbolcusunu,
teknik adamını, yöneticisini
Federasyonumuz bilmeyecek; UEFA oturduğu yerden duyduklarıyla karar verecek. Hadi canım sen de!
Hem sonra UEFA bunu nasıl açıklayacak? Türkiye
Futbol Federasyonu diyecek ki " benim liglerimde şike falan yok" UEFA buna inanmayıp ceza verecek!! Bu bir işyerinde en baştaki patronun amirine sormadan bir işçiyi kovması gibi olur. Amir demeyecek mi o zaman benim burada işim ne? Bana neden sorulmadı?
Ama ya UEFA bunlara rağmen faturayı keser ve Federasyonumuz kabullenirse!! Valla benim kafam yine karıştı. Bunlar çok derin konular. Futbolumuzun patronları benim kadar düşünemeyecek mi sanki? Onlar, bu güne kadar olduğu gibi en iyi çözümü bulurlar nasıl olsa. Kimse merak etmesin. Ben artık merak etmiyorum.
Mehmet
Şentürk
Samanyoluhaber.com