Spartak
Moskova maçı sonrasında
Twitter hesabına yazdıkları nedeniyle gündemin ilk sırasına oturan
Fenerbahçe Kaptanı
Alex de Souza, kendisine sorulan sorulara çarpıcı yanıtlar verdi.
Brezilyalı
yıldızın, eski
takım arkadaşı
Lugano için, “en yeteneksiz, en çalışkan, en cimri” gibi tanımlamalar yapması, Gökhan
Gönül'den “en tembel” diye bahsetmesi dikkat çekti.
İşte sorular ve Alex'in yanıtları:
UNUTAMADIĞIN GOL
Galatasaray'a attığım kafa golü. Arena'daki ilk derbiydi. Ligde de derbiler arasında en unutamadığım gol.
Avrupa:
Kadıköy'de
CSKA‘ya attığım gol. Gruptan çıkmak için bu maçı almaya ihtiyacımız vardı ve bu bize kazanma gücü verdi.
Frikik: Galatasaray'a karşı oynadığımız
kupa maçında son dakikalarda güzel ve önemli bir frikik golü atmıştım.
EN GÜZEL ASİST:
Aynı CSKA maçında, Uğur Boral'ın attığı golde bana göre en unutulmaz asistimi yapmıştım.
UNUTAMADIĞIN MAÇ:
Sanırım yine CSKA maçını seçerim. Fenerbahçe için de çok önemli ve çok büyük bir maçtı.
EN SEVİNDİĞİN MAÇ:
Galatasaray ile Arena'da oynadığımız ilk maç. Bu maç benim için çok şey ifade ediyor. Oradaki ilk derbiydi. Önce yenik duruma düştük ama sonra kazanmayı başardık.
EN KÖTÜ OYNADIĞIN MAÇ:
Bir sürü var. Ama benim için en zoru, Kadıköy'deki
Beşiktaş derbisiydi. Eşim hastahanedeydi,
ameliyat oluyordu. Bu yüzden oyuna konsantre olmakta zorluk çekiyordum.
EN İYİ OYNADIĞIN MAÇ:
İnönü'de oynadığımız, 3 gole
imza attığım Beşiktaş derbisi.
EN ANLAMLI MAÇ:
Yine CSKA maçıydı. O maç çok şey ifade ediyordu. Geriye düştük, sonra maçı döndürdük ve kazanmayı başardık. Ben güzel bir gol attım.
EN ÜZÜLDÜĞÜN MAÇ:
Trabzon maçı. 10-15 gol pozisyonu yakaladık ama hiçbirini gole çeviremedik. Şampiyonluğu Kadıköy'de kaçırdık.
EN ÇOK ETKİLENDİĞİN STAT:
Kadıköy. Taraftar mükemmel. Kendi sahamız dışındaysa en çok etkilendiğim
stat İnönü. Orada atmosfer, her zaman çok güzel.
İDOLÜN:
Zico. Ben 35 yaşındayım. Benim yaşımdaki 10
oyuncudan 1'i mutlaka Zico'yu idolü olarak görüyordur. Saha dışında, insan olarak,
aile babası olarak her zaman kusursuz bir insan oldu. Burada 2 yıl Zico ile birlikte çalışma şansım oldu. Ona çok saygı duyuyorum. Her zaman bir idol olarak kalacak.
Pierre benim için hep başka oldu. Saha içinde ve dışında çok iyi anlaşıyorduk. Beni tamamlayan bir oyuncuydu, bana çok yardımcı oldu. Ne yazık ki birlikte çok az bir zaman geçirebildik.
TANIDIĞIN EN İYİ TEKNİK ADAM:
Luxemburgo. Büyük
teknik adamlarla çalıştım ama onun gibisini bir daha bulabileceğimi sanmıyorum.
TANIDIĞIN EN KÖTÜ TEKNİK ADAM:
Birkaç tane var. Sahaya gelip 1-2 saat
antrenman yaptırıp gidiyorlar. Vakit geçirmek için sahada bulunuyor, hiçbir şey hakkında endişelenmiyorlar. Birkaç tane tanıyorum ancak isim veremeyeceğim çünkü ne yazık ki hâlâ çalışıyorlar.
EN BEĞENDİĞİN FUTBOLCU:
Şu anda
İniesta. Aslında Messi'yi de söyleyebilirim ama o zaten bir başka dünyada. Bizim gezegenimizde olan normal
futbolcular arasından birisini söylemek gerekirse,
Iniesta..
EN İYİ KALECİ:
Gördüğüm en iyi
kaleci Taffarel'di. Birlikte oynadıklarım arasından
Volkan'ı söyleyebilirim. Volkan da çok kaliteli bir kaleci ama Taffarel gerçekten kusursuz, mükemmel diyebilirim.
EN SEVDİĞİN HAKEM:
Maç esnasında kendini olabildiğince az ortaya koyan
hakemleri seviyorum. Hakem, maçın en önemli parçası olmamalı hiçbir zaman. Özel bir isim, belirli bir isim verebileceğimi sanmıyorum.
EN SEVMEDİĞİN HAKEM:
Bir çok sevmediğim hakem var. Maçta kendini öne çıkarmaya çalışan
hakemleri sevmiyorum. Sanırım Türkiye'de en sevmediğim şeylerden biri de bu. Hakemler maç esnasında kendilerini çok fazla ortaya koyuyorlar. Ama şunu anlamaları gerekiyor ki, o maçı oynayan, o maçı muhteşem kılan
futbolculardır, hakemler değil.
EN YETENEKSİZ FUTBOLCU:
Bugüne kadar gördüğüm en yeteneksiz futbolcu, Lugano. O da bunu biliyor ve söylüyor zaten. Top ayağına geldiğinde yeteneğinin yetersiz kalmasından dolayı en çok zorluk yaşadığına y
akından
tanık olduğum futbolcu o.
EN ÇALIŞKAN FUTBOLCU:
Yine Lugano. Yeteneksiz olmasına rağmen 18 yıllık futbol kariyerimde gördüğüm en çok çalışan futbolcu o. Teknik olarak yetersiz olduğunu bildiği için, fizik olarak güçlü olmak adına herkesten daha çok antrenman yapıyor.
EN TEMBEL FUTBOLCU:
Gökhan Gönül. Fizik olarak çok güçlü, çok kaliteli bir futbolcu. 6 yıldır aynı takımda birlikte çalışıyoruz ama ben daha bir kez onun takımla birlikte yaptığımız antrenmanlar sonrası sahada kalıp da tek başına çalıştığını, ekstra bir çaba sarfettiğini görmedim. Kapasitesi oldukça fazla, biraz çalışsa bugün çok daha iyi bir oyuncu olabilirdi.
EN FAZLA YEMEK YİYEN:
Lugano. Hatta bir deftere sevdiği yemekleri, en iyi yemek yapan yerleri not ediyor. Gittiği her ülkede yemek yediği en iyi yerler listesinde var.
EN BONKÖR:
Tanıdığım
futbolcular her zaman paralarını daha iyi bir
yaşam sürmek için harcıyorlar. Ben hiç dışarı çıkıp, paralarını savuran, başkaları için harcayan bir futbolcu arkadaşımı görmedim.
EN CİMRİ:
Kesinlikle Lugano! Kazandığı paranın abartısız yüzde 98'ini eminim ki saklayıp biriktirebiliyordur, çünkü neredeyse hiç para harcamıyor.
EN ÇOK KONUŞAN:
Özer, neredeyse uyurken bile konuşuyor.
EN AZ KONUŞAN:
Zafer Biryol. 2 yıl boyunca Fenerbahçe'de oynadı ancak bizimle konuştuğu 2 gününü dahi hatırlamıyorum.
EN ABARTAN:
Serhat Akın. O her zaman bir şey anlatırken ben çok abarttığını düşünürüm. Mesela 100 liraya aldığı bir şeyi 150-200 liraya aldım diye anlatır.
EN ŞIK GİYİNEN:
Appiah ve
Emre Belözoğlu
EN KÖTÜ GİYİNEN:
Lugano. Bir
marka ona
sponsor olduysa ya da kıyafetler verirse, sene boyunca yalnızca onları giyer. Eğer böyle bir durum olmazsa da rahatça 2-3 sene önceki kıyafetlerini tekrar tekrar giyebilir.
EN GADDAR FUTBOLCU :
Hürriyet. Türkiye'de onun olduğu takıma karşı oynadığım her maçta vücudumda mutlaka en az 1-2 tane iz bırakır. Onunla girdiğimiz her mücadelenin izleri vücudumda bulunur. Toplamda yalnızca bu adamın vücudumda bıraktığı en az 7-8 kalıcı iz bulunuyor.
EN YUMUŞAK FUTBOLCU:
En sakin futbolcu
Selçuk İnan. Çok iyi, kaliteli bir insan ve kaliteli bir oyuncu. Saha içerisinde hiçbir ters müdahalesi yok. Hiç
kavga ettiğini görmedim. Faul yapsa bile mutlaka özür diliyor. Her şeyi kavgaya döken, hep kavga eden futbolcuların tam tersi.
LAKABIN:
Bir sürü lakabım var. Koca kafa, koca
ağız, koca dudak.. Kimin söylediğine göre değişiyor.
SEVDİĞİN TÜRK YEMEĞi:
Çok az Türk yemeği yiyorum. Yediğim zaman,
pide, lahmacun gibi şeyler yiyorum, onları seviyorum.
FUTBOLDAN İLK KAZANDIĞIN PARA İLE NE ALDIN:
Hayatta en kötü şeylerden biri, bütün bir ay, parayı bir başkasına vermek için çalışmak. Kalacağınız ev için bir başkasına para ödüyorsunuz ve bunu yapabilmek için çalışıyorsunuz. Ailemin daha fazla böyle bir durumda kalmaması için ilk kazandığım parayla onlara bir ev aldım.