KAZIM KANAT: O AN EMRE'Yİ DEĞİL ANNESİNİ DÜŞÜNDÜM! (SABAH)
Maç; oyuncuların değil, sistemin ön plana çıktığı bir karşılaşma oldu. Böylece;
Terim Vandereycken'in yönettiği bu mücadelede, '
futbol felsefeleri' maçın kaderini belirledi.
Terim; maçı duygusal yaşadı.
Uğur Boral gibi biri varken Çağlar Birinci'yi sahaya sürdü.
Tuncay Şanlı'nın sakatlanmasından sonra
Halil Altıntop tercihi ile tüm sistemi değiştirdi. Bu hataydı. En önemli hatası ise
Emre Belözoğlu'nu oynatmasaydı. Keşke diyorum; Belözoğlu yedek kulübesinde otursaydı. O sahaya
öfkeli çıktı. Bu öfke pozitif enerjiye dönmedi.
Golü çok
erken yedik. Futbolcular bana yine kızacaklar ama ben yine, "Aptalca gol yedik" diye yazacağım. Bakanız efendim; Bu bir ölü top. Üstelik yan top. Ayrıca kaleye uzaklığı 30 metreden fazla. Top havada 10 saniye kalıyor. Sonck kafaya çıktığı an bizim iki uzun
Servet ÇetinGökhan Zan pozisyona
seyirci. Zaten Mehmet
Topal da iş yapıyor görünsün diye oradaydı. Her neyse Sonck göstere göstere golünü attı. İşte soru burada düğümlendi. Terim öfkelenmek yerine o an radikal kararlar alsa ne olurdu?
Fatih Terim'in çok riskli kararına özel sorum var. Soru çok basit ama cevabı o kadar basit değil; Penaltıyı Emre Belözoğlu kaçırsaydı ne olurdu? Ben Emre'yi değil o an annesini düşündüm.
AHMET ÇAKAR: YA PENALTI OLMASAYDI! (SABAH)
İspanya dışında İstanbul'da bütün
rakipleri yenmek mecburiyetimiz vardı. Ama başaramadık. Nihat'ın, Hamit'in, Marco'nun ve maçın hemen başında sakatlanan Tuncay'ın yokluğu mazeret gösterilse de, üzerimize gelmeyen bir rakibe iki puan kaptırdık.
Avrupa üçüncüsü
takım böyle goller yediğinde tüm Avrupa ona güler.
Belçika gibi kapanan bir takımı açabilmenin en önemli yolu kanatlardan oynamak, sıfıra inmektir. Ama dün gece kanatlar yoktu. Gökhan
Gönül sezon başından beri formsuz. Sol kanattaki Çağlar'ın ise ilk maçı. Tedirgin ve ofansif etkisi hemen hiç yok. Sağda Kazım aksadı, çıktı. Tüm maç
Arda iyi niyetiyle bir şeyler yapmak istiyor. Ama tek başına! Durum böyle olunca da, göbekten yapacağımız
duvar paslarıyla pozisyon bulmaya çalıştık, aslında birkaç tane de bulduk. Ancak şut atamadık.
SELÇUK YULA: DEĞERLERİMİZİ BİLELİM (FOTOMAÇ)
Mutlak galibiyet parolasıyla çıktığımız maça o kadar kötü başladık ki bırakın galibiyeti neredeyse beraberliğe razı olacak duruma geldik. Tuncay'ın erken sakatlanması bütün planlarımızı alt üst etti. Çıktığı dakikaya kadar ileriye topu taşıyan tek futbolcumuz Tuncay'dı.
Emre'nin pas hataları,
Mehmet Topal'ın orta sahayı hiç geçmemesi, Çağlar'ın bir şutu dışında sol kanadı hiç kullanmaması doğru dürüst atak yapmamızı engelledi. Koskoca 45 dakika sadece bir pozisyon (o da Arda'nın kafası) bulabildiysek ilk devre için nasıl bir yorum yapabiliriz ki!..
Aurelio oynamadığı zaman nasıl yokluk içinde olduğumuzu herhalde herkes görmüştür. Bu çocuk milli
forma için sakatlandı. Belki İspanya'da da uzun süre oynayamayacak. Artık lütfen değerlerimizin kıymetini bilelim.
TURGAY DEMİR: OYNATMADILAR (FOTOMAÇ)
Bazen böyle olur. Karşımıza oynamayı değil, bozmayı hedefleyen bir takım çıkar, kendi oynamaz ve sizi de oynatmaz. Hele bir de
hakem taraf tutarsa işiniz işice zorlaşır.
Her fırsatta yere yattılar ve zaman hırsızlığı yaptılar.
Fransız hakem de onların ekmeğine yağ sürdü,
trafik polisi gibi her pozisyonda düdük çalarak soğutabildiği kadar maçı soğuttu. Beş dakika kesintisiz futbola izin vermedi. Oysa bizim ihtiyacımız olan buydu.
Allah'tan bir şanssızlık yaşamadık, eşitliği sağladık. Sonra yine rakip rakip ceza sahası civarında dolaştık. İki hatta üçüncü golü atmamız işten bile değildi ama Belçika'yı kendi sahamızda yenememe geleneğini sürdürdük. Dünkü yazımda Belçika ve Bosna'nın bize ve İspanya'ya çelme takabilceğinin altını çizmiştik, korktuğumuz başımıza geldi. Bu 2 puanı çok ararız. Terim'in, Belçika'nın hocası ile girdiği
diyalog da hiç hoş değildi.
İşte Belçika'nın golü
İşte Tükiye'nin golü
KADIKÖY'DE HÜZÜNLÜ GECE - KARELER