Yazıcı, Özlüce Tesisleri'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün sabah saatlerinde helikopterle Bursa'ya geldiğini bildirdi.
Helikopterden indikten sonra bir
emniyet amirinin kendisine ''Şubeye gitmemiz gerekiyor'' dediğini ifade eden Yazıcı, bunun üzerine görevlilerle birlikte emniyet müdürlüğüne gittiklerini belirtti.
Yazıcı, burada bir
ihaleye fesat karıştırma olayıyla ilgili inceleme yapıldığını, bu nedenle ifade vermek üzere kendisinin de davet edildiğini öğrendiğini anlatarak, şunları söyledi:
''Ben o kadar kendimden rahat ve emin gittim ki, bu işlerle uzaktan yakından ilgim olmaz. İnsan kendinden emin olunca ne der? 'Ben değilim' dedim. İşlemler yapılırken avukatlar geldi. Dosya incelenince o
İbrahim Yazıcı'nın ben olmadığım ortaya çıktı. Bütün
Türkiye'den çok
telefon aldım. Herkese teşekkür ederim. Beni sorsalar kimse buna inanmaz. Böyle bir hukuk gerekiyorsa, daha titiz olunması gerekiyor. Yüzde yüz emin olmadan böyle bir şey yapılmaması gerekiyordu.''
Böyle bir soruşturmanın büyük bir
gizlilik içinde yapılıp, kimseye duyurulmaması gerektiğinin altını çizen Yazıcı, şöyle devam etti:
''Ben oraya adım atar atmaz tüm televizyonlar bunu flaş haber olarak duyurdu. Ben en çok şuna üzülüyorum. Televizyonlarda orada bir
suçlama ile nezarete alındığım alt yazıları geçiyor. O alt yazıları okuyan kişi sonra bunun gerçek olmadığını okumak zorunda değil ki. Benim gururum ne olacak? Bu Bursa'nın gururu değil mi? Ben
şampiyon bir Bursa'yı temsil ediyorum. Bu son derece gurur kırıcı bir şey. Sonunda sadece 'kusura bakmayın' dediler.''
Yazıcı, bir gazetecinin ''Hukuki yönden bir başvurunuz olacak mı?'' sorusu üzerine ise şu yanıtı verdi:
''Hukuksal anlamda konuyu inceleyeceğim. Arkadaşlar belki görevlerini yapıyor ama bunu kim yaparsa yapsın, çok iyi incelemeleri lazım. Bir kişiyi alıyorsunuz, tüm Türkiye başlıyor bunu yazmaya. Ben biliyorum ki benim gibi bu olaydan ötürü pek çok kişi üzüldü. Ben emniyete ilk defa bu maksatlı adım atmış biriyim. 'Bu kişi bu işi yapar mı?' diye konunun iyi bir şekilde incelenmesi gerekmez mi? Ben, bu konuda bir art niyet düşünmek istemiyorum. Bunun çok daha iyi soruşturulması gerekiyordu.''
''Gözaltına alındıktan sonra neler hissettiniz, üzüldünüz mü? sorusunu Yazıcı, ''Sizin başınıza gelse ne düşünürdünüz? Elbette ki çok üzüldüm'' diye cevapladı.
DOSAB'ın Bursa
spor'a
otobüs hediye etme törenine yetiştiği için mutlu olduğunu belirten Yazıcı, ''Sinirli olduğum için törende konuşma yapamadım. Eğer bugün o evrakları temin edemeseydim, bu iş
pazartesi, salı gününe kadar sarkacaktı. Bu süreyi nezarette geçirmek de vardı. Bunun bir an önce açığa çıkması önemliydi'' diye konuştu.
Yazıcı, olayın ardından bir çok kişinin kendisini arayarak üzüntülerini dile getirdiklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Sayın valimizle konuştum. Çok üzgün olduğunu söyledi. Sayın
Devlet Bakanı Faruk Çelik aradı. 'Bu sadece sizin davanız değil, bizim de davamız' dedi. Moral verip bu işin takipçisi olacaklarını söyledi. Spor camiasından da çok telefon geldi, kimse böyle bir şeye inanmamış.''