İstanbul Aydın Üniversitesi
Florya Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen panele katılan ve kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Adnan
Öztürk,
şike soruşturması, Türk
futbolunun durumu ve
Galatasaray ile ilgili bir çok konuya değindi.
Şike soruşturması sürecinde TFF'nin çok eleştirildiğini belirten Öztürk, ''Şike soruşturmasıyla ilgili kırmadan, dökmeden bu işten nasıl nasıl çıkarız diye çalışılıyor ama tüm çabalar duvara tosluyor. Bugün öğleden sonra TFF kulüpleri yine toplantıya çağırdı ve dün
A haberleri'>UEFA yetkilileri ile yapılan görüşme hakkında bilgi verecekler. Bana göre duvara vurmaya da devam edecekler'' dedi.
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın
İsviçre dönüşü iyimser mesajlar vereceğini düşündüğünü ancak kendisinin buna katılmadığını aktaran Öztürk, ''(UEFA iç işlerimize karışmaz) denilecektir. Ben yaklaşık 23 senedir Batı
Avrupa merkezli bir şirkette çalıştığım için, o zihniyeti çok iyi tanırım. UEFA'nın tersini söylemesi zaten mümkün değil. (Siz cezaları verin, sonra biz gerekeni yaparız) demişlerdir. (UEFA yeşil ışık yaktı. Ne yaparsanız yapın) düşüncesi doğru olmaz'' ifadelerini kullandı.
''Suçlu varsa cezasını çekmeli ama abartılmamalı''
Adnan Öztürk, şike soruşturmasının ortaya çıkışıyla ilgili olarak, ''Kanun koyucunun ve
kanun uygulayıcının harekete geçmesi için, bazı olaylarda kamu vicdanının fazla zorlanmış olması lazım'' derken, cezalarda yapılan indirimi yerinde bulduğunu kaydetti.
Kamu vicdanındaki rahatsızlığı, şike olduğunun tescili olarak gördüğünü dile getiren Adnan Öztürk, ''Birileri bu konuda harekete geçtiyse, kamu vicdanını rahatsız edici boyutlara ulaştığı içindir. UEFA Başkanı
Platini bir demecinde (Şike cinayettir) diyor ve elinde çantayla
ülke ülke gezerek yöneticilerin bu konuda ciddi hamleler yapmasını istiyor. Zamanlaması enteresan oldu. Tam da UEFA'nın mücadelesiyle aynı zamana denk geldi.
Cezaların uluslararası standartlara getirilmesi ve insanların çok uzun süre hapiste kalmaması lazım. Biraz kantarın topuzu kaçmıştı. O konuda belli bir noktaya gelindi. Hapiste insanların gereğinden fazla kalması kimseyi mutlu etmemeli. Suçlular cezasını görmeli ama abartılmamalı. Bir an önce sonuca gidilmeli. Ancak biz Futbol Disiplin Talimatnamesi'nin 58. maddesine dokunulmasına müsaade etmeyiz'' diye konuştu.
Tüm kulüplerin aynı gemide olduğu ancak Galatasaray'ın tutunduğu tavrı anlayamadığı şeklinde bir öğrencinin yönelttiği soru üzerine ise Öztürk, ''Biz aynı gemide değiliz. Aynı kurallara saygı göstermiyorsak, aynı ahlaki değerleri paylaşmıyorsak, biz aynı gemide kimseyle olmayız. Mecbur da değiliz. 107 yaşında bir camiayız. Saygı duymayanlarla, manevra yapmaya çalışanlarla aynı gemide olmayız. Galatasaray da bu konuda tek değil'' yanıtını verdi.
Adnan Öztürk, Galatasaray Başkanı
Ünal Aysal'ın, UEFA tarafından
Türkiye'ye ceza verilmesi halinde kendisinin de görevi devam ettiremeyeceği şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, ''Başkanımızın bu söylemine katılıyorum. Eğer Türk futbolu Avrupa'dan 3-5 sene bir ceza alırsa, Türkiye'de futbol diye bir proje kalmayacak, Galatasaray'ın da futbol projesi kalmayacak. Yönetime gelirken, Galatasaray'ın Avrupa'nın ilk 10 kulübü içinde olması gerektiğini söyledik. Çoktan Galatasaray orada olmalıydı. Avrupa'ya gidemeyen bir futbol endüstrisinin Türkiye'de yaşaması mümkün değil. Türk futbolu ve Galatasaray Avrupa'da yoksa, futbol projemiz kalmaz. (Annemizin liginde, annemizin evlatlarıyla oynarız) dedi başkanımız. O halde bu kadar iddialı stratejilerle yola çıkmış bir
yönetimin yapacak bir şeyi kalmaz'' şeklinde görüş belirtti.
''Türk futbolu, ekonomik olarak iflas etmiştir''
Futbolun tüm dünyada geldiği ekonomik durumunun, bu
spora amatör zihniyetle bakma şansı bırakmadığının altını çizen ve Türkiye'deki ekonomik büyüklüğünü aktaran Öztürk, oldukça karamsar bir tablo çizdi.
Türkiye'den futbol ekonomisinin yan gelirlerle beraber yıllık 1,5 milyar
avro büyüklüğe ulaştığını dile getiren Adnan Öztürk, şunları söyledi:
''Galatasaray'ın borç hesabında 330 milyon dolar yazıyor. Bütün sene hiç harcamazsanız, 3 senede borçlarını ödeyebilecek büyüklükte. Gayrimenkullerimizi ve
marka değerimizi buna dahil etmiyorum. Üç büyük kulübün toplam 1 milyar dolara yakın borcu var. Diğer Süper Lig kulüplerini de eklersek bu rakam 1,5 milyar dolara çıkar. Bunun ekonomik tarifi iflastır. Türk futbolu ekonomik anlamda iflas etmiştir. Yeni bir
sistem ortaya konulmazsa, bunun devam ettirilmesi mümkün değildir. Üzerine şike,
teşvik gibi yüz kızartıcı suçlar da eklenince, Türk halkının futbola bakışında çok ciddi bir
imaj kaybı var. Türk futbolu çok derin bir
krizde. Gelinen noktada durum, A takımı küme düşsün, B takımının puanı silinsin değil. Bu krizin yönetilmesi lazım. Asıl kriz, şike krizi değil. Sistemin tıkanmış olması krizidir. Bizim baktığımız resimde sadece şike sorunu yok, Türk futbolunun bitmişliği sorunu var.''
''Cemal Nalga olayı için özür dilediler''
Öztürk,
Fenerbahçe Kulübü'nden bir yöneticinin, basketboldaki Cemal Nalga skandalında kulüplerinin tavrından dolayı özür dilediğini söyledi.
Kulüpler Birliği Vakfı'nın bir toplantısında kendisine, ''Siz fırsatçılık yapıyorsunuz. İki kulüp arasındaki düşmanlığı dostluğa çevirebilirdik. Küme düşmemiz için çalışıyorsunuz'' dendiğini ve kendisinin de bu sözlere, ''(Ben düşman olduğumuzu bilmiyordum. Ama unutmayın ki siz, bir basketbolcumuz sahte
forma giydi diye sitesine duyuru koyan bir kulübün üyesisiniz) yanıtı verdim. Buna karşılık ise (Haklısınız, özür dilerim) yanıtını aldım'' şeklinde konuştu.
Cemal Nalga skandalı patladığında
başkan adayı olduğunu ve dönemin başkanı Adnan Polat'ı arayıp, ''(Bu konuda hiçbir konuşma yapmayacağım. Hiçbir kurumun Galatasaray'ı cezalandırmasına müsaade etme. Yetkini kullan. Takımı
2. lige düşür) diye söyledim. Benim kafam böyle çalışıyor'' ifadelerini kullandı.
TFF'ye ihtarname gönderilmesi
Adnan Öztürk, TFF'ye kulüp olarak gönderdikleri ihtarnameye ve yönetim içinde gerçekleşen gerginliğe konuşmasında açıklık getirirken, ''UEFA ile toplantılar yapılmadan önce Galatasaray'ın kırmızı çizgilerinin bir kez daha not edilmesi için, hukuki yolla bir
mektup gönderdik. Yönetimde bazı isimlere haber verilmedi tartışması oldu, ayrıca yönetim içinde tartışıldı ancak bunlar olabilir. Yapılması gereken oydu, o gün yapıldı. Başkanımız Ünal Aysal'ın haberi vardı. Kendisine söyledim ve (Derhal yapalım) dedi.
Medyaya yansıtılması veya yansıma şekli, o kısım yansıtanların problemi'' dedi.
TFF'ye kendilerinin gönderdiği gibi başka kulüplerden 8-10 tane daha mektubun gönderilmesi gerektiğine inandıklarını anlatan Öztürk, TFF'nin
genel kurula gitme kararını da bir ''manevra'' olarak gördüklerini aktararak, ''Tükiye'nin Avrupa'dan men edilebileceği bir karara TFF'nin
imza atacağına son ana kadar inanmıyorum. (Biz istemiyorduk, genel kurul böyle bir karar aldı) demelerini istemiyoruz. Ama genel kurul manevrası tamamen bunun içindir'' diye konuştu.
''Yönetim krizini medya uydurmuyor, içerden böyle servis ediliyor''
Adnan Öztürk, kendisinin
Ali Dürüst ve Fatih Terim'le aralarının iyi olmadığı şeklinde yer alan haberlere açıklık getirirken, yönetim içinde kriz olduğu iddiaları için ise kendi yönetimindeki bazı isimlere yönelik ağır ifadeler kullandı.
''Fatih Terim'in kulüpte bir görevi var, benim de bir görevim var. Masanın etrafında başkan Aysal dışında 15 kişi daha yer alıyor. Herkes görevini yapmakla sorumlu. Fatih hoca da başarıyla görevini yapıyor. Benim başarıyla yapıp yapmadığım ise Ünal Aysal'a sorulur'' şeklinde konuşan Öztürk, şöyle devam etti:
''Haberlerde yönetim krizi okumaktan bıktım. Öyle bir psikolojiye sokuyorlar ki insanı, sanki ben kavgacı bir insanmışım gibi lanse ediliyorum. Tam tersi, gayet uzlaşmacı biriyimdir. Bir gün Ali Dürüst'ün, bir gün Fatih Terim'in koluna girip gezmem gerekiyor sanırım. Yönetim içinde kriz falan yok. Ama bunları medya uydurmuyor. Ateş olmayan yerden
duman çıkmaz. Bunlar, yönetim kurulunun içinden servis ediliyor. İçimizde böyle olmasını dileyen insanlar var ki, medyaya servis ediyorlar. Ali Dürüst benim çok sevdiğim bir ağabeyimdir.''
''Gündemimizde genel kurul yok''
Adnan Öztürk, kulübün haziran ayında genel kurula gideceği ve yönetimde bazı isimlerin değişeceği iddialarına yönelik olarak, gündemlerinde böyle bir şey olmadığını belirtti.
Galatasaray Kulübü'nün gündeminde genel kurul olmadığını aktaran Öztürk, ''Sadece tüzük tadilatı için çalışmalar var ve bunun için bir genel kurul yapılabilir ancak bunun daha zamanı var.
Tüzük tadilatı yapılması gerektiği de son mali genel kurulda görüldü. Benim başkan yardımcısı olarak bildiğim bu'' dedi.
''Tapelerdeki küfürlü konuşmalar daha çok zarar verdi''
Adnan Öztürk, bir öğrencinin, eski TFF Başkanı
Mahmut Özgener ve TFF Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ'ın yayınlanan tapelerdeki oldukça küfürlü konuşmalarını hatırlatması üzerine, bu durumun şikeden daha zararlı olduğunu kaydetti.
Göksel Gümüşdağ'ın hala görevini sürdürmesinin, TFF'nin tercihi olduğunu aktaran Öztürk, ''Şikeden daha önemli bir olay var. Futbol, insanlara en çok hitap eden spor dalı. Ben daha önce, diyalogların kalitesinin rahatsız edici olacağını düşündüğüm için, tapeler yayınlandığında Türkiye'de olmak istemediğimi söylemiştim. Çok acı. Tapelerde yer alan, futbolu yöneten bu kişiler arasındaki konuşmaların seviyesizliği, şikeden daha çok
darbe vurmuştur belki de. Şimdi anneler, babalar, (Futbolu yönetenler bunlar mı?) diyorlardır'' şeklinde konuştu.
Adnan Öztürk ayrıca, şike dışında tüm dünyada
yasa dışı bahise yönelik bir soruşturmanın da yürütüldüğünü ve bunun Türkiye ayağının da yakında çıkacağını belirterek sözlerini tamamladı.