Futbol üç neticeli bir oyundur, bu oyunda yenmek de vardır yenilmek de. Yenerken yaşadığın duyguları, yenilirken de acıları birbirinden ayırmak gerekir. Yenerken aşırı sevinmeyecek rakibini rencide etmeyeceksin. Hele onunla tekrar karşılaşacaksan asla ezmeyeceksin. Onun da seni yenebileceğini senin yaptıklarını sana yapabileceğini aklından çıkarmayacaksın.
Özellikle mağlubiyet halinde şuurunu kaybedip rakipten hıncını almak sportmenliğe aykırıdır, burada kusuru kendinde arayacaksın.
Cuma ve cumartesi günü
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın,
Çarşamba günüde
UEFA kupasında Galatasaray'ın maçlarını seyrettik.
Lincoln'ün Hacettepe maçında yaptıklarını Herta maçının sonunda tekrar etmesi... Carlos' un Denizlispor karşısında benzeri davranışlarda bulunması hiç de iyi örnekler olmadı. Bir
halk müziği sanatçımız bir türküsünde derki:
''Hasmın karıncaysa merdane dövüş'',mertlik sporun olmazsa olmazıdır. Altı yüzyılı geride bırakmış tarihi kırk pınar güreşlerimizde Ata sporumuzun en önemli ismi olan cazgırlar pehlivanları sunarken: "İki
yiğit çıktı meydane, ikisi de birbirinde merdane, üste çıktım diye sevinme, altta kaldım diye yerinme.”Yüzyılların fair play formülü olan ahlaki değerlerle beslenmiş bu güzellikleri neden istemiyoruz? Vur kır parçala bu maçı kazan'',diye haykırmak,
adaletten değil adaletsizlikte pay arar olmak, bize hiç yakışmayan makyevelist felsefenin sloganları değil midir? Amaca ulaşmak için her yolu mübah görmek inancımızla, örfümüzle, âdetimizle hiç uyuşuyor mu? Bunlar bile bizim
futbol sahalarında başlayan kötü değişimin içerisinde, kahreden girdabında kayboluşumuz değil midir?
Konumuz spor olduğu için spordaki başarı bu yolla gelemez. Sahada rakibinle alay etmeyeceksin, hakemin görmediği yerde elinle oynamayacak rakibine
yumruk atmayacaksın. Topa müdahale eden başka bir niyeti de olmayan rakibinin iç yan bağlarına, kaval kemiğine gladyatör gibi basmayacaksın. Adın Tello da olsa
Sivok da olsa kaybedişinin, kendi kalene gol atışının hıncını hakkıyla kazanmış rakibinden çıkarmayacaksın. Bunu bir de büyük
takımın formasının arkasına saklanarak yapmayacaksın. O formanın tarihi değer ve misyonuna zarar vermeyeceksin. Lincoln' ün ve Carlos' un küpelerini çıkartarak kulaklarını çekecek, Tello ve Sivok'un hareketlerini
insanlık suçu olarak görüp cezalandıracak, bu hareketleri yapanların gençlerimizi bu şekilde zehirlemelerine asla fırsat vermeyeceksin. Deivid' in golünü görmeyen yardımcı hakemi,
Tello' nun yumruğunda gördüğü halde başını çeviren bir diğer yardımcıya, o futbolcuların aldığı cezanın iki katını vereceksin. Bu hakemleri eğitenler de bir kat ceza vereceksin, bu tür futbolcuları eğitemeyen yönetimi ve
teknik adamları da cezadan nasipsiz bırakmayacaksın.
Toplumun ahlaki değerlerinin, geleceğinin kaybettirildiği, bozuk para gibi harcandığı futbol arenasında sonuçta bir takım kazansa da topyekûn
Türkiye olarak kaybediyoruz. Dünkü Beşiktaşlı futbolcular bir maçı kaybetmenin üzüntüsüyle çıldırdılar. Rakibe karşı çirkince davrandılar, bizde millet olarak asıl kaybımız için düzeyli bir tepkiyi hiç değilse ortaya koyalım, bunu bir ahlaki vazife olarak görelim.
Bahçelerimizde (Sahalarımızda) kobralar dolaşıyor banane diyemezsiniz, yarın sizi soktuğunda iş işten geçmiş olabilir. Kobraların değil onları
terbiye edip kavalla dans edebileceklerini gösterenlerin yanında olmanız lazım. O zaman futbolun toplumun birlik ve beraberliğine katkısını hep beraber görürüz. Adalet sadece mahkemede dağıtılan bir hak değildir. Her kişinin vicdanının en kıymetli ürünüdür. O ürünü veremeyen çorak gönüllerin sayısını çoğaltmayalım, onlardan da olmayalım.
Mehmet ŞEYHO / SamanyoluhaberTV spor müdürü