Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250'nci maddesiyle yetkili
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı operasyonlardan sonra
futbol camiasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Şimdi
yasa değişikliği ile tüm
sanıkların
tahliye edileceği fikri empoze ediliyor. Ancak
iddianame ortaya çıktığında kesin olarak gördük ki,
savcılık "organize suç
örgütü kapsamında
şike yapılması"
suçlamasını asıl olarak merkeze koymuş. Şikenin cezası inse bile, başta Aziz
Yıldırım olmak üzere sanıkların büyük çoğunluğu yine "organize
suç örgütü kapsamında faaliyet göstermek" suçundan ağır ceza
mahkemesinde yargılanacak. Örgüte dahil olmayıp sadece şike alan
futbolcular gibi bir kısım sanıkların dosyalarının ayrılması gündeme gelebilir.
Şike yargı süreci derinleştiğinde sanıklar ve avukatlarının bastırması ile Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'da, şike suçunun cezasının azaltılması ve şike suçu yargılama yerinin ağır ceza mahkemesinden alınarak asliye ceza mahkemesine verilmesi değişikliği yaptırıldı. Cumhurbaşkanı'nın bu yasağı veto etmesinin ardından tekrar Meclis'e gönderilen yasayla ilgili siyasi süreç İstanbul 16.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin şike iddianamesini kabul etmesiyle farklı bir boyut kazandı. Yasa Meclis'teyken, şike delilleri de kamuoyu tarafından açıkça bilinir hale geldi bu şekilde. Bundan sonra yasanın değişen haliyle Meclis'ten geçmesi halinde yargı sürecinin nasıl olacağı önem kazanıyor. "
Yargıda ne gibi gelişmeler olacak, süreç değişecek mi?" sorularının cevabı merak ediliyor. Bu soruların cevabını, şike iddianamesi ile değişen yasa maddelerini inceleyerek bulmak mümkün.
Yasada değişiklik yapılan birinci konu, şike suçunun cezasının üst sınırının 12 yıldan 3 yıla indirilmesi. İkinci konu da, şike yargılama yerinin"ağır ceza ya da asliye ceza" şeklindeki halinin "asliye ceza ya da sulh ceza" olarak değiştirilmesi. Şikenin cezasının üst sınırının 5 yılın altına inmesi otomatik olarak ağır ceza mahkemesini devreden çıkarıyor zaten. Burada iddianamedeki suçlamalara bakmak gerekiyor.
Soruşturma her ne kadar "şike operasyonu" olarak bilinse de, iddianamedeki suçlama "suç örgütü kapsamında şike yapmak" olduğu için burada asıl yargılama konusu "organize
eylem". İddianamede, "
Olgun Peker liderliğindeki
silahlı örgüt" ve "
Aziz Yıldırım liderliğindeki haksız çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüt" şeklinde iki yapılanma var. İddiaya göre Peker yapılanması, silah zoruyla futbol takımlarına, futboldaki gelişmelere müdahale ediyor.
Aziz Yıldırım yapılanması ise avukatlar, yardımcıları,
Fenerbahçe yönetim kurulu üyeleri yine organize olarak maçlara müdahale ediyor. Yıldırım'ın şike görüşmeleri için talimatlar vermesi gündemde. Sonuç olarak Yıldırım ve Peker'e bağlı örgüt üyeleri oldukları iddia edilen sanıklar
CMK 250 ile görevli mahkemelerde yargılanacak. Ancak sadece rüşvet almakla suçlanan futbolcular örgüte dahil olmadıklarından
davaları ayrılacak. Bu sanıkların dosyaları, yeni yasa değişikliğinde "asliye ya da sulh ceza" yargı yeri tanımı yapıldığından ağır bu süren davadan çıkarılıp asliye ceza mahkemesine gönderilecek. Bu şekilde, özel yetkili mahkemelerin yargı yetkisi özellikle
Ergenekon süreciyle bağlantılı
Poyrazköy cephaneliği davasında
tartışma konusu olmuştu. İlk kez
muvazzaf askerler sanık olduğunda yargılama yerinin
askeri mahkeme olduğu tezi savunulmuştu.
Ancak mahkeme, askerlerin askeri suçtan değil, "
darbe teşebbüsü ve
terör örgütü üyesi olmak" suçundan yargılandığını, bunun yargı yerinin de özel yetkili ağır ceza mahkemesi olduğuna hükmetmişti. Bu karardan sonra anayasa değişikliği olmasa da darbe ve
terör örgütü gibi suçlardan sanık olan bütün askerler
sivil yargı önüne çıktı. Burada da benzer bir durum ortaya çıkabilir. Yasada şikenin "ağır ceza" kapsamından çıkarıldığı tezi öne sürülebilir. Ama, İstanbul 16.
Ağır Ceza Mahkemesi, geçmişteki tecrübeler ve CMK 250'nin kapsamına bakarak bu tartışmaları bitirecek görünüyor. Her ne kadar şike suçu ağır cezadan çıkarılsa da, bu dava kapsamında suçlamalar ışığında yargı yeri İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi olacak.